İNCELEME

Sanayicinin gözü kulağı Avrupa’da

Semih AYDIN – Göksel BAŞARAN

Avrupa ekonomisi zor günlerden geçiyor. Dün­yada ve Avrupa’da yaşanan enflasyonist or­tam, Rusya – Ukrayna krizi ve beraberinde yaşa­nan enerji krizi gibi konular Avrupa’da kış aylarının ve 2023’ün çetin geçeceğinin sinyallerini veriyor. İhracatının yarısından fazlasını Avrupa ülkele­rine gerçekleştiren Türkiye sanayicisi ise yaşanan bu gelişmeleri yakından takip ediyor. İthalatını do­lar bazından yapan Türk ihracatçısı, euronun dolar karşısında değer kaybetmesinden endişe duyarken, bir diğer sıkıntı da Schengen vize­sinde yaşanan zorluklar oldu. Bursa iş dünyası temsilcileri Avrupa’da yaşanan gelişmelerin Türkiye sanayisine etkilerini Ekohaber’e değerlendirdi.

Nilüfer ÇEVİKEL

TÜGİAD ve DOSABSİAD Başkanı

Tercih edilen ülke olacağız

Ekonomik durgunluk sadece Avrupa’da de­ğil dünyanın genelinde etkili olan bir du­rum. Avrupa, Türk ihracatçısı için en önemli pa­zarlar arasında yer alıyor. Dolayısıyla bu pazardaki ekonomik durgunluk havası ve kış ay­larının gelmesiyle birlikte enerji krizinin de tetik­lediği resesyon riskinin, siparişlere ve ihracat sü­reçlerine çok büyük çaplı olmasa da yansımaları ister istemez oluyor. Ancak pandemide sergiledi­ğimiz esnek üretim modeli ile bu süreçten de mi­nimum hasarla ayrılacağımızı düşünüyorum. Katma değer odaklı ve oturmuş üretim anlayışı­mızla dış ticarette yine tercih sıralamasında üst sıralarda yer alacağımızı düşünüyorum.

Kur-enflasyon-faiz üçgeninde üretim faaliyet­lerimize yansıyan olumsuzlukları bertaraf etme noktasında özverili çalışmalar yürütüyoruz. Keza katma değeri yüksek sanayi modeli için hem TÜ­GİAD bünyesinde, hem de DOSABSİAD bünye­sinde üyelerimizin Avrupa Yeşil Mutabakatı ve dijital dönüşüm alanlarında uyum süreçlerini sağlam temellere oturtuyoruz. Tüm bu donanım sayesinde döviz cephesindeki oy­naklığı tolere edecek yapıyı koru­yoruz. Riskleri öngörerek yaptığı­mız üretim, stok ve ihracat planlaması sayesinde ihracatta sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıya kalmadık.

Her kriz kimisi için risk, kimisi için de fırsat niteliğindedir. Avru­pa’daki doğal gaz kısıtlaması, bu kıtadaki üretim sisteminde mutlaka sorunların patlak vermesine yol açacaktır. En büyük ticaret partnerlerinden biri olduğumuz için üretim siste­minin ülkemize kaymasının önünde hiçbir engel yok. Yeşil dönüşüm noktasında da önemli adım­lar atan ülkemiz, cazip yatırım fırsatlarıyla bu an­lamda önümüzdeki dönemde daha çok ön plana çıkacaktır.

İş dünyası olarak Schengen bölgesine planla­nan seyahatler için yapılan vize başvurularında uzayan bekleme süreleri ve giderek artan ‘ret’ler­den dolayı zor durumda kalıyoruz. Katılımcı ol­dukları fuarlar için bile vize alamayan iş insanla­rımız var. Bu seyahatlerin gerçekleştirilememesi, iş planlamasını aksattığı gibi planlanan iş birliği süreçlerini de sekteye uğratıyor. Dolayısıyla bu tablo, hem yatırım planları, hem de ihracat süreç­leri açısından ciddi risk unsuru olarak mevcudi­yetini koruyor.

Ali GÜLER

KSİAD YK Başkanı

Türkiye’nin yıldızı daha da parlayacak

Avrupa’daki durgunluk bizi etkilemez. Firmamın genel koordinatörü Fransa’daydı ve orada gayet önemli iş bağlantıları gerçekleştirdi. Ben söz konusu durumun ülke sanayimizi olumsuz etkileyeceğini düşünmüyorum.

