İNCELEME

Makine sektörü destek bekliyor

Dünya ekonomilerinde yaşanan resesyona bağlı olarak yatırımların durma noktasına gelmesi, yüksek girdi maliyetleri, enflasyona göre düşük kalan kur ve Çinli firmalarla yaşanan yoğun rekabet nedeniyle kan kaybeden makine sektörü, devletten bir kez daha destek talep etti.

AYDIN DAĞTEKİN – GÖKSEL BAŞARAN

 

 

Makine sektöründe faaliyet gösteren Bursalı firmaların yetkilileri, “Önümüzdeki yılın ilk yarısı da dahil olmak üzere, bizleri çok zor bir dönem bekliyor” dedi ve Çin’den yapılan sübvansiyonlu ve dampingli makine ithalatının radikal bir yaklaşımla engellenmesi gerektiğini söyledi.

 

Bursalı şirketlerin temsilcileri, “Çin büyük bir aktör ve sektörde rekabet oldukça zor. Yatırım teşviklerinde ithal makineyi özendiren unsurlar azaltılmalı. Önlem alınmazsa, üretim kapasitesindeki daralma daha da derinleşebilir” uyarısında bulundular.

 

Makine sanayisi Türkiye için neden önemli?

 

Türkiye makine sanayi ortalama yüzde 70 kapasiteyle çalışan, 30 bin işletmede 420 bin kişiyi istihdam eden, 30 milyar dolarlık üretim yapan, üretimin yüzde 60'ını dünyanın dört bir yanına ihraç eden, 30 büyük ülkenin Türkiye'den ithalatında 1. sırada yer alan ve Türkiye'nin ihracatının yüzde 11’ini gerçekleştiren sektördür.

Ahmet Özkayan

Ermaksan Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü

Fiyat rekabetine kaliteden ödün vermeden karşılık veriyoruz

Makine sanayi, Türkiye ekonomisinin omurgası konumundadır. Özellikle Bursa, bu alanda önemli bir merkez. Sahip olduğu güçlü üretim altyapısı ve deneyimli iş gücü ile makine sektöründe stratejik bir rol oynamaktadır. Ermaksan, Ar-Ge yatırımlarını artırarak yeni pazarlara odaklanmaya ve sektöre katkı sağlamaya devam edecektir.

Ekonomik ve jeopolitik faktörler, son dönemdeki daralmaların başlıca sebepleridir. İhracattaki düşüş; jeopolitik gerginlikler, savaşlar, seçimler ve Çin gibi rekabetçi ekonomilerin baskısıyla doğrudan ilişkilidir. Ayrıca küresel ekonomik belirsizlikler ve pandemiden sonra uygulanan enflasyonla mücadele politikaları da sektördeki daralmaya etki etmiştir. Tüm bu zorluklara rağmen, Ermaksan olarak yeni pazarlara açılma ve operasyonel maliyetleri düşürme konusundaki çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Ermaksan, üreterek büyümeye devam ederken, ihracat gelirleriyle hem ülke ekonomisine hem de istihdama katkı sağlamayı sürdürecektir.

Sektörün temel ihtiyaçları arasında ihracat teşviklerinin artırılması, ithalatın kontrolü ve üretim verimliliğinin artırılması yer alıyor. Yerli üretimi destekleyen teşvikler oluşturulmalı ve vergi indirimleri gibi mali kolaylıklar sağlanmalıdır. Ayrıca ithalat baskısının azaltılması için yasal düzenlemeler yapılmalı ve yerli üreticilerin daha fazla desteklenmesi gerekmektedir. Lider konumda olan ABD bile, ithalatı belirli bir ölçüde tutarak sanayisini ve üreticisini korumak amacıyla birçok tedbir geliştirmekte ve uygulamaktadır.

Avrupa, Amerika ve Asya pazarları hala büyük potansiyele sahip, ancak rekabet koşulları giderek zorlaşıyor. Bu pazarlara yönelik inovatif ürünler geliştirmek ve yerel iş birlikleri kurmak, Ermaksan’ın büyüme stratejisinde öncelikli bir rol oynuyor.

