Türk toplumunda herhangi bir sohbette konu açılınca herkesin anlatabileceği bir havalimanı hikayesi mut­laka ki vardır.

Hele bir de yolculuk sonrası bavul kaybı gibi sevimsiz bir durum yaşanmışsa dinleyenler zevk alır, sohbet uzar gider.

Hafta içinde sosyal medyada paylaşılan bir tweet “THY’de bavulum kayboldu” diye başlayıp, uzun bir hikaye olarak devam ediyordu. Bu ilk cümledeki THY vurgusu dikkatimi çekti ve ben de cevap olarak şöyle yazdım: “Valiziniz havali­manında kayboldu, o halde havalimanı yönetiminin buna bir çözüm bulması gerek. Bavullara biniş kartının bilgilerini içeren barkotlu etiket takılmalı ve çıkış kapısında uyuşma­yan bavullara el konulmalı. Dünyada örneği vardır.”

Tweetimi gören İGA Kurumsal İlişkiler Müdürü Burçak Sönmez arayarak, söz konusu bavulun bulunması için ge­rekli çabanın gösterildiğini dile getirdi. Hassasiyet gösterip ertesi gün tekrar arayarak kayıp bavulu yabancı bir turist ka­filesindeki yolcunun aldığını kamera kayıtlarından tespit et­tiklerini belirterek, “Biz bu yolcunun hangi otele gittiğini araştırırken, kaldığı otelden aranarak bir yolcunun bir bavul bıraktığı söylendi. Bunun kayıp bavul olduğunu anlayarak gidip aldık ve sahibine teslim ettik” dedi. Emeği geçen İGA ve Emniyet Müdürlüğü mensuplarını doğrusu tebrik ediyorum. Benim cevabı tweette vurguladığım bavullar uçak mı, yoksa havalima­nında mı kaybolur ko­nusu işin püf noktasıdır. Bana göre bagajlar uçakta değil, yere indikten sonra havalimanında kaybolur.

Şimdi siz bir yolcu ola­rak havalimanına gittiği­nizde, bavulunuzu biletini aldığınız havayolu şirketinin kontuarındaki görevli perso­nele teslim edersiniz. Bavula bir etiket bağlarlar ve bir parça­sını da size verirler. Bazen de bu işi orada havayolu şirketleri adına faaliyet gösteren yer hizmetleri şirketlerinin (TGS, Çe­lebi, Havaş) görevlisi yapar. Seyahatinizin bitiminde uçaktan inip, bagaj alım için döner bantların olduğu yere gidersiniz. Uçağa yüklendiğinden emin olduğunuz bavulunuzu bek­lersiniz, fakat ne yazık ki gelmez. Bu durumda bavulunuzun sizin bindiğimiz uçağa yüklenmediğini veya başka bir uçağa yüklendiğini düşünürsünüz. Bir görevli bulup nereye baş­vurmanız gerektiğini sorarsınız. Size çoğunlukla havaliman­larının ücra bir köşesinde bulunan, havayolu veya yer hizmetleri şirketlerinin, kapısında İngilizce “Lost and found” yani kayıp ve buluntu yazan odasına yönlendirirler. Gerekli evrakı doldurup, oradan eliniz boş olarak ayrılırsınız. Aradan kaç gün geçer bilinmez ama bir cevap gelmez. Telefona sarı­lıp her gün bir umutla ararsınız. Şansınız varsa, bir gün bavu­lunuzun geldiğini müjdelerler ve şayet parça pinçik olmamışsa bavulu size ‘törenle’ teslim ederler.

Aradan belli bir zaman geçip de bavulunuz hiç bir sekiler ortaya çıkmamışsa, size IATA kuralları gereği, kilogram ba­şına 20 ABD doları, belirsiz bagajlar için ise 400 dolar ödenir.

O nedenle sakın ola ki bavulunuza para, kredi kartı, mü­cevher, saat veya manevi değeri olan eşyalarınızı koymayı­nız. Bir de başka bir yolcunun sizin bavulunuzu yanlışlıkla veya bilerek alması konusu var ki, en kötüsü budur. Yıllardan beri havalimanlarında bu ihtimali ortadan kaldıracak farklı bir çözüm bulunmaması havacılık camiasını hep meşgul et­miştir. Dönen bantta sizin bavulunuzu bilerek alan kişi, ha­valimanını terk edip, toplu taşıma araçlarına binmişse yakalanması mümkün olamamaktadır. (Bunu polis söyle­mektedir). Bagaj kayıpları havayolu şirketlerinin ve havaalanı işletmecilerinin başını ağrıtan en önemli konuların başında gelmekte.

Bütün dünyada havayolları, Uluslararası Bagaj Araştırma Sistemleri’ni kullanır ve tüm kayıp bavullar Atlanta’da toplanır ve oradan da gerçek yerlerine gönderilir. Bavulu teslim alıp, varış noktasına kadar sağlam getiren taşı­yıcı, bagaj taşıma arabasına teslim etmişse, ondan sonra so­rumluluk teslim alan yer hizmetleri şirketinin ve havalimanı yönetiminin olmalı diye düşünüyorum.

Bana göre bu konuda ne havayolu şirketleri, ne havali­manı işletmecileri ve ne de yer hizmetleri şirketleri tek ba­şına sorumlu tutulmamalıdır. En üst kuruluş olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, havayolu şirketlerini denetleyen SHGM, havaalanlarını denetleyen DHMİ ve güvenlik otoritesi olarak Emniyet Genel Müdürlüğü, özel havalimanı işletmeleri ve de havayolu şirketlerinin oluşturduğu bir yapılanma kayıp, eksik, hasarlı ve de geç gelen bagajlar konusunu koordine edecek çözüm yolunu bulabilirler. Yetki ve sorumluluk alan­larının belirlenmesi çözümü daha bir kolaylaştıracaktır.

Havayolu şirketleri ve havaalanı yöneticileri ne kadar öze­nirse özensin, “Sakınılan göze çöp batar” misali ya insan ha­tasından, ya teknik, ya da meteorolojik şartlardan ötürü onlarca bagaj ya kayboluyor, ya da geç ulaşıyor… Yeni bir yapılanmayla yolcular kayıp, hasarlı, eksik ve geç gelen ba­gajlarla ilgili olarak havayollarının ve havalimanlarının inter­net sitelerindeki sayfalar dolusu açıklamaları böylece ezberlemek zorunda da kalmayacaktır.

Emniyetli ve iyi uçuşlar.