Mühendislik deyince akla ilk gelen şey genellikle sayılar, formüller, sistemler ve algoritmalar oluyor. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu alan aklın, mantığın ve hesap gücünün dünyasıdır. Fakat bu dünyada atlanan çok önemli bir gerçek var; günümüz dünyasında teknik beceriler kadar duygusal zekâ da en az teknik beceriler kadar belirleyicidir. Bir mühendis olarak yalnızca makinelerle değil, insanlarla da çalışıyoruz. Takım içinde iş birliği kuruyor, müşteriyle iletişim geliştiriyor, krizleri yönetiyor, bazen de sadece bir ekip arkadaşını dinliyoruz. İşte tamda bu noktada teknik bilgi bir yere kadar işe yarar; asıl farkı duygusal zekâ yaratır.
Duygusal zekâ, kendini tanımakla başlar. Hislerini fark etmek, yönetebilmek, başkasının ne hissettiğini anlayabilmek, empati kurabilmek, etkili iletişim kurmak, çatışmaları yapıcı biçimde çözebilmek gibi bir dizi beceriyi kapsar. Bunlar “yumuşak” beceriler olarak anılsa da, aslında iş hayatının sert zemininde ayakta kalmanın anahtarıdır. Şuna inanıyorum ki burada kadın mühendisler olarak büyük bir avantaja sahibiz. Toplumsal roller gereği çoğu zaman empati yeteneğimiz gelişmiştir, insan ilişkilerine duyarlıyızdır, sezgilerimiz kuvvetlidir. Ancak ne yazık ki bu özelliklerimiz, yıllarca “fazla duygusal”, “hassas” ya da “liderliğe uygun değil” gibi etiketlerle küçümsendi. Oysa günümüz iş dünyası artık bambaşka bir liderlik anlayışına evriliyor. Artık yalnızca bilen değil, anlayan da kazanıyor. Projelerin teknik başarısı kadar, ekip ruhu da önem kazanıyor. Çatışmaların çözümünde, toplumsal fayda odaklı yaklaşımlarda, sürdürülebilirlik gibi insan odaklı hedeflerde duygusal zekâ, en büyük kaldıraç haline geliyor. Bu noktada, kadın mühendisler olarak sahip olduğumuz bu “sessiz gücü” açığa çıkarmanın ve görünür kılmanın tam zamanı olduğuna inanıyorum. Bu yazımı okuyan tüm kadın mühendislere sesleniyorum: Duygusal zekânızın gelişmesini sağlayın, bunun sizin en güçlü yeteneklerinizden biri olduğunu unutmayın. Takımınızdaki dengeleri gözeten gözleriniz, sessizce çözülen bir krizin kahramanı olan sözleriniz, görünmeyeni fark eden sezgileriniz; hepsi sizi daha etkili, daha bütünsel bir mühendis yapıyor. Gerçek şu ki ‘Zekâ sadece neyi hesapladığınızla değil, kimi anladığınızla da ilgilidir.’
Her zaman aldığım geri bildirimler duygusal zekamın kendim adına güçlü bir kasım olduğu ile ilgiliydi, daha da güçlendirmek için çalışmaya devam ediyorum. Duygusal zekanın gücünü ve önemini çok uzun zaman önce keşfetmiş biri olarak şimdi size soruyorum; hepimiz en son ne zaman bir mühendislik problemi değil de bir insan problemi çözdük?