Bugünlerde retorik üzerine kafa yoruyorum. İnsanın kendini geliştirme yolculuğunda sürekli öğrenmek , gelişmek, yeni dünyada önemli, çok önemli bir yer tutuyor. Aslında altını ısrarla çizdiğimiz konu, eğer sürekli öğrenme ve merak yetkinliğiniz olmaz ise yeni dünyada var olamayacaksınız. Benim sürekli öğrenme ve merak duygumu şu günlerde retorik kavramı tetikliyor. Neden merak ediyorum, çünkü her zaman kendimin daha iyi versiyonunu yaratmak için neye ihtiyacım olduğunu sürekli araştırıyorum. Retorik de o sırada karşıma çıktı, nedir bu retorik, ne işimize yarayacak?

Retorik, sözlü, yazılı veya görsel olarak belirli yöntemlerle insanları etkileme, yönlendirme ve ikna etme tekniği olarak tanımlanıyor. Antik Yunan döneminden günümüze yaklaşık 2500 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Retorik kelimesinin sözlükteki anlamı etkileyerek ikna etme sanatı, belâgat, hitabet olarak geçiyor. Yunanca rhētorikos kelimesinden dilimize geçen “retorik” kavramı, hem bilgi edinme aracı hem de her ne şekilde olursa olsun kişiyi ikna etmeye yönelik bir iletişim ve söz sanatı olarak kullanılıyor.

Retorik, bazen sıradan gerçekleri metafor, kafiye, ironi kullanımı, abartma, benzetme, karşılaştırma, metonimi gibi sıra dışı, çarpıcı ifade yöntemleriyle daha estetik, daha etkili ve ikna gücü yüksek seviyede aktarmayı başarır. Salt konuşma eyleminin sanatsal bir tarzla ifade etmek eylemine dönüşmesidir. Retorik sanatında amaç mesajın vericiden alıcıya birebir aktarılması değil, tarzın ve üslubun ön plana alınmasıyla daha ilgi çekici, daha güçlü aktararak muhatabı ikna etmesidir. 

Retorik sanatını sahiplenen, bu sanatın gücüne, toplum yararına kullanılabileceğine inanan ve yazdığı eserlerle bu işi sistemleştiren kişi Aristoteles olmuştur. Aristoteles'in sistematiğine göre, retorik kavramı üç ana bileşenden oluşuyor. Ethos: Konuşmacının gücünü, karakterini, amacını yani kendisini ortaya koyması, Pathos: İzleyicilerin duygularını hareketlendirme etkisi, Logos: Güçlü kanıtlarla gerçeğin ispatı, dinleyicinin mantıkla ikna edilmesi. Retorik sanatında konuşmacı etkili ve ikna edici bir konuşma yapmak için bu üç boyutun bir ya da birkaçını kullanabilir, kullanmalıdır.

Günlük hayatta basit bir iletişim kurarken bile aslında amacımız karşımızdaki kişiyi söylediklerimizle etkilemek ve anlattıklarımıza inandırmaktır. Farkında olsak da olmasak da, ağzımızdan çıkan her sözcük temelinde ikna etmeye dayalı bir amaç için çıkmaktadır. Bu nedenle bu iletişim modelinin bir kısmının üzerine kafa yormak hem daha ikna edici konuşmak hem de körü körüne birilerinin sözlerinin karşısında ikna olmamak adına faydalı olacaktır.

Türkiye’de bu konuda kamplar düzenleyen , eğitimler konusunda öne çıkan isim Oğuz Benlioğlu, kendisinin bu konuda yazılmış kitapları da var, merak edenlere tavsiye ederim.