Ben Gemlik’te doğdum, altı yaşımdan beri de Bursa’da yaşıyorum. Rahmetli babam bir ilkokul öğretmeni, Gemlik’te öğretmenliğe başlamış. Annem Bursalı, ben Gemlik’te doğmuşum. Babam daha sonra Umurbey İlkokuluna müdür olarak atanmış ve ben altı yaşımda iken, becayiş yoluyla Bursa’daki Süleymançelebi ilkokulunda öğretmen olarak göreve geldiğinde, benim de Bursa’daki yaşamım başlamış oldu.

Süleymançelebi ilkokulu Tahtakale semtinin arka tarafındaydı. Gemlik’ten Bursa’ya geldiğimizde akrabamız Rafet eniştenin büyük bahçeli ahşap evinde, bahçe içindeki bir bölümde yaşamaya başladık. Babam birikimleriyle Rafet eniştelerin yakınında, yine ahşap ama küçük bir Bursa evi satın aldı, oraya yerleştik. Bizim ev de benzer düzendeydi ama küçüktü. Bizim de taşlıkta Pınarbaşı şadırvanı ve Terkos içme suyu çeşmesi vardı. Pınarbaşı suyu Uludağ eteklerinden gelen bir pınardı, Osmanlı döneminde yeraltına, derinde künk borular döşenerek Pınarbaşı, Hisar, Tahtakale semtlerindeki evlere dağıtılmış, aileler bu suyu kirletmeden kullanmada çok titizlik gösterirlerdi, örneğin annem karpuzu önce Terkos suyu ile iyice yıkar, sonra şadırvanın havuzuna koyardı. O şadırvan evlerin yazın buzdolabıydı, borular derine döşendiği için, yazın soğuk, kışın da ılık akardı, şebekenin sonu Tahtakale’den sonra Ulucami’nin ortasındaki büyük şadırvandı, herkes evlerde suyun kirletilmeden kullanıldığına emin olduğundan rahatlıkla abdest alırlardı. Evimizin küçük bir bahçesi ve karşı ucunda da odun yakılan ocağı vardı, annem kışın kar soğuğunda bile yemeğini o mutfakta pişirir, çamaşır suyunu o ocakta kaynatırdı. Evin küçük bir yaşam odası vardı, odun sobasıyla ısınır, yuvarlak bir sini etrafında yer sofrası kurulur, yemekler yere oturularak yenirdi. Babam sedirin bir ucunda oturur, okuldaki ertesi günün ders planını defterine işlerdi. Evin yanında Kaya’nın fırını vardı, fırının iki kullanımı aklımdan çıkmaz, annem güvecin içine akşamdan et, soğan ve sebzeleri karıştırarak koyar, üstünü kağıtla kaplar ve fırın kapanırken Kaya efendiye verirdi, güveç fırının gündüzden kalan sıcaklığıyla sabaha kadar pişerdi. Diğer kullanım ise ramazan ayında pide pişirilmesiydi, kendi satacağı pideleri pişirirken biz de elimizde yumurta ve susamımızla kuyruğa girer, sıramız gelince malzemeyi Kaya efendiye verir, o da ince uzun pidemizi yapar, fırına salardı.

Tahtakale bölgenin, kasabıyla, bakkalıyla, sebzecisiyle bir pazaryeri olmasının yanında yaz aylarında dağ köylerinin adeta haliydi, yetiştirdikleri ürünleri, en başta barbunya fasulyesini at sırtında küfelerle bu pazara getirir, toptancılarla el sıkışarak pazarlık yapar, anlaştıkları fiyata satarlardı. Toptancılar da o ürünleri ahşap sandıklara doldurur, Mudanya’dan büyük motorlarla İstanbul’a gönderirlerdi.

İlkokulu bitirince babam beni Bursa Erkek Lisesinin ortaokul bölümüne yatılı kaydettirdi, bu bölüme sadece Bursa dışından, genelde Polatlı’dan öğrenciler gelirdi. Yatakhanemiz Mahkeme simitçi fırınının yanındaki lise müdürümüz Reşat beyin lojmanının üst katıydı, akşamları yatmaya giderken yolun öbür ucundaki evimizi özler, ağlardım. Mahkeme fırını değince, ürettiği simidin tadını unutamam, simit yuvarlak değil, uzundu, hamuru çok özel ve bol susamlı olurdu, aslında o simidin tescil edilip hala üretimde olması gerekirdi, ne yazık ki hiçbir değerimize sahip çıkamıyoruz.

Size son olarak yaşantımı etkileyen üç hocamdan bahis edeceğim, biri orta birden beri müzik derslerimize gramofonla gelip, plaklarla bize klasik batı müziği eserlerini dinleterek anlatan Hüsnü Dayı hoca ki, onun beynime işlediği o müzik sevgisi başkanlığımda, Rahmetli Prof. Dr. Ayhan Kızıl ile kol kola girip, dünyada örneği olmayan bir düzende, üniversite/belediye ortaklığıyla, Bursa Senfoni Orkestrasının kurulmasına vesile oldu. İkinci hocam da, öğrencilerin koyduğu adıyla, matematik hocamız Çamur Şevket. Lise son sınıfta üniversite giriş imtihanlarına hazırlanış sürecinde, Kız Lisesindeki arkadaşlarımız matematik hocalarının onlara yüzlerce problem çözdürdüğünü Şevket hocaya aktardığımızda, ya 101.soru çıkarsa ne yaparlar, oysa ben size her tür matematik sorusunun çözüm sistemini, örnekleriyle öğretiyorum, siz bu sistem ile binlerce soru çözersiniz, demişti, nitekim öyle oldu, ben İTÜ İnşaat Fakültesini üçüncülükle kazandım, Rahmeti Teoman da Mimarlık Fakültesini. Üçüncü hocam da Reşat Esmer, beden eğitimi hocamız. Ortaokulda ilk derste önümüze bir kasa koydu, nasıl atlanacağını sadece anlattı, ama kendi atlamadı, ben yedi yıl o kasadan atlayamadım, bana beş verdi, lise biterken imtihanda 19Mayıs hareketleri vardı, hepsini eksiksiz yaptım ve on aldım. İşte bu spor yaşantım bana, sekiz branşta, ilkokula başlayan çocuklara spor eğitimini hayatlarına sokan DSİ Nilüferspor kulübünü kurdurdu, her branşta, kızlı, erkekli değerli sporcular yetiştirdik, çim kayağı sporunu ülkemize getirdik, uluslararası ödül alan Çim Kayağı Dünya Şampiyonasını, büyük başarıyla Bursa’da organize ettik.

İşte benim de sizlere nostaljik gezinti sonunda Bursa’dan açtığım bir pencere…