Çinli üreticilerin damping politikaları yerel ve global pazarlarda ciddi bir rekabet baskısı yaratıyor. Ülke ekonomisindeki yeri ve birçok sektörü besleyen yapısıyla stratejik öneme sahip Türk makine sektöründeki üretim kapasitesindeki daralmanın daha da derinleşme riski ile karşı karşıyayız. Ancak Ermaksan olarak, kalite, dayanıklılık ve servis güvencesi ile rekabet gücümüzü artırıyoruz. Teknolojik yeniliklere ve dijitalleşmeye yatırım yaparak, fiyat rekabetine kaliteden ödün vermeden karşılık veriyoruz.

2024 yılının sonuna kadar sürdürülebilir büyümemizi devam ettirmeyi ve yeni pazarlara açılmayı planlıyoruz. Son çeyrek itibariyle küresel ekonomik koşullarda iyileşme beklentileri, özellikle faiz oranlarıyla ilgili beklentiler, sektörümüz üzerinde olumlu bir etki yaratacağını ve kademeli toparlanma sürecine gireceğini bekliyoruz. 2025 yılında ise, 60. yılımızı kutlayacak olmanın heyecanıyla, sektördeki liderliğimizi daha da ileri taşımayı hedefliyoruz.

 

Osman Güler

Elektroteks YKB

En yüksek teknolojiyi en uygun fiyata satmalıyız

Biz biraz daha spesifik bir sektörde olduğumuz için makinede de İtalyanlarla, Almanlarla, Amerikalılarla çakışma yapıyoruz. Ama biz teknolojik ve fiyat olarak çok iyi bir yerde olduğumuz için bizim sektörde sıkıntı o kadar çok hissedilmiyor ama tabi makine sektörleri neden kötü? Benim görüşüm, bütün sektörlerde satışlar kötü olunca adam haliyle yatırım yapmıyor. Bu da haliyle makinecileri etkiliyor. Bir de hangi sınıf müşteriye cevap verdiğine bağlı bir olay. Mesela biz Elektroteks olarak yatak üreticilerinin en üst sınıfına hitap ediyoruz, bundan dolayı çok fazla işsiz kalmıyoruz.

Benim görüşüm, yatırımın yapılacağı en iyi zaman, piyasanın en kötü olduğu zamandır. Neden? Piyasalar kötü olduğu için sizin istediğiniz fiyatlarla, çok düşük maliyetlerle yatırım yapma imkanınız oluyor. Büyük firmalara hitap ediyoruz, bunların da yatırımları devam ediyor. Bunun için de, böylesi kötü dönemlerde kar marjlarımızdan ufak bir fedakarlık yaparak bu işi sürdürüyoruz.

Makine sektöründe Çin tabi ki bir faktör. Ben rekabete açık biriyim. Komünizmin batışı, rekabet olmamasından dolayıdır. Rekabet olmazsa kalite, teknoloji olmaz. Şimdi, Çinli firma lazer makinede rekabet ediyormuş. Peki ama nedir bunun maliyeti? Lazer ünitesi. Git lazer ünitesini onun aldığı yerden al. Biz de aldık Çin’den lazer makine ve çok uygun bir fiyata aldık. Bu kötü değil ki.

Makine sektörünü konuşurken, ben her zaman şunu söylüyorum; İyi bir satın alma yapmak gerekiyor. Biz birçok Türk firmaları alışmışız; Ben bu ürünü 6 ay vade ile aldım. Adam bunun üzerine dövizin fiyatını, vade farkını, risk paylarını, hepsini koyuyor. Ondan sonra maliyet yüksekmiş. Düşük maliyetlerle bir şeyler yapacaksın ve makinelerini 6-8 ay vadeyle değil, peşin alacaksın, bu şekilde maliyetleri düşüreceksin.

Bütün sektörlerde üretimler düşük, bundan dolayı yatırımlar olmuyor ama kimse kusura bakmasın, herkes maliyetleri kontrol altına alıp, çok büyük karlar koymadan satmalı ürünlerini. Dünyanın en iyi makinesini yapmak ama bunu yaparken de Çin’deki üreticiyle rekabet etmek. Hedefimiz bu olmalı. Örneğin, Çinli’nin 135-140 bin dolarla sattığı makineyi biz 150 bin dolara satıyoruz. Böyle bir fark olacak ama bu kadar olacak. Yani ben 150 bin dolara satarken, Çinli bunu 50 bin dolara satamaz, mal edemez. Ya da Çinli 135 bin dolara satıyor diye ben 300 bin dolara satamam.

