“Havacılıktan milyoner olmak isteyen, havacılığa milyarder olarak başlamalı!..” Richard Branson (Virgin Atlantic Kurucusu)
Dünya üzerinde ulaşımın önemli bir kısmı havayoluyla sağlanmaktadır. Gökyüzü alabildiğine geniş olmasına rağmen her gün yapılan binlerce uçuş, orada da bir düzen olması gerektiğini ortaya koyuyor.
Hava ulaşımında en üst otorite olarak International Civil Aviation Organization
(ICAO) yani, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü bu düzenin sağlanmasında kural koyucu en yetkili kurum konumundadır.
Her ülkenin sivil havacılık otoriteleri de ICAO’dan aldıkları talimatlara uygun olarak, her hangi bir havayoluna ait bir uçağın nereden nereye, ne zaman gidişi konusunda yetki sahibi olarak izin verir.
Türkçe’de izin veya müsade kelimeleriyle ifade ettiğimiz, havacılık literatüründe ise “slot” diye bilinen bu kavramı açalım. Slot, her ne kadar yazıldığı gibi okunsa da havacılık dili olan İngilizce’de CTOT “Calculated Take Off Time” yani hesaplanan, belirlenen kalkış zamanı anlamına gelen kısaltılmış bir terimdir.
Anlam olarak kısaca her hangi bir havalimanı için belirli gün ve saatte, iniş ve kalkış için verilen izin diye açıklanır. Özellikle uçak yolcularının sık duyduğu slot kavramının, havacılar için ne kadar önemli olduğu gerçeğine bakmak gerek.
Hava trafiğinin yoğun olduğu meydanlar slot kavramının ne anlama geldiğini çok daha iyi ortaya koymaktadır. Şikayetçi olduğumuz gecikmelere (rötar) slot diye tabir edilen kavrama riayet edilmemesi neden olmakta ve sıkıntı çekmekteyiz.
Bir havayolu şirketinin, herhangi bir uçağına, herhangi bir uçuş noktası için verilen hakkın, herhangi bir nedenle kullanılamamasına havacılıkta “Slot kaçırmak” veya “Slot yemek” deniliyor ki, gecikmelere de bu durum sebep olmaktadır. Havayolu şirketlerine maddi yaptırım, yolcular için maddi ve manevi kayıp anlamına gelen slot kaçırmak her dönemde önemli bir sorun olmaktadır.
Ülkemizde slotların takibi, 2010 yılına kadar, resmi otorite Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından koordine edilmekteydi. O dönemdeki yöneticilerin bazı şirketleri kayıran tavırları nedeniyle bu görev oradan alınıp, Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne verildi ve Slot Koordinasyon Kurulu tam yetkilendirildi. Görevi havalimanlarında trafiğinin daha adaletli olarak dağıtılması, daha rantabl kullanılması ve yoğunluğun giderilmesi olan kurulun elbette bazı hataları oluyor.
Türkiye’de olduğu gibi diğer ülkelerde de havalimanlarının belirli kapasitesi vardır. Slotlar da bu kapasiteler doğrultusunda kullanılır ve buna titizlikle riayet edilir.
Havalimanlarının kapasiteleri, apron ve pistlerin büyüklüğü, uçak park yeri, kapı, pasaport, gümrük, güvenlik, bilet kontrol kontuar sayılarına bağlıdır.
Slot kavramı deyince ülkeler arasında yapılan uçuşlardaki slotları da farklı bir kategori olarak görmek gerekmektedir.
Yoğunluğu olan havalimanlarına öteden beri tarihi uçma hakkı (historical) olan havayolu şirketlerinin elindeki slotlar ticari olarak büyük değer arz etmektedir. Grandfather (Büyük baba) hakkı diye nitelenen bu uçuş haklarını başkalarına satmak çok sık olmasa da başvurulan bir yöntemdir. Örneğin, Londra Heathrow Havalimanı slotları milyon dolarlarla el değiştiriyor, buna da kimse karışamıyor.
Uçuşu azalan ve kullanamadığı slotları başka havayolu şirketlerine satanların yanı sıra, Covid-19 pandemisi nedeniyle uçuş yapamayan ve çok değerli olan bu slotları elinden kaçırmak istemeyen bazı şirketler de boş uçuş yaparak slotlarının elde tutmak için böyle bir yola gidiyor.
Pandemi şartları böyle giderse gelecek aylarda Lufthansa’nın 18 bin boş uçuş yapacağı, Air France-KLM ve diğer bazı havayollarının da aynı şekilde daha az olsa da boş uçuş yapması bekleniyor. Slot hakkı gibi ticari bir kayba uğrayan havayolu şirketlerinin hakları için Belçika Ulaştırma Bakanı Avrupa Komisyonu’na başvurup slot haklarıyla ilgili kuralların hafifletilmesini, yüzde 80 uçuş yapma şartının da yüzde 50’ye düşürülmesini istemektedir. Bunu söylerken Avrupa’da iklim değişikliyle ilgili alınan önlemlere ters düşüldüğünü da kaydediyor.
İşin ilginç yanı, İsveçli ünlü çevre aktivisti Greta Thunberg de Avrupa Birliği’ni eleştirerek havayolu şirketlerinden yana tavır alırken, Avrupa Komisyonu’nun Ulaştırmadan Sorumlu Üyesi Adina Valean ise havayolu şirketlerinin boş uçuşlarının önlenmesi için gerekli esnekliğin sağladığını, dördüncü dalga ve omicron varyantının havayolu yolculuğu üzerinde korkulduğu kadar olumsuz ve uzun süreli etkisi olmayacağını söylüyor.
Bu durumda, slot ve iklim gibi iki ayrı konuda da söz sahibi olan Avrupa Komisyonu ne yapacağını bilemiyor. Slot kurallarını daha da hafifletirse, kendisiyle çelişecek, kuralları hafifletmese slot haklarını kaybetmek istemeyen şirketlerin binlerce uçağı boş seferlerle gökyüzünü daha da kirletecek.
Her halükârda gökyüzü mavi kalmayacak, kirlenmeye devam edecek.
Yaşanılır bir dünya dileğiyle.