15 Şubat’ta dolar/TL için psikolojik seviye olan 7. 00’nin altına inen kur yaklaşık 10 gün boyunca 6.
15 Şubat’ta dolar/TL için psikolojik seviye olan 7.00’nin altına inen kur yaklaşık 10 gün boyunca 6.95-7.05 bandında hareketini devam ettirdi.Fakat bu süre içerisinde o çok istenen 7.00 TL altındaki kalıcılığını bir türlü sağlayamadı. 22 Şubat haftasına 7,01 seviyesinden başladı ve 24 Şubat Çarşamba günü hızlı bir yükselişle 7,24 üzerini test etti. Bu yazının yazıldığı 25 Şubat Perşembe itibariyle de ani bir yükselişle 7,42 zirvesini gördü.
Şimdi herkes şunu merak etmeye başladı?
Dolar/TL kurundaki düşüş bitti ve kur yeniden yükselişe mi geçti? İsterseniz gelin ilk olarak ne oldu da kur 8.50 seviyesinden 7.00 TL’nin altına indi, onu anlamaya çalışalım. Hiç kuşkusuz son zamanlarda kurda yaşanan düşüşün başrolünde TCMB vardı. Kasım 2020’den bu yana TCMB’nin enflasyonla mücadelede kararlıyım ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı parasal duruşa devam söylemleri kurdaki düşüşün en önemli nedeni. Bu bağlamda TCMB’nin gerekirse ek sıkılaştırma yaparım ve uzun bir süre daha yüksek faizde kalacağım vurguları bir hayli önemliydi. TCMB bu söylem ve politikalarıyla kredibilitesini bir hayli artırdı. Ekonomi yönetimine artan güvenle birlikte Türkiye’nin kredi temerrüt takas risk primi (CDS) pandemiden sonra ilk kez 300 baz puan seviyesinin altına 280’ler seviyesine indi. Risk primindeki bu gerileme ile birlikte yoğun bir yabancı sermaye girişi ile dolar/TL kuru gerileme trendine girdi.
Gelelim asıl soruya, kur 25 Şubat’ta neden birdenbire 7,42 seviyesine yükseldi? Bu yükselmenin en temel nedeni enflasyon endişeleri ve riskleri ile birlikte ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin 1,60’lar seviyesine yükselmesi. Özellikle 25 Şubat günü ABD 10 yıllık tahvil getirilerindeki ani yükselişle birlikte dolar gelişmekte olan ülke paralarına ve TL’ye karşı değer oldukça değer kazandı. Bu açıdan kurdaki bu yükseliş Türkiye özelinde bir yükselme değildi aslında. Peki şimdi ne olacak, dolar yükselmeye devam edecek mi yoksa yeniden inişe geçer mi? Açıkçası bu cevaplaması oldukça zor bir soru. Fakat ilk olarak şu söylenebilir; kurun yönünün yukarı mı yoksa aşağı mı olacağı Mart ayında daha da netleşecek. Mart’ta özellikle ABD-Türkiye ilişkilerinin şekillenmesi de kur üzerinde etkili olacak.
Diyelim ki kur ile ilgili riskler yukarı yönlü gerçekleşti, bu durumda kur nereye kadar yükselir? Bu açıdan kurdaki direnç seviyelerinin takibi oldukça önemli. Şu an itibariyle 200 günlük ortalamanın yer aldığı 7.20-7.35 bandındayız. Risklerle birlikte doların yukarı yönlü ivmesi bu şekilde devam ederse 7.35 TL seviyesinden sonra 7.55 ilk direnç seviyesi olacaktır. Piyasada hâkim beklenti kurun en fazla 7.55’ler seviyesine kadar yükseleceği fakat bu yükselişlerin birer tepki hareketi olacağı yönünde. Sonrasında kurun yeniden 7.00-7.20 bandında dengeleneceği düşünülüyor.
Bu hakim beklenti senaryosunda kurun 7.55 seviyesinin üzeri olan 7.85-8.05 seviyesine çıkması için çok marjinal risklerin ortaya çıkması gerekiyor. Dediğim gibi şimdilik 7.55 seviyesinin üzerinde bir kur hareketi çok beklenti dâhilinde görünmüyor.
Öte yandan kurun aşağı yönlü düşüşü ile 7.00 seviyesinin altına inmesi de muhtemel bir senaryo tabi. Bu konuda özellikle içeride yapısal reformların önemi daha da arttı. Bu açıdan ekonomide yapısal reformlarla ilgili atılacak adımlarla yabancı girişlerinin hızlanması kur üzerinde düşürücü etki yaratacağı çok açık. Kurdaki belli seviyeye düşüş ve istikrar için içeride sıkı parasal duruşun yanına mutlaka yapısal reformları da ekleyip hayata geçirmemiz şart oldu diyebiliriz.
Öte yandan kur üzerindeki global gelişmeleri de hep birlikte izleyip göreceğiz.
Sözlerime son verirken bu yazımda kullandığım kur direnç ve destek seviyeleri ünlü stratejist Cüneyt Paksoy’a ait. Bu bilgileri yazımda ve analizlerimde kullanmama izin verdiği için kendisine teşekkürü bir borç bilirim.