Avrupa’da yaşanması muhtemel doğal gaz ve enerji sıkıntısıyla o bölgede üretimin düşme ihtimali var. Bu da Avrupa’dan ülkemize olan siparişlerin şimdiden artmasına yol açtı.

Firmam özelinde konuşursam, biz var olan müşterilerimiz üzerinden işlerimizi sürdürüyoruz. Önümüzdeki günlerde Almanya’daki sektörel fuarımıza katılacağız. Şu anda Türkiye Çin’e göre hem mal kalitesi hem de lojistik anlamında daha iyi bir pozisyonda. Siparişlere daha kısa sürede cevap veriyoruz. Bu yüzden ben endişe içerisinde değilim. Ülkemizin avantajlı konumu ilerleyen süreçte daha da artacak diye düşünüyorum. Yoksa Avrupa’da doğal gazın kesilmiş olması ya da eksik geliyor olması Avrupa’da üretimi aksatacağı için Türkiye’ye talep artacaktır.

Yurt dışındaki müşterilerimiz Türkiye’deki maliyet artışlarını da işçi fiyatlarındaki artışı da bizim kadar biliyorlar. Eğer doğru bir ticaret yapmak istiyorlarsa buna saygı gösteriyorlar.

Schengen Vizesi’nde sıkıntı yaşanması gibi bir durum söz konusu değil. İlk defa vize alanlara sıkıntı çıkarıyorlar. Ama daha önce birkaç kez AB ülkelerine giriş-çıkış yapmışsanız sıkıntı olmuyor. Bu, Suriyelilerin Türkiye’ye gelip Türk ismi alarak Avrupa’ya gitmesinin önüne geçmek için yapılan bir uygulama olabilir. Ancak kurunun yanında yaş da yanıyor. Gerçekten Türk vatandaşı olup, üretime yeni başlamış sanayiciler bu yönden sıkıntı çekiyorlar.

Nihat ALPAY

MÜSİAD Bursa Şb. YK Başkanı

Farklı pazarlar elimizi güçlendirdi

Ülkemizin ihracatının yarısından fazlası Avrupa ülkelerine. Dolayısıyla Avrupa Birliği’nin gerek para biriminde gerekse de enerjide yaşadığı sıkıntılar bizim ülkemizi de doğrudan etkiliyor. Son 1,5 – 2 yılda dolar/euro paritesinde euro yüzde 20 civarında değer kaybetti. Bugünlerde dolar ve euro neredeyse eşitlendi, hatta dolar daha da değerlenmeye başladı. Bu elbette Euro Bölgesi’ne ihracat yapan firmalarımızı olumsuz yönde etkiledi. Ancak firmalarımız bu süreçte yaşanan gelişmeleri dikkate alarak gerekli tedbirleri aldılar. Dolarla ithalat yapıp, euro ile satınca bu kurdan etkilenmemek mümkün değil. Ancak gelişen süreçte, son yıllarda Türkiye’nin pazar çeşitliliğini önemsemiş olması ve farklı pazarlar araması ülke sanayicimiz için bir emniyet sibobu oldu. Dolayısıyla çeşitli iş kollarında Euro Bölgesi’nin dışında da dünyanın çeşitli ülkelerine ticaret yapar konuma geldik.

Kış aylarında yaşanması beklenen enerji krizin Avrupa’daki firmaların tedbirli davranmalarına yol açacak. Bu da bu firmaların alımlarını negatif etkileyecektir. Bu da siparişlere nispeten yansımakta. Fakat ülke sanayicilerimizin, özellikle de KOBİ’lerimizin bu konuda elastik bir yapısı var. Ümit ediyoruz ki ilerleyen süreçte daha olumsuz gelişmeler meydana gelmez. Şu anda ülkemizin dış politikada sürdürdüğü bu başarılı denge politikası ekonomimize de olumlu yansır diye umut ediyorum.

Avrupa’da üretim maliyetlerinin artmasından dolayı bazı firmaların üretimlerini Türkiye’ye kaydıracağı yönünde haberler var.

Ancak bu noktada hangi iş kolunu konuştuğumuz önemli. Özellikle altyapı gerektiren iş kollarında bugünden yarına bunun yapılması çok kolay değil. Ama daha basit üretimlerde bu söz konusu olabilir. Bunun yanı sıra Avrupa’da yaşananlar kalıcı bir süreç mi olacak onu görmemiz lazım.

