Değerli Okurlar,

Birkaç sene önce, bir vesile ile https://www.biryudumkitap.com/ bağlantısıyla tanışmıştım ve e-postama hemen her gün bir kitaptan alıntı ve kısa yorum geliyor. “Sevgili Okur” diye başlayan kısa alıntılar sizi bir yerlere götürebildiği gibi, yazar da alıntılanarak yapılan yorumlar sizi düşündürüyor. Ben bu yorumları bir dosyada biriktirir ve fırsat buldukça göz atmaya çalışırım.

Bu hafta size biriktirdiğim yorumlardan seçkiler paylaşacağım.

 Dillendiremediğimiz ne varsa içimizde birikir, birikir, ağırlaşır. Hiç derdimiz yokmuş gibi bir de söyleyemediklerimiz yüklenir üstümüze. Kaan Murat Yanık aynı kitabında, "Bu yorgunluğumuz, hep söyleyemediklerimizden..." derken bundan bahseder. En azından kendimize söyleyerek başlayalım. Bugün, bu yükten kurtulmak için güzel bir gün.

Ne tuhaf bir çağa denk geldik. Hiçbir şeyin kıymeti yok. Dostluklar da sevmeler de bir tuhaf. Üstelik buna itiraz edenler susturuluyor yahut yalnız bırakılıyor. Mizubayashi bir başka kitabında, “Dünyanın bu genel değişkenliği içerisinde insan; devamlılığı, sadakati, duyguların sürekliliğini arzuluyor“ der. Kime ne derse desin, biz insana yaraşır arzuları, insana yaraşır hisleri yaşatmalıyız.

 

Hani her şey unutulur, affedilir, hiçbir şey yaşanmamış gibi davranılır da... Fakat yine de eskisi gibi olmaz bazı şeyler. Halikarnas Balıkçısı şöyle anlatır bunu: "Nitekim deniz de bağrına atılan taşı unutur ama o taş yine oradadır ve oradan bir daha çıkmaz." Gönül kırmamak gerek. Bazen taşlar küçük dahi olsa insanın gücüne gidiyor.

Size iyi gelen kim, ne varsa hemen şimdi sarılın onlara. Sonra değil, şimdi: "Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz / Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz." Bir Süreya şiiri gibi ağlamamak için güzel anıları hatırladığımızda, şimdi kıymet bileceğiz. Bize yapılanı yapmayacağız.

Güçlü durmak, iyi görünmek, etrafımızda kocaman bir duvarla gezmek... İnsanlığın bir hastalığı değilse nedir? Dazai, "Görünürde her zaman gülümsüyor olsam da içeride çaresiz bir mücadeleyle debeleniyordum," der. Hayatta zor zamanlar geçirmek ne ayıp ne günah. Geçer.

"Korkarsan deli gibi sarılırsın hayata. Kaybetmemek için daha çok seversin. Sevdikçe için ona geçer. Lehimler seni hayat..." Belki de korkusuz olmak iyi değildir. Korkmak gerekir sevmek, sevilmek, yaşama tutunmak için...

Paylaştığım sayfayı veya benzerlerini takip etmenizi öneririm. Zorlansanız da bir takvim yaprağı dahi olsa her gün mutlaka okuyunuz.

Başta sağlık, mükemmel bir yıl diliyorum…

Saygılarımla.