Seçimlerden sonra yeni bir ekonomik program beklerken “Mega Zam” paketiyle karşılaştık. Aslında toplum serbest piyasa ekonomisine hızla dönülmesini beklerken, ekonomi yönetimi zam ve vergilerle kamunun açıklarını kapatma gibi dünyada tarih olmuş adımları devreye aldı.
Şimdi bu zam ve vergiler tüketimi düşürüp, kamunun kaynak ihtiyacına merhem olabilecek midir?
Bu sorunun cevabı büyük bir “HAYIR”dır. Tüketimin maliyetini arttıracak bazı adımlarla ekonomiyi soğutacağınıza inanıyorsanız, büyük bir yanılgı içerisindesinizdir. Buna benzer denemelerin ülkemizde yaşandığını ve sonuç alınmadığını biliyoruz.
Sözü edilen adımların enflasyonu destekleyeceği ve bu nedenle vatandaşların eline geçen TL’leri ne olursa olsun harcayacağı açıktır. İnsanların sınır kapılarında telefon kuyruklarına girmesi bunun kanıtıdır. Zam gelecek diye parasını harcama bir refleksi olan bir toplumu hayatı pahalılaştırarak tüketimden geri koyamazsınız.
Kurun ve faizin serbest piyasada belirlenmediği bir ülkede yerel para sadece anlık tüketim harcamaları için kullanılır.
Bu yapılan zam ve vergi artışlarının Mayıs’tan günümüze Kur Korumalı Mevduat hesaplarına aktarılacak kaynağı bile karşılamadığını biliyoruz. Oysa serbest piyasa uygulamalarından çıkılmasaydı ihmal edilebilir bir faiz ödemesiyle ülkemiz çok daha sağlıklı bir ekonomiye sahip olabilirdi.
Hal böyle olunca vatandaşımız kendi çözümünü kendi buluyor; dolar artacak al, telefon zamlanacak al, tuvalet kağıdı pahalanacak stokla vb.
Çok iyi hasletleri olan insanlardan oluşuyoruz ancak bir kötü tarafımız var, o da toplumsal hareket etmeyi sevmememiz. En büyük sorunlardan bile bireysel kurtuluşun yolunu arıyoruz.
Oysa ki gelişmiş toplumların ortak özelliği toplumsal hareket edebilmeleridir.
Neyse, bu uzun bir konu…
Bu zaman ve vergi paketinin devamı gelecek gibi, bu şekilde ekonomiyi düzlüğe çıkarılabileceğini inananların hala olabilmesi şaşırtıcıdır.