Murat KAYA

GESİAD YK Başkanı

En büyük endişemiz resesyon

Global çapta yaşanan ekonomik bir sıkıntı söz konusu. Avrupa Birliği’nde de gün geçtikçe derinleşen bir ekonomik kriz yaşanıyor. Bunun arkasına Rusya’nın uyguladığı doğal gaz kısıntısı eklenince yaşanan sıkıntılar daha da de­rinleşiyor. GESİAD müteşebbisleri olarak bu nok­tada endişemiz resesyonun daha da derinleş­mesi ve Avrupa’ya ürün satamayacak duruma gelinmesi. Bunun en büyük sıkıntımız olduğunu söyleyebilirim.

Euro/dolar paritesinde makasın kapanıp, dola­rın euroyu geçmesi tüm ihracatçılar için büyük bir sıkıntı. Çünkü Türk iş dünyası dolarla aldığı ham maddesini üretip euro ile satmakta. Burada bir nebze olsun pariteden ufak kar marjları ile para kazanıp, rekabet edebilirken, şimdi bu ola­nak ortadan kalktı.

Türk müteşebbisler olarak Avrupa Birliği’nin üretim merkeziyiz. Özellikle pandemi sürecinde bu ülkelerin Çin ile olan anlaşmalarının bozul­masıyla birlikte ülkemize büyük ölçüde iş geldi. Bizim üretimden yana bir sıkıntı­mız yok. Ancak Avrupa’da reses­yonun derinleşmesi ve onların üretim yapamayacak duruma gelmesi ülkemiz için büyük sı­kıntı doğurur.

Hem kendimizin hem de üye­lerimizin yaşadığı sıkıntı ortak. Vize isteniliyor, Vize için gerekli evraklar verilirken yurt dışına da­vetlerimiz de teslim ediliyor. Ama vizeleri ge­nelde randevumuzdan daha sonraya verdikleri için bir sıkıntı söz konusu oluyor. Aksi takdirde vizelerimizi aldığımızda bir sorun yaşanmıyor. Ama acil işi olan firmalar için bu durum ciddi bir sorun. Çünkü tarihler genellikle randevulardan daha sonraya veriliyor. Bu durumda ileride iş ka­yıplarına yol açabilir.

Pazar çeşitlendirme çalışmalarını sektörel bazda değerlendirmek gerekiyor. Çünkü her sek­törün iş yaptığı bölgeler farklı. Örneğin otomotiv ve otomotiv yan sanayi genellikle AB ve ABD ağırlıklıyken tekstil sektörü Avrupa’ya olduğu kadar Rusya ve Afrika’ya da satış yapıyor. Gıda ise hemen hemen her bölgeye uygun bir sektör. O yüzden çalışmalarımızı bu noktaya yoğunlaş­tırdık. İkili işbirlikleri ile bu süreci kolay bir şe­kilde atlatmak istiyoruz.

Ömer YILDIZ

BEKSİAD YK Başkanı

Avrupa’daki gelişmeler bize olumlu yansıyacak

Şu anda tüm dünyada resesyon riski var. Temennimiz bizim pazarlarımızın ve üretim gruplarımızın bundan etkilenmemesi. Ama Türkiye’nin konumu ve üretim çeşitliliği itibariyle bundan ciddi şekilde etkilenmeyeceğini ümit ediyorum. Asıl temennimiz ülkemizde bir resesyon olmaması. Euro/dolar paritesinde doların değer kazanması olumlu bir durum değil. Ancak zaten son 5 – 6 aydır fiyatlar birbirine paraleldi. Dolayısıyla üretici fiyatlandırmasını bu durumu hesaba katarak yaptı.

Aslında euroda ciddi bir değer kaybı yok, dolarda değer artışı var. Bu durumun bizim fiyatlandırmalarımıza ciddi bir yansıması olmayacağı kanaatindeyim.

Avrupa’da üretimin zorlaşması nedeniyle birçok ürün grubunda üretimin ülkemize kayması başladı. Resesyon dalgasının bizim ürün grubunu etkilemediği sürece imal ettiğimiz ürünlerden Avrupa’ya daha fazla satacağımızı ümit ediyorum. Söz konusunu durumun bize olumlu yansıyacağını düşünüyorum.