Ama her şey dört dörtlük, güllük gülistanlık mı, değil. Tabi ki bizde de düşüşler var. Böylesi durumlarda biz arayışlara giriyoruz. Şu alan doyuma ulaştı, ne yapalım diye. Örneğin, sünger makineleri üretimine başladık ve satışlarımızın yüzde 40’ı buradan geliyor. Bu alanda Ar-Ge ile hızlı hareket ederek ve maliyetleri kontrol altında tutarak en iyi üreticiler arasına girdik. En yüksek teknolojiyi en uygun fiyata satmak lazım.

Ali Karen

Polteks YKB

Temel sorunlar, yüksek maliyetler ve nitelikli iş gücü bulunamaması

Tekstil makineleri sektörü, Türkiye ve özellikle Bursa için büyük bir ekonomik öneme sahip. Bursa, tekstilin başkenti olarak bilinir ve bu alandaki üretim kapasitesi ile hem iç hem de dış piyasada önemli bir rol oynamaktadır. Polteks gibi firmalar, bu sektördeki yenilikçi çözümlerle şehrin ve ülkenin ihracat kapasitesini artırmada kritik rol oynuyor.

Polteks olarak, üretim süreçlerimizi teknolojik yatırımlarla sürekli geliştirmekteyiz. İhracatımız her geçen yıl artış gösteriyor ve dünyanın birçok bölgesine ürün tedarik ediyoruz. İstihdam açısından hem mavi hem de beyaz yakalı çalışanlarımızla büyümeye devam ediyoruz. Sektör genelinde de ihracat ve üretim kapasiteleri artmakta, ancak küresel ekonomik dalgalanmalar bazen belirsizlik yaratabiliyor.

2024 yılı, firmamız açısından hedeflediğimiz büyümeyi yakaladığımız bir yıl oluyor. 2025 ve 2026'da inovasyon ve dijitalleşmeye daha fazla yatırım yaparak hem yerel hem de uluslararası pazarlarda daha güçlü bir konum elde etmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, ürün yelpazemizi genişleterek yeni pazarlara girmeyi planlıyoruz.

Dünya genelinde yaşanan resesyon ve parasal sıkılaşma, genel olarak yatırım iştahını azaltmakta ve tedarik zincirinde gecikmelere neden olabilmektedir. Türkiye’de de maliyet artışları ve finansmana erişim zorlukları sektörü etkiliyor. Ancak, Polteks olarak esnek üretim süreçlerimiz ve güçlü müşteri ilişkilerimiz sayesinde bu zorlukları aşmaya çalışıyoruz.

Sektörün temel sorunları arasında, hammadde maliyetlerindeki artış, nitelikli iş gücü bulma zorlukları ve enerji maliyetlerinin yükselmesi yer alıyor. Bu sorunların çözümü için teknolojik yatırımların teşvik edilmesi, Ar-Ge çalışmalarına daha fazla kaynak ayrılması ve eğitimli iş gücü yetiştirme programlarının hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Polteks olarak, yenilikçi çözümlerimizle sektörün ihtiyaçlarına cevap vermeye devam ediyoruz.

Turan Cesur

Cesurbend YKB

Yenilikçi çözümler geliştirmek, rekabet gücünü artırabilir

Makine sanayi, Türkiye’nin sanayi üretiminin önemli bir parçasını oluşturan ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan, ihracat potansiyeli yüksek bir sektördür. Aynı zamanda birçok kişiye doğrudan ve dolaylı olarak istihdam sağlamaktadır. Yenilikçi çözümler ve teknolojik gelişmeler, makine sanayi aracılığıyla ülkemizin global rekabet gücünü de artırmaktadır. Ar-Ge yatırımlarıyla bu alan sürekli gelişmektedir. Bursa, Türkiye’nin sanayi alanındaki en önemli merkezlerinden biridir. Özellikle otomotiv ve makine sanayisi açısından güçlü bir alt yapıya sahip olan ilimiz hem yerel hem de uluslararası ticaret açısından da önemli bir konumda. Bu da makine sanayisinin uluslararası pazarlara açılmasını kolaylaştırır. Bursa’daki firmalar, inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına büyük önem vermektedir. Bu da sektördeki rekabetçiliği artırmakta ve yeni ürünlerin geliştirilmesine olanak tanımaktadır.

