Bir iş insanının oğlunun boşanma davası sonrası gelininin 85 bin dolar nafaka hakkı kazanması ve üzerine başka mallar talep ederek şirketlere tedbir koydurduğunu duyunca oturdum, düşündüm. Canım sıkıldı.

Cem Yılmaz da pandemi döneminde çalışamadığı, dolayısıyla gelirlerinin düştüğü gerekçesiyle 10 bin dolar olan nafakanın düşürülmesi ve Türk lirasına çevrilmesi için dava açmıştı.

Mahkeme önce Cem Yılmaz’ı haklı görüp nafakayı düşürüp TL’ye çevirmişken, eşinin avukatının itirazı üzerine yeniden değerlendirme yapmış ve 10 bin dolar nafakanın devamına karar verilmişti.

Kadınların kandırılması, mağdur edilmesi, şiddete uğraması kabul edilemez. Ne yazık ki gelişmemiş toplumlarda kadının durumu erkekten daha zordur. Tamam ama Cem Yılmaz gibi sadece bir buçuk yıl evli kaldıktan sonra ayda 335 bin lira nafaka ödemesi Allah’tan reva mı? Tabii ki çocuğunun bütün masraflarını karşılayacak, ancak bu masrafların bir sınırı yok mu? Bir de ödeme illa dolar cinsinden mi olmalı? Sanki “bir mal satmış da tahsil edememiş, ödeme kolaylığı sağlamak için vade yapmış da parası değer kaybetmesin istiyor” gibi bir durum var ortada.

Çocuğuyla dul kalmış bir kadının nafaka alması geçimi için şarttır. Ancak bu sebepsiz zenginleşmeye dönüşüyorsa, bu işte adalet nerde?

Evlenmeden gezip tozarsan hiç sorun yok, fakat evlenme teklif edip nikah masasına oturdun mu ayvayı yedin.

Oğlu bir kızı sevdi ve evlendiyse iş insanının günahı ne? Ölünceye kadar oğlunun verdiği karar yüzünden dert mi çeksin? Aslında bu hata da değil, hayatın cilvesi ve ta kendisi.

Böyle ballı nafaka alan birey, yeniden evlenip de bu rahatlığı bırakmak ister mi? Evlenmeden özgürce yaşıyorlar. Hele taraflar ünlüyse sevgililer gizleniyor, aşklar gizli kapaklı yaşanıyor.

“Varlıklı birinin ayrılması bir dert, maaşlı birinin ayrılması başka bir derttir.”

Nafaka; boşanma, ayrılık veya evliliğin feshi gibi durumlarda, taraflardan birinin diğerine ödemesi gereken paradır. Nafakanın amacı, taraflardan birinin boşanma veya ayrılık sonrası maddi olarak yoksulluğa düşmemesi ve yaşamını devam ettirebilmesini sağlamaktır.

Evlenirken son derece kıskanç, eşini bu ve benzer sebeplerden çalıştırmaya karşı biri, yıllar içerisinde eşini ekonomik ve sosyal hayattan koparırken, birdenbire işler değiştiğinde kadını bir başına bırakabilir. Zavallı kadın erkeğin güdümünde ev hanımlığı yapar, çocuk doğururken yıpranır. Evliliğin başındaki o erkek gitmiş yerine umursamayan, eve gelmeyen, eşini hiç beğenmeyen bir erkek gelmiştir. Ve iş boşanmaya geldiğinde kadının cıscıvlak ortada kalmaması için kanun tarafından korunmalıdır.

Peki nafaka nasıl hesaplanıyor?

         •       Eşlerin ekonomik durumu: Nafaka alacaklısının geliri, giderleri ve gelir elde etme kabiliyeti gibi unsurlar göz önünde bulundurulur.

         •       Çocukların durumu: Çocukların yaşı, eğitim durumu, sağlık durumu gibi unsurlar dikkate alınır.

         •       Boşanmadaki kusur durumu: Boşanmada daha ağır kusurlu olan eş, nafaka talebinde bulunamaz.

Tanıdığım bir iş insanı var. Askerlik yaptığı şehirde tanımış eşini. Birbirlerine âşık olmuşlar. Kadın ilini, yurdunu aşkı için terk edip Bursa’ya yerleşmiş. Yıllar içinde çok kıskanç olan eşi yüzünden burnunu evden dışarı çıkaramamış. İki çocuk doğurmuş, bir yandan da eşine hep destek olmuş. İşyerinde çalışmış, elişi yapmış, zerzavat ekmiş, kısacası saçını süpürge etmiş.

Ancak günün sonunda kocası, şirketindeki bir kıza tutulmuş ve çocuklarının anasını kapının önüne koyuvermiş.

Bir seyahatte denk geldik. Marifetmiş gibi karısından nasıl mal kaçırdığını, onu nasıl ortada bıraktığını ballandıra ballandıra anlatınca şaşırdım kaldım.

Kadıncağız, artık yetişkin olmuş çocuklarını ve yıllarını verdiği bu şehri bırakıp doğup büyüdüğü şehre döndü mecburen.

Onun da büyük emeği olan üç katlı evde başka biri oturuyor artık. Hem de âşık olup çulsuz evlendiği, bir sürü çileler çektiği kocasıyla. Kadının sigortası var mıydı, kaç para nafaka alıyor bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var o da şu:

Bu boşanma davasının hâkimi ben olsaydım, bu herifin canını okurdum. Zerre acımazdım. İnsan âşık olabilir, artık karısını sevmeyebilir. Bunun tersi de olabilir. Ancak boşanırken zaten mağdur olan taraf daha da mağdur edilmez.

Nil Karaibrahimgil’in sevdiğim şarkısındaki gibi;

“Madem öldürdün akbaba olmasın.”

 

Son söz:

Bazı durumlarda dolar olmasın,

Bazı durumlarda dolar değil gerekirse zümrüt olsun,

Ama akbaba hiç olmasın.