Komşuluk ilişkileri, toplumun temel yapı taşlarından biridir. İyi komşular arasında yardımlaşma ve dayanışma vardır. İyi komşuluk ilişkileri, güven ve huzurun temel kaynağıdır ve aralarındaki saygı ve güven, içinde bulundukları topluluğun da sağlıklı işleyişini destekler.


Eskiden evde pişen ve güzel kokan her şeyden mutlaka komşulara da dağıtılırdı. Tabaklar dolu gider, dolu dönerdi. Komşunun bir sıkıntısı varsa “kendi sorunu” deyip kapısını kapatmazdı kimse. Pazardan alınan mis kokulu domateslerden salça yapılacaksa, bütün komşular toplanır sırayla herkesin salçasını ortak yaparlardı. Okuldan erken geldiğimizde bizi doyurup ödevlerimize yardım edendi komşu.

Ancak günümüzde, komşuluk ilişkileri de zayıflamış, eski canlılık ve gücünü kaybetti. Göçlerin de etkisiyle, bırakın komşuluk yapmayı adını dahi telaffuz edemediklerimizle dip dibe yaşıyoruz. Kapılarımız kilitli artık. Hatta bazen kapıyı kilitlemek dahi yetmiyor. Bu nedenle komşuluğun yasal düzenlemelerinden bahsetmek istiyorum bugün. Dayanağım 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu.

ü Komşu sayılmak için taşınmazların birbirine bitişik olması koşul değildir.

ü Medenî Yasada, "komşu "dan söz edilmiş, komşunun malik olması gerektiğinden söz edilmemiştir. Kısaca komşuluk ilişkisinden zarar gören ve komşu hakkına dayanarak dava açan kimsenin malik olması zorunluluğu yoktur.

ü Hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.

ü Komşu, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır.

ü Komşunun arazisine taşarak zarar veren dal ve kökler, onun istemi üzerine uygun bir süre içinde kaldırılmazsa, komşu bu dal ve kökleri kesip kendi mülkiyetine geçirebilir.

ü Ev ve apartman içinde ya da bahçede aşırı gürültü yapmak, bahçeyi ve ortak yerleri kirletmek, yüksek sesle konuşmak, radyo, müzik seti ve televizyonun sesini fazla açmak, halı silkmek, evde sürekli havlayan, geceleri uluyan köpek beslemek, sahibi veya kiracısı olduğu konutu fuhuş, kumar gibi uygunsuz işlerde kullanmak, bütün bunlar komşulara rahatsızlık veren taşkınlıklar olarak yaptırımı gerektiren eylemlerdir.

ü Komşulardan her biri, bağımsız bölüm ve eklentileri ile ortak yerlerde yasanın kendisine tanıdığı hak ve yetkileri kullanırken diğer bağımsız bölümlerde oturanları rahatsız etmeyecek, zarar veren eylem ve davranışlardan özenle kaçınacaktır.

ü Bu yasal düzenlemelere uygun davranmayan komşulara dava açılabileceği gibi davalarda somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini göz önünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirilir.

Sonuç olarak, evin sahibi ya da kiracısı olan komşularımızdan, tabağımızı dolu göndermesinden çok katlanamayacağımız ve hoşgörü sınırını aşan davranışlardan kaçınmalarını istemek hakkımız. Komşu komşunun külüne muhtaçtır hatırlatırım.