Dünya genelindeki ekonomik dalgalanmaların, talep düşüşüne yol açtığını söylemek mümkündür. Özellikle pandeminin etkileri ve ardından gelen ekonomik belirsizlikler, birçok sektörde sıkıntılara neden oldu. Bunun yanında hammadde maliyetlerindeki artış, üretim maliyetlerini yükselterek rekabet gücünü zayıflatmaktadır. Bu durum, firmaların kar marjlarını daraltarak ihracatı olumsuz etkilemektedir. Döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalar, biz ihracatçıların maliyetlerini etkilemektedir. Özellikle yerel para biriminin değer kaybetmesi, yurtdışı pazarlarda rekabet gücünü azaltmaktadır. Sektördeki bazı firmaların yenilikçi çözümler geliştirmekte geri kalması, rekabet avantajını kaybetmelerine yol açmaktadır. Bu durum hem iç pazarda hem de ihracatta olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Makine sektörünün temel sorunları arasında yüksek hammadde maliyetleri, nitelikli iş gücü eksikliği, yenilikçi ürün geliştirme yetersizliği, Pazar erişimi sorunları, finansman zorlukları, rekabetin artması gibi maddeleri sıralayabiliriz. Bunlara çözüm önerileri verecek olursak devletin, Ar-Ge ve inovasyon projelerine yönelik teşvikler ve hibeler sağlaması, firmaların yenilikçi ürünler geliştirmesine yardımcı olabilir. Hammadde ve enerji maliyetlerini düşürmek için özel teşvikler, sektörün rekabet gücünü artırabilir. Mesleki eğitim programları ve iş gücü geliştirme projeleri ile nitelikli iş gücü yetiştirilmesi teşvik edilmelidir. İhracat destek ofisleri ve ticaret odalarının iş birliği ile yurtdışında tanıtım faaliyetleri artırılmalı ve fuar katılımları teşvik edilmelidir. KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak için düşük faizli krediler ve garanti programları oluşturulabilir.

Avrupa, yüksek kaliteli mühendislik ürünleri talebiyle öne çıkıyor. Ancak, bazı ülkelerde ekonomik belirsizlikler ve enerji maliyetlerindeki artış, sektörü olumsuz etkileyebilir. Asya, özellikle Çin ve Hindistan, büyüyen sanayi ve yüksek talep ile dikkat çekiyor. Ancak, yoğun rekabet ve düşük maliyetli ürünler sorun yaratabilir. Kuzey Amerika, teknolojiye yatırım yapan ve yenilikçi çözümler arayan bir pazar. Ancak, ekonomik dalgalanmalar ve ticaret politikaları belirsizlik yaratıyor. Orta Doğu, özellikle inşaat ve altyapı projeleri ile büyümeye devam ediyor. Ancak, siyasi belirsizlikler ve ekonomik dalgalanmalar sektörü etkileyebilir. Bu pazarlara yönelik yapılabilecek çalışmalar; Avrupa standartlarına uygun ürün geliştirme, fuar katılımları ve iş bağlantıları kurma, inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı projelerle pazara giriş stratejileri geliştirme, Sanayi 4.0 ve dijitalleşme konularında projeler geliştirme şeklinde sıralanabilir.

Çinli üreticiler, düşük iş gücü maliyetleri ve büyük ölçekli üretim avantajıyla fiyat rekabetinde ön plana çıkıyor. Bu, yerli firmaların kâr marjlarını zorlaştırıyor. Hızlı ve büyük ölçekli üretim yapabilme yeteneği sayesinde dünya pazarına hızlı bir şekilde ürün sunabiliyor. Bu da talep artışlarında esneklik sağlıyor. Son yıllarda teknolojiye ciddi yatırımlar yaparak, yüksek kaliteli ve yenilikçi ürünler geliştirmeye başladılar. Bu durum, rekabeti artırıyor. Etkili tedarik zinciri yönetimi sayesinde, Çinli firmalar müşteri taleplerine hızla yanıt verebiliyor. Bu da müşteri memnuniyetini artırıyor. Çin, global pazarlara girmek için uygun maliyetli ürünler sunarak, diğer ülkelerdeki üreticilerle pazar paylaşımında zorluk yaratıyor. Çin’li üreticilerle rekabet edebilmek için; ürünlerin kalitesini artırarak ve yenilikçi çözümler sunarak rekabet edilebilir. Özellikle belirli ihtiyaçlara yönelik özelleştirilmiş ürünler geliştirmek avantaj sağlar. Ar-Ge ve yenilikçilik alanında nitelikli iş gücüne yatırım yapmak, kaliteli ürünler geliştirmek için kritik öneme sahiptir. Müşteri memnuniyetine odaklanarak, satış sonrası hizmetleri güçlendirmek, yerli üreticilerin rekabet avantajını artırabilir. Üretim süreçlerini dijitalleştirerek, verimliliği artırmak ve maliyetleri düşürmek mümkün olabilir. Sanayi 4.0 uygulamaları, bu alanda rekabet avantajı sağlar. Hedef pazarların ihtiyaçlarını analiz ederek, müşteri beklentilerine uygun ürünler ve hizmetler sunmak rekabeti güçlendirebilir.