Schengen Vizesi konusunda iş dünyasında ciddi sıkıntılar yaşanmadığı konusunda duyumlarımız var. Ama her halükarda AB pek çok konuda olduğu gibi vize konusunda da ikiyüzlülüğüne devam etmekte. Halbuki birkaç sene önce göçmenler konusunda yapılan anlaşmayla vize konusunun çözüleceğini, serbest dolaşım imkanlarının hayata geçirileceğini vaat etmişlerdi. Ancak bunlar alıştığımız durumlar. Mevzu Türkiye ve Türkiye’nin gelişmesi olduğunda ikiyüzlülüklerini sergilemekten çekinmiyor.

Fatih ŞAKİR

BALKANTÜRKSİAD YK Başkanı

Ham maddeye sahip olmalıyız

Avrupa’da yaşanan gelişmeler ülkemizdeki ihracatçıları firmaları olumlu etkileyebilir. Ama bizde ham madde sıkıntısı olmadığı sürece. Tabii bir taraftan enflasyonun çok yüksek olması da bazen alımlara etki edebiliyor. Ham madde ko­nusunda sıkıntı yaşamadığımız, önümüz açık ol­duğu sürece bizi kimse tutamaz. Şu anda yıldızı parlayan ülkelerden biriyiz. Fakat biraz daha sab­retmeliyiz. Kuzeyimizde savaşlar oluyor. Batı­mızda enerji ve enflasyon gibi birtakım krizler ya­şanıyor. Avrupa’da gaz krizi nedeniyle üretim durursa, onların üretemedikleri ürünlerin Türki­ye’de üretilmesi gibi bir fırsat ortaya çıkar. Ama bu noktada ham maddeye sahip olmamız gerekiyor. Örneğin teks­tilcimiz ipliğini Türkiye’de bulamı­yor, Çin’den alıyor. Bu noktada te­darik zincirindeki kırılmalar etkili oluyor. Avrupa Birliği vize başvu­rularında ret oranlarının artış gös­termesi iş ilişkilerini de etkiliyor. Tekstilcilerimizin Avrupa’da gittiği bir fuar var. Buraya malzemelerini önceden gönderen ama vize alamayan üyeleri­miz oldu. Stantları boş kalan firmalar oldu. Bu du­rum ticareti çok derinden etkiliyor. Burada siyasi bir durum olduğu kanaatindeyim. AB’nin Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle, ülkemizin Ruslara am­bargo uygulamamasından kaynaklı ülkemize bu sıkıntıları yaşattığı kanaatindeyiz. Diğer taraftan kur farkının artmasından dolayı buradaki Türk vatandaşlığı almış yabancıların Avrupa’ya gitme­sinden dolayı bir endişe de var.

Emre YILDIZ

ASKON Bursa Şb. Bşk.

Alternatif pazarları gündemimize almalıyız

Avrupa’da yaşanacak olan ekonomik dur­gunluk tabii ki bizlerin de ihracatını ve üretimini olumsuz yönde etkileyecektir. Bu olumsuz etkiyi azaltmak için alternatif pazarlara yönelip ihracatımızı ve üretimimizi dengede tut­maya çalışacağız. Euronun dolar karşısında de­ğer kaybetmesi Türkiye açısından çok olumlu bir tablo oluşturmuyor. Euronun dolardan daha de­ğerli olduğu geçtiğimiz 20 yılda Türkiye parite Ka­zancı elde ediyordu. Eğer dolar euroyu geçerse o zaman Türkiye bu ilişkide ciddi parite zararı ya­şayacak demektir. Avrupa’da yaşanan doğalgaz kısıtlaması buradaki üretimi olumsuz yönde et­kilemeye başladı. Avrupalı üreticiler alternatif noktalar için çalışmaları başlatmış durumda. Biz­ler de şu an Avrupa’daki üreticilere üretim ger­çekleştirmeye başlamış durumdayız. Avru­pa’daki üretimin Türkiye’ye kayma ihtimali var mı, tabii ki be­lirli oranda Türkiye’ye yönelecek­lerini düşünüyorum. Bildiğiniz gibi Dış Ekonomik İlişkiler Kuru­lu’nda İrlanda İş Konseyi başkanı­yım. Son dönemlerde aldığım en çok telefon bu vize uygulamaları ile ilgili. Avrupa Birliği’nin vize uygulamalarını sıkılaştırması ve vizelere çok sık şekilde ret vermesi, Türkiye’deki iş insanlarının Avrupa pazarlarına gitmesini zor­laştırdığı için işlerinde de problemler ortaya çı­karmaktadır. İş ilişkilerimizi bu durum son de­rece olumsuz şekilde etkilemektedir. Umarım yakın zamanda bu problem gündemimizden çı­kar. Son zamanlarda Avrupa’da yaşanan ekono­mik sıkıntılardan, biz de yeni pazarlara açılmak için ciddi çalışmalar içerisindeyiz. Özellikle Afrika bölgesi çok ilgimizi çekiyor. Ve o bölgede çalışma­larımıza başlamış durumdayız. Kesinlikle birçok alternatif pazarı gündemimize almalıyız. Türk fir­maları olarak tüm dünyada ihracat çalışmaları­mızı gerçekleştirmeliyiz.

