2014 yılından beri var olan Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 7 Temmuz tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kanun metni ile pek çok değişikliğe uğradı. Rekabet Kurumu’nun yayınladığı ve e-ticaret platformlarını konu alan raporun akabinde, bu gibi düzenlemelerin sinyali verilmişti. Ancak komisyon ve meclisten ışık hızı ile geçen bu Kanun değişikliklerinde sektör temsilcileriyle ne derece istişare edilmiş olduğunu merak ediyorum. Kanun metninde, satıcıları, e-ticaret platform sahiplerine karşı koruyan ve iyi düşünülmüş maddeler de var. Ancak bazı kilit maddelere gelince; devletin serbest pazara ölçüsüz müdahaleleri ve lisans, lisans ücreti, izin gibi yine bir bürokrasi şöleniyle karşılaşıyoruz.
Çarpıcı maddeler ile başlayalım. E-Ticaret platformlarının kendi marka ürünlerini satmasına, tanıtımını yapmasına, başka siteye aktarıp orada satmasına doğrudan yasak getirildi. Maddenin ilgili bölümünü doğrudan paylaşalım: “Aracılık hizmeti sunduğu elektronik ticaret pazar yerlerinde kendisinin veya ekonomik bütünlük içinde bulunduğu kişilerin markasını taşıyan ya da marka kullanım hakkını haiz olduğu malları satışa sunamaz veya bu malların satışına aracılık edemez. Bu malların, farklı elektronik ticaret ortamında satışa sunulması hâlinde bu ortamlar arasında erişim imkânı sunamaz ve birbirinin tanıtımını yapamaz. Bu hüküm, toplam satış hasılatının yarısından fazlasını elektronik ticaret dışındaki satışlardan elde eden kişilerin markasını taşıyan veya marka kullanım hakkını haiz olduğu mallar hakkında uygulanmaz.”
Bir başka önemli hüküm de, lisans konusunda getirildi. Artık bir “elektronik ticaret lisansı” kavramımız var. E-ticaret platformları belli satış rakamlarını aştığında, “net işlem hacmi” üzerinden hesaplanacak lisans ücretleriyle, lisans almak ve bu lisansları yenilemek zorundalar. Lisans ücretleri düşükten başlıyor, e-ticaret platformunun net işlem hacmi arttıkça, artıyor. Örneğin, platformunda bir yıl içerisinde 65 milyar TL’den fazla işlem yapılan bir e-ticaret şirketi, 65 milyarı geçen kısım için bu net işlem hacmi rakamının %25’ini ilave lisans ücreti olarak ödüyor. Tüketici ve satıcıların, e-ticaret platformlarına karşı haklarını korumak ve rekabet ortamını iyileştirmek amaçlı bir Kanun’da oldukça tartışmalı bir madde.
Kanun’da tüketiciyi ve satıcıları koruyan hükümler de var. Örneğin, haksız şartlara yönelik düzenlemeler mevcut. Fikri mülkiyet ihlalleri konusunda platformlara çeşitli yükümlülükler getiriliyor. Sözleşmede somutça sisteminin belirtilmediği veya sırf adli yola gidildiği nedeniyle satıcıların sıralama ve tavsiyelerde geri düşürülmesi engelleniyor. Platformun tek taraflı sözleşme değişikliği yapması, satıcıyı kampanya veya indirim yapmaya zorlanması yasaklanıyor.
Serbest pazara müdahale çok ince bir konu elbette. E-ticaret platformlarının satıcılara karşı her konuda tek taraflı hareket edebilmesi de, müdahale gerektiren bir alandı. Ancak lisans ücretleri, izin prosedürleri, ilave bürokrasiler, kendi markasını satma yasağı gibi hususların ne denli “tüketiciyi korumaya yönelik olduğunu” sorgulamalıyız...