Ar-Ge yatırımları ve yeni ürün lansmanları ile firmamızın pazar konumunu güçlendirmesini öngörüyoruz. Sanayi 4.0 uygulamalarının benimsenmesi ile üretim süreçlerinin dijitalleşmesi, verimliliği artıracak. Firmamızın bu alandaki yatırımlarının sonuç vermesini bekliyoruz. 2025 yılı için Asya-Pasifik ve Afrika gibi gelişen pazarlarda daha etkin olma çabaları, yeni iş fırsatları yaratabilir. Yerel partnerlerle iş birlikleri artırılabilir. Yerli üreticilerin, Çin ve diğer düşük maliyetli üreticilerle rekabet edebilmek için yenilikçi çözümler geliştirmesi, rekabet gücünü artırabilir. Pazar iyileşmeleri, yenilikçilik, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik konularında atılacak adımlar, başarıyı getirebilir.

Şafak Çetiner

Bekamak Satış Direktörü

Çin büyük bir aktör ve sektörde rekabet oldukça zor

Ülkemizdeki faiz oranları malum. Müşterilerimiz bu sebeple yatırımlarını biraz ertelemek zorunda kaldı. Bu durumu özellikle son 2-3 aydır yurt içinde ciddi şekilde hissediyoruz. Ekonomi yönetimimizin enflasyonla mücadele konusunda kararlı olduğunu görüyoruz ve ben de bu sürece gönülden inanıyorum. Sıkılaşmanın en erken Haziran 2025’e kadar devam edeceğini öngörüyoruz. Bu süreç devam ettikçe, yurt içi piyasa hakkında olumlu beklentilerimiz maalesef sınırlı.

Yurt dışı piyasalara gelirsek, Çin'in etkisi kaçınılmaz. Çin’in düşük maliyetli üretimi, şu an daha çok yüksek maliyetli üreticileri etkiliyor, ancak bu etki zamanla bize de yansıyacak. Diğer taraftan, ABD Merkez Bankası (FED) faiz indiriyor ve Avrupa’nın da yakın zamanda aynı yolu izleyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle yurt dışındaki toparlanmanın, yurt içinden daha hızlı gerçekleşeceğine inanıyoruz. Faiz indirimlerinin ardından, Türkiye'deki piyasanın da yukarı yönlü bir ivme kazanacağını düşünüyoruz.

Makine sektöründe Çin büyük bir aktör ve rekabet oldukça zor. Çin, üretimini devlet desteğiyle daha düşük maliyetlerde yapabiliyor. Biz ise, bu desteklerden yeterince faydalanamıyoruz. Özellikle basit makinalar yapan merdiven altı firmaların ürünlerine ilgi gösteren bazı bayilerimiz oldu. Ancak, yüksek maliyetli ve kaliteli makinelerde şu anda Çin'in etkisi minimum seviyede bizim sektör özelinde. Fakat bu durum gelecekte değişebilir, Çin rekabeti bizi de etkileyebilir.

Ali Vatandaş

Şahinler Metal Makine Yurtiçi Satış Md.

Kalitemizden ödün vermeden üretim yapıyoruz

Şahinler Metal Makine olarak 73 yıllık köklü bir firmayız. Sektörde bizim makinaları üreten ilk firmayız. Ürettiğimiz ürünler belli, sürekli olarak geliştiriyoruz ürünlerimizi. İşimizi güzel yapıyoruz, müşteri memnuniyetini ilk sıraya koyuyoruz. Memnun müşteri, yeni müşteri getiriyor. Dünyanın dört bir yanını gezdiğimizde başımız dik, geri dönüşler de oluyor haliyle. Dünyanın her yerine satış sonrası parça ve satış sonrası servis desteğimiz var. Sektördeki sıkıntılardan biz de etkileniyoruz. Ancak öz sermayemiz güçlü olduğu için bu sıkıntılardan minimum seviyede etkileniyoruz. Türkiye piyasası çok dinamik bir pazar, Rusya pazarında ise sıkıntılar var. Öte yandan Kuzey Afrika ve Arap bölgesinde güzel işler var. Bizde Şahinler Makine olarak kalitemizden ödün vermeden üretim yapmaya devam ediyoruz.