Şinasi GÜNEŞ

Bemis Elektrik YKB

Avrupa’da yatırımlar duruyor

Ana pazarlarımızdan olan Avrupa, gerek enerji sorunları gerekse de savaşlar nedeniyle yatırımlarını oldukça durdurmuş durumda. Dolayısıyla Avrupa pazarı giderek daralma eğilimi göstermekte. Tüm bunların üzerine son yıllarda çözülemeyen çip krizini de eklediğimizde önümüzdeki süreçte Avrupa pazarının daha da daralacağını öngörüyorum. Ülkemizde Avrupa’dan daha fazla artan emtia fiyatları nedeniyle üreticinin maliyetleri önemli ölçüde artış gösterdi. Dolayısıyla fiyat avantajını da kısmen azaltan bu durum nedeniyle ihracatın giderek daralacağı ve kış aylarından itibaren de düşüş eğilimine gireceği yönünde tahminlerim var. Bu öngörümüze yönelik firma olarak biz de verimlilik çalışmalarıyla maliyetlerimizi düşürmeye odaklanarak, daha çok potansiyel müşterilere ulaşmak için yoğun tanıtım faaliyetleri yapmaya karar verdik. Pazarın daralması olasılığına karşılık tedbir çalışmalarımız sürüyor.

Dünyada arz-talep dengesinin bozulması sürecinde artan lojistik ve ürün maliyetleri nedeniyle fırsat yakalayan ülkemizin, bu fırsatı değerlendirmesi yönünde yeterli düzenlemelerin yapılmaması bu fırsatın kaçmasına neden olacak. Bir an önce üreticilere ve ihracatçılara pozitif ayrımcılık yapılarak ciddi biçimde desteklenmesi gerekmektedir.

Hüseyin Burak ARAS

Gökçelik Strateji ve İş Geliştirme Müdürü

Resesyon üretimi etkiler

Ürünlerimizi 70’in üzerinde ülkeye satıyoruz. Yurtdışı pazarları bizim için önemli. İhracatımızın önemli bir kısmını Avrupa’ya gerçekleştiriyoruz. Avrupa’da oluşabilecek ekonomik durgunluk, sektörümüzü ve doğal olarak da şirketimizi olumsuz yönde etkileyecektir. Bir diğer olumsuz gelişme ise ABD’nin para politikasıyla birlikte euro/dolar paritesinde doların değer kazanması olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye olarak ham maddede dışa bağımlıyız. Dolar olarak alıp, euro olarak satıyoruz. Bu da kısa dönemde zararımıza işleyen bir durum olacaktır.

Enerji konusunda da Türkiye olarak krize açığız. Geçtiğimiz yıl enerji konusunda sorunlar yaşadık ve sanayici olarak üretimimiz etkilendi. Bu yıl Avrupa’da yaşanacak doğalgaz krizi, Türkiye’de üretimin aksaması anlamına gelir. Avrupa’dan siparişler gelmez ise ana madde üreticilerimiz üretimi durdurmayı düşünebilir. Hatta şu an üretimini durduranlar var. Bu durum aynı zamanda hammaddeye erişimin zorlaşması ve fiyat artışı anlamına gelir. Enerji maliyetlerindeki artışa alışmadan yeni bir artış daha geliyor. Doğal olarak sanayici de bu fiyat artışını tüketiciye yansıtmak zorunda kalıyor. En kötü senaryo Avrupa’dan Türkiye’ye olan talebin düşük olması ve fiyatların yükselmesi olur, bu da Türkiye’de resesyon oluşacağı anlamına gelir. Umarım böyle bir senaryo gerçekleşmez. Avrupa ile olan ilişkilerimize baktığımız da ise, Avrupa Birliği’nin uyguladığı vize politikaları son dönemde anlamsızlaşmaya başladı. Fuarlara personel götüremez olduk. Vize taleplerinde artış, çalışan personelde eksik olduğu söyleniyor. Ancak daha önceden vize alan personelin bile vize alamadığı, uçak tarihini kaçırdığı durumlarla karşı karşıya geldik. İstenen evraklar arasında Kişisel Verilerin Korunması Kanununa uygun olmayan durumlar var. Bankanın sizden başkasına vermediği dokümanları konsolosluklara veriyoruz ki bu anlaşılır bir durum değil. Ben şahsen kimsenin böyle bir uygulamaya maruz kalmasını istemem. Tirajı komik durumlardan biri de Bulgaristan’da yaşanıyor. Bulgar vatandaşları Edirne’den kimlik ile ülkeye girebilirken, bizler vize almakta zorlanıyoruz.

