AYDIN DAĞTEKİN – GÖKSEL BAŞARAN
Finansa erişimin özellikle imalatçı firmalar için kolaylaştırılması, ihracatçılara ayrı kur uygulanması, sektörlere gerekli teşvik ve destek mekanizmalarının ivedilikle devreye alınmasını isteyen OSB, SİAD ve STK başkanları, “Fiyat tutturamayan ihracatçı firmaların tamamına yakını zarar ediyor. Yatırımlar durdu. Rekabetçiliğini kaybeden Türkiye, artık yeni bir hikaye yazmalı. Bu dönemde kamu - özel sektör işbirliği ve dijital dönüşüm şart” şeklinde görüş beyan ettiler.
Bursa iş dünyası yetkilileri, “2025 için beklentilerimiz, öncelikle Türkiye ekonomisinin istikrara kavuşması. Enflasyonun kontrol altına alınması, maliyetlerin denetlenmesi ve iş gücü maliyetlerinin yapılandırılması gerekiyor. Üretici firmaların ve ihracatçıların desteklenmesi, sektörel politikaların oluşturulması kritik önemde. Aksi takdirde, orta ölçekli işletmelerin 2025 yılına da kan kaybederek girmesi kaçınılmaz olabilir” uyarısında bulundu.
Erol Gülmez
NOSAB YKB
İhracatçı firmalara ayrı kur uygulansın
2024 yılı çok kötü geçti. Tekstilciler için, otomotivciler için çok kötü bir yıl oldu. Maalesef enflasyondan kaynaklı maliyet artışlarıyla satış fiyatları rekabet edemiyor. Dolayısıyla şirketlerin tamamına yakını zarar ediyor. Bunun yanı sıra yatırımlar durdu, sebebi de faizlerin çok yüksek olması. İhracat yapan firmalar da çok kötü bir yıl geçirdi, çünkü dövizin uzun süredir baskılanıyor olması, hem dış ülkelerdeki rakiplerimizle rekabet edemememize, hem de zarar etmemize neden oldu. O nedenle “İnşallah 2025, 2024 gibi bir yıl olmaz” demekle birlikte, 2025'te de bu sürecin devam edeceğini düşünüyoruz.
Türkiye olarak cari açığı olan bir ülkeyiz. En azından ihracatçıların yaşayabilmesi için ihracatçı firmalara ayrı bir kur uygulansın. Çünkü mevcut kur, gerçek değerinde değil. Böyle olunca, ihracatçılara gerçek değerinde kur uygulansın isteriz. Onların nefes almasını sağlarsınız bu şekilde. Çünkü ihracatta kaybettiğiniz bir müşteriyi bir daha geri alamıyorsunuz. O, hem ülke için, hem de firma için kayıp oluyor. Bu durum istihdamı da, ihracatı da etkiliyor. O nedenle böyle bir talebimiz olabilir. Yurt içine satış yapanlar için ise en azından finansa ulaşmanın kolaylaştırılması ya da finans maliyetinin en azından imalatçı firmalar için düşürülmesini talep ediyoruz.
Bu arada vergiler sürekli artıyor. Kurumlar Vergisi 5 puan artmıştı. Bunlar yüksek şeyler, eski haline geri dönülebilir, vergi yükleri hafifletilebilir. Ekonomik olarak ihtiyaç var belki ama ekonomik olarak hem bizim yatırımlara devam edebilmemiz için, hem de işletme sermayesinde finans maliyetini düşürmek için destekler yapılabilir.
Yalçın Toy
Kayapa OSB YKB
2025’in daha iyi olacağını ümit ediyorum
Bursa iş dünyası olarak 2023 yılındaki yüksek enflasyonun etkilerinin 2024 yılında biraz da olsa azalmaya başladığını hissettik ama yine de 2024 durağan bir yıl. Bunun etkileri halen devam ediyor. 2025 yılının ise, 2024 yılından biraz daha iyi olacağını ümit ediyorum.
Rasim Çağan
BOSİAD YKB
Rekabetçiliğini kaybeden Türkiye, artık yeni bir hikaye yazmalı
2024 yılı, içerideki enflasyonun getirdiği maliyet artışı ve düşük seyreden döviz kurlarının gelirlerdeki artışı sınırlı tutması sonucu, katma değeri az bir yıl olarak geçmekte. 2025 yılında bu tablonun ülkemiz firmaları için çok değişeceğini düşünmüyorum. İhracat pazarlarımızdaki, özellikle Avrupa’da durağan ekonomi, yine talebi düşük tutacak ve talep yönlü büyümeyi baskılayacak.
Türkiye son yıllarda oluşan enflasyon sonucu, emek yoğun işlerde pahalı kaldı ve rekabetçiliğini kaybetti. Artık kurumlar ve şirketler yeni bir hikaye yazmalı.