 

Deniz Kahyaoğlu

Kamsan Makine Satış ve Paz. Direktörü

2025’te piyasanın yeniden canlanmasını bekliyoruz

Kamsan olarak Bursa’da Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki (DOSAB) fabrikamızda kalite odaklı CNC tornalar için çubuk sürücüler ve çeşitli otomat tezgahları üretiyoruz. 2024 yılını üretimdeki geliştirme projelerimizi hayata geçirmeye ayırdık, yeni sürücüler geliştirdik. 1,5 metrelik kısa magazin sürücü ile 20 milimetrelik miller için kullanılabilecek bir sürücüyü daha ürün gamımıza ekledik.

Mevcut ekonomik durum ve sektördeki gelişmeler neticesinde tüm iş dünyasını olumsuz etkiledi. Şu anda yatırımlar durma noktasına geldi. Sektörümüz bu durumdan olumsuz etkilendi ve ciddi bir daralma var. Nakit sirkülasyonunun normale dönmesi için kredilerin açılması gibi rahatlatıcı adımlarını atılmasını bekliyoruz. Uygulanan ekonomik politikalar neticesinde sanayici her konu da temkinli hareket ediyor. Makine sektörüne uygulanacak teşviklerle yatırımların daha da fazla artacağını düşünüyorum. 2025'te ise yatırım ikliminin yeniden tesis edilerek piyasanın canlanmasını bekliyoruz.

Biz firma olarak piyasalardaki sıkıntılardan dolayı bu yılı mevcudu korumak üzerine planladık. İç piyasada güçlü oyuncu olmaya devam ederken ihracat tarafında da yeni pazarlar bularak mevcut kapasitemizi koruma ve geliştirme gayretindeyiz. Tüm bu olumsuz koşullara rağmen yine umutluyuz. 2025 yılında işlerin kesinlikle daha iyi olacağını düşünüyorum.

Ramazan Çelik

MTK Teknik Kaplama YKB

Esneklik, hızlı teslimat ve kişiselleştirilmiş hizmetler en büyük avantajlarımız

Bursa Makine sanayinin kalbinin attığı şehirlerden biridir. Şehir, otomotivden tekstile, metalden beyaz eşyaya kadar birçok farklı sektöre hizmet veren bir sanayi merkezi haline gelmiştir. Firmamızın sunduğu Nitrasyon, Siyah Nitrasyon, Çinko Kaplama, Bürüne Kaplama (S40, SQ40) ve Shot Peening gibi ileri teknoloji kaplama hizmetleri, Bursa’daki makine sanayine önemli avantajlar sağlamaktadır. Bursa’nın bu stratejik konumu, Türkiye’nin makine ihracatında önemli bir paya sahip olmasına katkıda bulunmakta ve sektörün büyümesini desteklemektedir.

Öncelikle, küresel ekonomik dalgalanmalar, özellikle pandeminin etkileri ve buna bağlı olarak yaşanan tedarik zinciri kesintileri, sektörün üretim kapasitesini ve ihracatını olumsuz etkilemiştir. Bunun yanı sıra, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılar, nakit akışının yavaşlaması ve kredi erişiminin zorlaşması, sektör firmalarını finansal olarak zor durumda bırakmıştır. Yüksek enflasyon ve artan maliyetler de makine sektörü üzerinde baskı yaratmış, bu durum ihracat pazarlarında rekabet gücümüzü zayıflatmıştır.

Makine sektöründeki temel sorunlardan biri yüksek personel maliyetleridir. Sektörde kalifiye iş gücüne duyulan ihtiyaç giderek artmakta, ancak bu iş gücünün maliyeti firmalar için büyük bir yük oluşturmaktadır. Bu maliyetlerin azaltılması ve iş gücünün daha verimli kullanılabilmesi için devlet tarafından daha fazla teşvik ve destek programlarının devreye girmesi gerekmektedir. Ayrıca, teknolojik yeniliklere ve dijitalleşmeye yatırım yapmak da sektörün sürdürülebilirliği açısından kritik bir öneme sahiptir. Özellikle Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla kaynak ayrılması ve inovasyon süreçlerinin hızlandırılması, sektördeki rekabetçiliği artıracaktır.

