Piyasalar son birkaç haftadır ABD 10 yıllık tahvil faizi artışına odaklanmış durumda. Gündemdeki soru şu; ABD 10 yıllık tahvil faizi neden artıyor? Gelin bu sorunun cevabına hep birlikte bakalım.
Piyasalar son birkaç haftadır ABD 10 yıllık tahvil faizi artışına odaklanmış durumda. Gündemdeki soru şu; ABD 10 yıllık tahvil faizi neden artıyor? Gelin bu sorunun cevabına hep birlikte bakalım. Hiç kuşkusuz faiz artışının en önemli nedeni ABD ekonomisinin beklenenden daha erken toparlanacağı beklentisi ile beraber enflasyon bekleyişleri ve riskinde meydana gelen artış. Ayrıca son dönemlerde emtia fiyatlarındaki hızlı artış da maliyet kanalı aracılığıyla enflasyon beklentilerini artıran bir diğer önemli unsur. Anlaşılan o ki, aşı çalışmalarının başarılı gitmesi sonucu ekonomiler hızlı toparlanıyor, işler iyi gidiyor ve pandemi artık geride kalıyor haberini piyasalar çoktan fiyatlamaya başladı bile.Tahvil faizlerindeki artışın bir diğer nedeni de Biden yönetiminin bir türlü realize edilemeyen 1.9 trilyon dolarlık teşvik paketi. Bu paketin uygulamaya konması ile birlikte ekonominin talep tarafının canlanacağı ve bunun da yine enflasyonu artıracağı düşünülüyor. Aslında tahvil faizi artışında Biden etkisini de hesaba katmak gerek. 10 yıllık tahvil faiz artışlarının ilk olarak Ağustos 2020’de yükselmeye başladığı ve ardından yine Kasım 2020’de yeniden bir artış olduğu görülüyor. Buradan şu anlaşılıyor; Biden’ın kazanacağının belirginleşmeye başlaması ve kesinleşmesiyle faizler artıyor. Çünkü o dönemde Biden’ın Trump’a göre daha çok harcama yapan ve haliyle enflasyon yaratan bir başkan olacağı beklendiğinden, bu beklentinin belirli düzeyde faizleri artırıcı bir etki yarattığı anlaşılıyor.
Tahvil faizlerindeki artışın arka planında başka nedenler de var aslında. Mesela piyasalar FED’den daha fazla adım bekliyor. FED’in yaptıkları ve özellikle de FED başkanı Jerome Powell’ın uygulanacak para politikasına dair söylemleri piyasaları çok da tatmin etmiyor. Hatta Powell sürekli aynı açıklamaları yapıyor ve hep aynı söylemleri tekrarlıyor diye de oldukça eleştiriliyor. Bu noktada piyasalar FED’in daha fazla tahvil alımını da istiyor aslında.
İsterseniz gelin şimdi de bu faiz artışının son günlerde piyasaları nasıl etkilediğine bir bakalım. ABD 10 yıllık tahvil faizleri Şubat ayının başından bu yana artışta. Ama 25 Şubat Perşembe günü son bir yılın en yüksek seviyesi 1,61 seviyesine ulaştı. Bu artışla küresel piyasalarda risk iştahı bozulurken, global iyimserlik yerini belirsizliğe bıraktı. Tahvil faiz artışları tabiri caizse en çok borsaları vurdu. Faizlerdeki artışla birlikte küresel yatırımcılar riskli olarak görülen hisse senetleri piyasalarından çıkış yaptılar. Bu çıkış ve satış hareketleriyle hem global ölçekte hem de BİST-100’de yaşanan sert satışlarla endekslerde düşüş görüldü. BİST-100’de bir haftada %6 düşüş kaydedildi. Faiz artışları aynı zamanda gelişmekte olan ülke paralarını da olumsuz etkiledi. Yatırımcıların ABD’deki yüksek tahvil getirisi nedeniyle gelişmekte olan ülke piyasalarından ani çıkışı ile birlikte ülke paraları dolar karşısında oldukça değer kaybetti. Türk lirası da bu olumsuz gelişmeden nasibini aldı ve söz konusu hafta başında 6,96 düzeyinden işlem görürken ani bir yükselişle 7,49 seviyesini test etti.
Piyasalarda yaşanan bu türbülans sonrasında FED’in tahvil alımları faizleri 1,40’a kadar düşürdü ve piyasaları sakinleştirdi. Fakat bu yazının kaleme alındığı 4 Mart sabah saatlerinde faizler yeniden yükselişe geçerek 1,49 seviyesine ulaştı. Bu kez gözler yine aynı gün konuşma yapacak Powell’a çevrildi. Acaba Powell faiz artışları için ne diyecekti, piyasaları ikna edebilecek miydi? Powell konuşmasında mevcut para politikalarının uygun olduğunu söyleyerek tahvil faizleri ve enflasyon beklentilerini kontrol altına alma konusunda piyasalara benden bir şey beklemeyin, adım atmayacağım dedi. Powell’ın hayal kırıklığı yaratan konuşmasından hemen sonra tahvil faizleri yeniden sert yükselişe geçerek 1,56 seviyesini test etti. Dolar endeksi de son üç ayın en yüksek zirvesi olan 91,7 seviyesini gördü. 10 yıllık faiz yükselişi ile birlikte küresel piyasalarda yeniden sert satışlar görüldü ve borsa endekslerinin yanı sıra altın fiyatları da deyim yerindeyse adeta çakıldı. Tahvil faizlerindeki artış gelişmekte olan ülke paralarını da olumsuz etkiledi. Dolar/TL kuruda yükselerek Aralık’tan bu yana en yüksek seviyesi olan 7.58’i görmüş oldu.
Bu gelişmelerle birlikte tüm dünya şimdi tetikte bekliyor. Bundan sonra ne olacak, faizler artık yükselecek mi, bol para dönemi bitti mi, piyasalar hep dalgalı mı seyredecek? Bu soruların net bir cevabı yok diyebilirim. FED’in faiz artışları karşısında piyasaya çok müdahale etmeyeceğini anladık. Bundan sonra ne olacağı aşı çalışmaları sonucu ekonomiler ne kadar hızlı toparlanacak, enflasyon bekleyişleri nasıl seyredecek ve enflasyon ne kadar artacak gibi soruların cevaplarında saklı her şey. Bu noktada ekonomiler hızlı toparlansa bile genişletici politikalara devam edilir ve hatta artırılırsa bu da piyasalardaki olumsuz durumu önemli ölçüde önleyecektir. Sizin anlayacağınız bundan sonra olacakları temkinli bir duruşla bekleyip görmekten başka şansımız yok gibi.