Geçen haftaki TEKNOSAB’la ilgili yazıma kaldığım yerden devam ediyorum…
TEKNOSAB Lojistik Park A.Ş.’nin tüm payları kuruluş sermayesi değeriyle fona devredildi. Fon böylece daha önce belirtildiği gibi şirketlerin yüzde 100 hissesine sahip tek ortağı konumuna geldi.
2017 yılında temeli atılan, 2018'de ilk tahsislerin yapıldığı TEKNOSAB’da kamulaştırma, altyapı ve fabrika inşaatları için ilk fiziki girişim için süre 4 yıl aldı.
Türkiye'de Bakanlığa bağlı 360'tan fazla OSB var. Bu bölgelerin yatırıma hazır hale gelme süresi ortalama 13 yıl almış. Bu süre TEKNOSAB’da 4 yıl gibi kısa bir dönemde başarıldı.
Bölgede şu anda 15 firma üretime başladı. Bu yılın ilk yarısında burada üretim yapan firma sayısı 37'ye, istihdam 5.500'e, bölgeye yapılan yatırım tutarı 50 milyar TL'ye ulaşacak.
2027 yılı sonu itibariyle de bölgedeki tüm parsellerde üretime geçilmesi hedefleniyor.
Bursa bölgesinin yüksek katma değer ve ihracat odaklı üretim altyapısı, 40 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmasında anahtar bir rol oynayacaktır.
TEKNOSAB’da 40 binin üzerinde çalışanın olacağını, 160 bine yakın nüfus planlaması öngördüklerini belirten İbrahim Burkay, planlı sanayi bölgelerinin çevresinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve ilgili bakanlıklarla birlikte yaşam alanları ve uydu kentler kurarak, çalışanların uygun maliyetlerle konut sahibi olmasını arzu ettiklerini beyan etti.
Bu kadarı yeterli mi? Tabii ki değil. Bu yatırımın kent merkezine yansımaları olacak. Hem olumlu hem olumsuz yönde. Kent merkezinde oturup bu bölgede çalışacak olanlar da düşünülmeli. Bunların yaratacağı trafiği şimdiden ele almak gerekir. Hafif raylı sistem veya yeraltı metrosu şimdiden planlanmalı. Bu yatırımın finansman konusu çözümlenmeli. Kent merkezindeki raylı sistem çözümünde nasıl sancılı bir süreç yaşandığını herkes gördü.
Bir de mevcut OSB'lerdeki boş parseller konusu var. Bunlar dolmadan yeni alanlar açmak israf oluyor. TEKNOSAB’ın bitişiğinde birkaç ihtisas OSB var. Bunların parsellerinin önemli bir kısmı yapılaşmamış veya bina yapılmış ama içi boş.
Bursamız toprağıyla, iklimiyle bir tarım hazinesi. Şu ana kadar OSB’ler bu arazilerin bir kısmını kullanım dışı bıraktı. Arazi fakiri ülkelerin hangi çilelerle tarımsal alan yaratmaya çalıştıklarını, en yüksek verimi elde etmek için nasıl gayret ettiklerini biliyoruz. Böyle büyük arazileri OSB yapmak güzel görünebilir. Ama bu bizi, teknolojisi yenilenmeyen taşeron niteliğinde üretim yapan bir ülkeyi, üst seviyelere çıkarmaz.
Yönelmemiz gereken, ileri teknolojiyi, yapay zekayı kullanma ve birim ağırlıktan daha fazla ihracat geliri, döviz elde etmektir. Bunu başarabileceğimize inanıyorum.