Sektörün en önemli pazarları arasında Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Amerika bulunmaktadır. Avrupa pazarı, kalite standartlarının yüksek olduğu ve teknolojik yeniliklere açık bir pazar olarak öne çıkmaktadır. Ancak, son yıllarda Avrupa’da yaşanan ekonomik durgunluk, bu pazara ihracat yapan firmalar üzerinde baskı yaratmaktadır. Orta Doğu ise inşaat ve altyapı projeleriyle güçlü bir büyüme potansiyeline sahip bir pazardır. Bu pazarlara yönelik daha fazla inovatif ürün ve hizmet sunarak rekabet gücümüzü artırabiliriz. Ayrıca, dijitalleşme ve otomasyon çözümlerine yatırım yapmak, bu pazarlardaki talebi karşılamamıza yardımcı olacaktır.

Çin, dünya genelinde düşük maliyetli üretim yapabilme kapasitesiyle pek çok sektörde olduğu gibi makine sektöründe de ciddi bir rekabet unsuru haline gelmiştir. Çinli üreticiler, büyük ölçekli üretim yapabilme yetenekleri sayesinde maliyetleri minimize etmekte ve bu da dünya pazarlarında fiyat avantajı sağlamaktadır. Ancak, rekabet edebilmek için bizim gibi firmalar, kaliteyi ve teknoloji odaklı üretimi ön plana çıkarmalıdır. Çin’e karşı rekabet edebilmenin en önemli yolu, müşteri odaklı, yenilikçi ve kaliteli çözümler sunmaktır. Özellikle esneklik, hızlı teslimat ve kişiselleştirilmiş hizmetler gibi avantajlarımızı öne çıkararak Çin’in yarattığı fiyat baskısına karşı durabiliriz. Ayrıca yerel üretim gücümüzü artırarak, dışa bağımlılığı azaltma yoluna gitmeliyiz.

2024 yılı sonu ve 2025 yılı, iş dünyası için büyük zorlukların ve değişimlerin kapıda olduğu bir dönem olacak. Dijital dünyaya adapte olamayan, teknoloji ve IT çözümlerini etkin bir şekilde kullanmayan firmalar için bu süreç oldukça çetin geçecek. Özellikle maliyet analizlerini hâlâ geleneksel yöntemlerle, kâğıt ve kalemle hesaplayan, işletme analizlerini derinlemesine yapmayan firmalar, bu zorlu dönemde ayakta kalmakta zorlanacaklar. Gelir ve giderlerini yüzeysel olarak hesaplayıp kâr ya da zarar ettiğini düşünen firmalar, mevcut piyasa koşullarında büyük risk altında.
Dijital dünyada yer almayan, müşterilerine fiziksel kapıları dolaşarak ulaşmaya çalışan firmalar, rekabetin çok daha zorlaştığı bu dönemde geride kalacak. İkinci nesil yöneticilerin ve çalışanların görüşlerine değer vermeyen, inovasyona ve Ar-Ge çalışmalarına gereken önemi göstermeyen, sadece fiyat rekabetiyle ayakta kalmaya çalışan işletmeler ciddi zararlar görecek.
2025, dijitalleşmenin ve inovasyonun zorunlu hale geldiği bir dönem olacak. Bu süreçte başarıya ulaşmak isteyen firmaların yeni ürünler üretmeye, Ar-Ge çalışmalarını sadece devlet desteği olarak görmemeye ve teknolojiye ayak uydurmaya öncelik vermesi gerekiyor. Aksi takdirde, bu virajı alamayan firmaların piyasadan silinmesi kaçınılmaz olacaktır. Ancak bu süreci doğru yönetebilen, dijital dünyada kendine sağlam bir yer edinen ve yenilikçi çözümler geliştiren firmalar, geleceği şekillendirenler arasında yer alacaklar.

