Bu haftaki yazımda önemli ölçüde Karar gazetesi köşe yazarı Sayın İsmet Berkan’dan alıntılar var. Öncelikle yazının başlığından başlayalım. Yazıyı okumaya başlama­dan önce başlık dikkatimi çekti çünkü konu, çağdaş dünya ile ilgiliydi ve Müslüman bir bilim insanından söz edi­yordu. Merakla okumaya başladım. Anlatılanlar kısmen aşina olduğum ama detayını bilmediğim bir dünyaya beni götürüyordu. Yazı oldukça uzun. Ben bazı bölümlerini aldım. Geneli yansıtacak şekilde bir özetleme yapmaya ça­lıştım.

Muhammed Atalla 1924 yılında Mısır’da doğmuş. Kahire Üniversitesi’nden Makine Mühendisi olarak mezun olmuş. Sonra ABD’de Purdue Üniversitesi’nde master ve doktora derecesini yine aynı alanda, makine mühendisliğinde almış.

Fizikçi veya fiziksel kimyacı olmadığı için her yerde biraz aşağıda görülmüş ama sonuç olarak 1959 yılında MOS’u var etmiş. Bunu da transistör olarak kullanılacak elektron­ların, yaşadığı kuantum efektini sıfırlayacak bir yöntem bularak yapmış.

Fakat yaptığı buluşu o sırada çalıştığı Bell Lab anlama­mış, o da Bell’den ayrılıp önce HP’ye, sonra da gelecekte Intel’i kuracak olan Gordon Monroe ve Robert Noyce’un da kurucu patronları arasında yer aldığı Fairchilds şirke­tine geçmiş. Monroe ve Noyce kendi şirketleri Intel’i kur­duklarında tartışmasız MOS teknolojisiyle üretime başlamışlar ve bugün bildiğimiz yarı iletken endüstrisi doğmuş.

Silikon Vadisi’ne bu ismi veren aslında Intel değil MOS’ta germanyum yerine silikonu kullanan Muhammed Atal­la’dır. Atalla 1972 yılında bilgisayar güvenliği alanına giri­yor, kendi adıyla şirket kuruyor.

Önce bir hardware üretip bununla bilgisayar güvenli­ğini oluşturuyor. Bugün bütün ATM cihazlarında bu hard­ware takılıdır.

Paranızı o sayede güvenle çekiyor, hesabınıza o cihaz sayesinde güvenle para yatırmaya devam ediyorsunuz. ATM’den para çekerken veya telefonunuzun ekranını aç­maya çalışırken girdiğiniz o 4 haneli PIN (Personal Identi­fication Number) kodunu da Muhammed Atalla icat ediyor ve bilgisayar haberleşmesi güvenliğine ekliyor.

Ardından, internetin yaygınlaşmasından sonra ABD’li bankalar ondan internet güvenliği talebinde bulunuyor­lar. Atalla mevcut koruma duvarı yerine tek tek her önemli şeyi (e-mail, belirli bir dosya, belirli bir bilgisayar alt sis­temi gibi) ayrıca şifreyle koruma sistemi oluşturuyor.

Yukarıda bir ölçüde tanıtmaya çalıştığımız ve 2009 yı­lında vefat eden kişinin içinde olduğu ve gelişmesine önemli katkıda bulunduğu sektörün, yıllık üretimi 1 tril­yon 115 milyar dolarlık cihaz ve bu cihazların yarattığı toplam yıllık gelir 500 milyar doların üzerinde.

Bu endüstri; evimizdeki buzdolabından çamaşır maki­nesine, cebimizdeki telefondan kolumuzdaki saate, oto­mobilimizden bindiğimiz asansöre, bilgisayardan fabrikalardaki neredeyse tüm makinelere, sokaktaki trafik ışığından metrodaki ödeme sistemine, bankanın ATM’sin­den marketin kasasına kadar hayatın hemen hemen her alanında artık onsuz yapılamayan bir gerçek olgu.

Bu endüstrinin adı yarı iletken endüstrisi. Yani yaygın adıyla “çip”ler. Bugün modern hayatı ve ekonomiyi “çip ekonomisi” diye adlandırabiliriz. Çip veya yarı iletkenlerin teknik adı MOS veya MOSFET. Yani Metal-Okside-Semi­conductor-Field-Effect-Transistör.”

MOSFET’i önemli yapan aynı zeminin üzerine birden fazla transistörü yerleştirmeye imkân tanıması. Eğer kul­landığınız telefon iPhone 14 ise ve içinde Apple’ın M2 iş­lemcisi bulunuyorsa bu bir tane işlemcinin içinde tam 20 milyar tane transistör var demektir.

Bunu mümkün kılan teknolojiyi icat eden kişi Muham­med Atalla’dır. Ülkemizden de bu çapta bilim insanlarının yetişmesini sağlayacak altyapıyı oluşturmalı ve geliştirme­liyiz. Son zamanlarda onaylanmış patent sayılarındaki ciddi artışlar beni umutlandırıyor. Gelecek güzel günler için daha çok çalışmalıyız.