Kıymetli okurlar, enflasyon hepimizin neredeyse son iki yıldır en önemli gündem maddelerinden birisi olmuştur. Dolaşımda bulunan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesi nedeniyle ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselişi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik ve parasal süreç olarak tanımlanan enflasyon pek tabi ki bir ekonomik dengesizlik hali olmakla birlikte, birçok toplumsal davranışı da etkilemektedir.

Pek tabi ki enflasyon sürekli sade vatandaş açısından ele alınsa da gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri açısından da enflasyon çok büyük bir önem arz etmekte ve bazı uygulamaları beraberinde getirmektedir. Daha önce bu köşeden enflasyon sebebiyle ortaya çıkan görece karlılıkların kurumlar vergisi hesabında nasıl bir yanılgıya yol açtığını ve özellikle mali işler profesyonellerinin girdikleri zorlukları anlatmıştık. Şimdi söz sırası Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın mevzuat hükümlerine göre enflasyon muhasebesi sebebiyle yapılması gereken uygulamalar ve doğabilecek olan vergisel risklere gelmiştir.

30.12.2023 tarihi ile 32415 (2.Mükerrer) sayılı Resmi Gazete ile enflasyon düzeltmesine ilişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:555) yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanuni esas tanıma bakacak olursak da  Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesinde ise enflasyon düzeltmesi; "mali tablonun ait olduğu tarihteki satın alma gücü cinsinden hesaplanması” olarak tanımlanmaktadır.

Yıl başındaki enflasyon muhasebesi hesaplamalarının vergi etkisi olmayacağı kanuni hüküm altına alınmış olsa da 2024 ve takip eden yıllarda enflasyon düzeltmesinin vergi etkisi olacağı uzun süredir mali gündemi meşgul eden bir konu olmuştur. Enflasyon düzeltmesinin teknik ayrıntılarından öte, şirketlerin mali planlaması, özkaynak yeterlilik büyüklükleri, demirbaşların gerçeğe uygun şekilde değerlenmesi konular her ne kadar ülkemizde regülasyon altına alınmamış olsa da enflasyon düzeltmesi sebebiyle ortaya çıkacak olan vergi hesaplaması ile bir mağduriyet doğabilecektir.

Sürekli bu köşe de belirttiğimiz ve özellikle İSO 500 listesi üzerine yaptığımız değerlendirmelerde öz kaynak büyüklüğü ve bilanço dengesinin ne kadar önemli olduğu şu günlerde maalesef vergisel etkiler yaratarak ortaya çıkmaktadır.