Lütfi Akıncıoğlu

Lothbrog Makine YKB

24 ay sabit taksit sunuyoruz, 2025 çok daha zorlayıcı olabilir

Biz tüm sektörlere hizmet ediyoruz, dolayısıyla tüm makineler yatırım aracı. Son zamanlarda Türkiye maalesef ekonomik bir daralmaya girdi. Birçok unsur nedeniyle yatırım araçlarında da yavaşlama var. Bizim öngörümüze göre bu yavaşlama yüzde 25’in üzerine çıkmak üzere. Dolayısıyla tüm sektör bu daralmayı şu an yaşıyor. Tabi burada güçlü olan ve geçmişte yedek akçesini bir kenara ayıran firmalar ayakta kalıyor. Ama bu süreç uzamaya devam ederse, herkesin gücü de yavaş yavaş tükenmeye devam edecek ve finansal sektörde olduğu gibi yatırım ve makine sektöründe de daralmalar görmeye başlayacağız. Devletin bu noktada bir an önce yatırımcılara farklı kanallarla, desteklerle, hibelerle bir şekilde ön ayak olması gerektiğini düşünüyoruz. Gelen müşterilerimizden de aslında birçoğunun beklentisi, talepleri bu yönde.

Biz firma olarak bu süreci biraz hafifletebilmek adına müşterilerimize çeşitli finansal seçenekler sunmaya başladık. Çeşitli leasing kampanyaları, 24 ay sabit taksitler ve kendi firma bütçemize dayalı vade olanakları sunmaya başladık. Tabi bu finansal aktörler de tamamen bizlerin ve bankaların öngördüğü güçler çerçevesinde kalıyor. Bunun dışına çıkan müşteriler şu an maalesef yatırım yapamıyorlar. Farklı politikalar ve çeşitli stratejilerle geçiş yapmazsak, 2025 yılının yatırım araçları sektöründe çok daha zorlayıcı olacağını düşünüyorum.

Akif Baykaldı

Baykal Makine Satış ve Pazarlama Direktörü

Sektöre yönelik destekler artma

Sektöre dair tespitler yapmak gerekirse; gözlemlediğimiz öne çıkan bazı global trendler şunlar:

-         Dijitalleşme ve Endüstri 4.0: Üretim süreçlerinde verimliliği artırmak ve maliyetleri düşürmek için giderek daha önemli hale geliyor.

-         Nesnelerin İnterneti (IoT): Makine sektöründe, IoT ile ilgili cihazlar, ekipman ve sistemler yaygınlaşıyor.

-         Yapay Zeka ve Makine Öğrenmesi: Bu teknolojiler, üretim süreçlerinde verimliliği ve ürün kalitesini artırmak için kullanılıyor.

-         Yeşil Teknolojiler: Çevre dostu ve sürdürülebilir teknolojiler önem kazanıyor.

-        Ürün ve ürün teknolojimizi geliştirmeliyiz.

-        Teknolojik Gelişme ve rekabet gücünü sağlamalıyız.

-        Endüstri 4.0’ın temelinde makine sanayisi yatmaktadır.

-        Nitelikli iş gücü – gelişmiş AR-GE tabanı.

-        Makine sektörünün gelişmesi ve ihracatın arttırılması aynı zamanda istikrarlı büyüyen bir iç pazar ile mümkün olacaktır.

-        Özel sektör ve kamu sektörünün makine yatırımlarındaki küçülmeye rağmen makine ithalatının sürekli artıyor olması.

-        Türk makine sektörü için öncelikli ve ayrıcalıklı, yatırım, üretim, AR-GE ve ihracat teşvik unsurları yetersizdir.

Bu tespitler ışığında sektörün tekrar eski düzeyine kavuşması için atılması gereken adımlardan bahsetmek gerekirse;

-        Yurt içi yatırım ortamı yeniden iyileştirilmelidir, devam etmelidir.

-        Makine sektörüne yönelik AR-GE yatırım ve ihracat destek unsurlarının nitelik ve nicelikleri arttırılmalıdır.

-        Yatırım teşviklerinde ithal makineyi özendiren unsurlar azaltılmalı, sıfırlanmalıdır.

-        Endüstri 4.0 sürecinde firmalar ile AR-GE projelerinin sayısı arttırılmalı ve bu projelerdeki kamu desteği çoğaltılmalıdır.

-        Alıcı finansman mekanizması mutlaka geliştirilmeli, uzak pazarlar için navlun desteği programına başlanmalıdır.

-        İhracatçı makine üreticilere verilen yurt dışı yatırım desteği kapsamı genişletilmelidir.