Serdar SAĞLAM

Yavuzlar Dişli YKB Yrd.

Krediler ve kurdaki dalgalanma zorluyor

Ülkemizin ve şehrimizin en yoğun ihracat yaptığı pazar başta Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri. Dünya çapında yaşanacak daralmada, ülkemiz direk olarak etkilenecektir. Bu yılın ilk yarısında oldukça iyi bir performans sergileyen firmamız, yıl sonunda beklenen ihracat ve ciro hedeflerine ulaşacaktır. Avrupa Birliği’nde beklenen daralmaya karşın, ülkemiz Rusya için bir çıkış kapısı oldu. Rusya Avrupa’dan tedarik edemediği ürünleri Türkiye üzerinden tedarik etme çabasında. Bu durum tamamen olmasa da yaşanabilecek kayıpları azaltacaktır.

Firmamız adına geniş bir yelpazedeki sektörlere ve birçok ülkeye ürün yaptığımız için, biz daha az kayıp yaşayabiliriz. Hangi sipariş alanında azalma varsa başka üretimler ile bu açığı kapatabileceğimizi düşünüyoruz. Dünyada yaşanabilecek bir resesyon da ihracat anlamında çok daha fazla firmaya kendimizi tanıtmamız gerekecektir. Çok daha fazla ülke ve kıtada iş arayışını artırmak durumunda kalacağız. Ancak bizi en çok yoran kredi bulmaktaki zorluklar ve kurdaki ani dalgalanmalardır. Firmamız en ufak zorlukta personel sayısını azaltmak gibi bir düşünceye kapılmaz. Her zaman bir çıkış kapısı olduğu düşüncesindeyiz. Firmamız bu yıl başında aldığı karar ile Balkan ülkeleri ve İngiltere’ye özellikle önem vermekte, tabi sürpriz olarak Rusya-Ukrayna’daki gelişmeler de Rusya’dan müşteri gelmesini sağladı. Her zaman için düşüncemiz; gezen kurt aç kalmaz şeklinde. İş neredeyse biz oraya ne şartta olursa olsun gideriz.

Deniz ALAGÖZ

T.Ş.T Lift Amortisör Dış Tic. Md.

Kriz sadece Avrupa’da değil

Avrupalı müşterilerimizden Avrupa’daki enerji krizinin derinleşeceğine dair duyumlar alıyoruz. Bunun yanında Avrupa ülkelerinin hemen hemen hepsi yüksek enflasyonla karşı karşıya. Artan maliyetler ve enerji krizi Avrupalı firmaları iki seçeneğe yönlendirecek. Bu firmalar ya üretimlerini Türkiye gibi sanayisi güçlü ama işgücü ucuz ülkelere kaydıracaklar ya da küçülmeye gidecekler. Ancak ekonomik krizin sadece Avrupa’da yaşandığını söylemek doğru olmaz. Şu anda global bir kriz söz konusu ve bunu atlatmak dünya için zor olacak.

Bu süreçte bizi en çok zorlayan unsur ise diğer birçok firmada olduğu gibi enerji maliyetleri. Maliyetlerimizi hesaplarken, kârımızı da minimize kılarak, sektörümüzde ayakta kalmaya çalışıyoruz. Şu anda böyle devam etmek zorunda. Ancak şartlar eninde sonunda düzelecek. 20 yıllık tecrübemizle, yaşanan her krizden güçlü olan firmaların büyüyerek çıktığına şahit olduk. Burada önemli olan ürettiğiniz malın kalitesi, dürüstlük ve hizmet anlayışıdır. İyi bir hizmet anlayışıyla müşterinize dürüst davranır ve kaliteli ürün sunarsanız böyle kriz dönemlerinde ayakta kalabilirsiniz.