Pandemi sonrası artan talep, şirketler ve kurumların son yıllarda rehavete kapılmasına sebep oldu. İşlerin hep aynı devam edeceğini varsaydık. Ancak şimdi sorulacak sorular; Otomasyon ve yapay zekada ne durumdayız? İklim değişikliği konusunda ne yapıyoruz? Demokrasi konusunda ilerlemelerimiz neler? Demografik gelişmeler, jeopolitik riskleri ne kadar öngörüp bugünden hazırlık yapıyoruz? Üniversite ve mesleki eğitimin niteliğini nasıl arttırırız?
Başka türlü orta gelir tuzağından çıkamayız. Bir başka ifadeyle bugün olduğu gibi düşük gelir grubundaki ülkeler ile ücret bakımından rekabet edemez, yüksek gelir grubundaki ülkeler karşısında da inovasyonlarımızın yetersiz kalması sonucu düşük büyüme performansı sergilemeye devam ederiz.
Osman Güler
IBIA YKB
2025’in ikinci yarısından itibaren rahatlama bekliyoruz
Pandeminin sona ermesinin ardından dünyada yaşanan bölgesel savaşlar ile global ekonomideki durgunluğun devamı nedeniyle sıkıntılı sürecin atlatılamadığı söylenebilir. Enflasyonist baskı, artan maliyetler, kredilere ulaşım zorluğu 2024 yılında reel sektörü etkilemiştir. 2025 yılında alınacak yeni ekonomik tedbirler ile yılın ikinci yarısından itibaren belli bir rahatlama beklenmektedir.
Nilüfer Çevikel
DOSABSİAD YKB
Kamu- özel sektör işbirliği ve dijital dönüşüm şart
2024 yılı küresel ekonomideki belirsizlikler, yakın coğrafyamızdaki savaşlar, tedarik zinciri sorunları ve yüksek üretim maliyetleri nedeniyle iş dünyası için oldukça zorlu bir dönem oldu. Finansmanın maliyetinin artması, döviz kurlarının ihracatçılar için beklentileri karşılayamaması, AB pazarındaki durgunluk ve Çin başta olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinin firmalarımızı rekabette zorlaması da, özel sektörümüzün mücadele alanları arasında olmaya devam etti.
2025 yılında ülkemizin ve iş dünyamızın ekonomik olarak daha güçlü bir konuma gelmesi için kamu-özel sektör iş birliğinin güçlenerek devam etmesi ile mümkün olacaktır. İhracat potansiyelimizi artırma, uluslararası alanda rekabetçiliğimizi güçlendirme ve üretimde verimliliği yükseltme hedefleri ile birlikte yeni yatırımların teşvik edilmesi için mutlaka teşvik ve destek mekanizmalarının en hızlı şekilde devreye alınması gerekmektedir.
Özellikle reel sektörün finansmana erişiminin kolaylaşması, eşiğinde bulunduğumuz Yeşil Mutabakata uyum süreçlerine adapte olmalarının sağlanması, dijital dönüşüm ve e-ticaret alanında firmalarımıza rehberlik edilmesi DOSABSİAD olarak önceliklerimiz arasındadır. Geçen dönemde olduğu gibi 2025'te de daha fazla istihdam oluşturacak, çalışanlarımızın niteliğini yükseltecek projelerimizin yanı sıra, genç ve kadın girişimcilerimiz için destek mekanizmaları geliştirmeye devam etmeyi planlıyoruz.
Bursa’nın sanayi altyapısının gelişimini sürdürebilmesi için teknolojik dönüşüme yatırım yapmak firmalarımız için kaçınılmaz. Verimliliği artıran uygulamalara ve çevreye duyarlı teknolojilere geçiş, sanayicilerimize maliyet avantajı sağlayarak rekabet gücümüzü artıracaktır. Elde ettiğimiz başarıları çok değerli bulmakla birlikte, iş dünyası olarak Ar-Ge, inovasyon ve tasarım odaklı üretim yapımızla bugünkünden daha rekabetçi ve katma değerli bir ekonomiye kavuşabileceğimize inanıyorum.
Engin Çetiner
GÖRSİAD YKB
Maliyetlerdeki artışlar, en önemli risklerden
2024 yılı sektörümüz için genel olarak biraz durgundu. İhracatımızın ana lokomotifi olan Avrupa pazarındaki ve iç piyasadaki ekonomik durgunluk, 2024 yılının 2023 yılına kıyasla yüzde 20’lik düşüşe sebep oldu. Enflasyondaki artış, maalesef döviz kurunda aynı oranda olmadı. Artan işçilikler ve tedarik ürünleri, üretim maliyetlerini artırmış, en büyük kozumuz olan rekabet gücümüz uluslararası ortamda çok düştü. Global olarak yaşanan her bir kriz, aynı zamanda büyük fırsatlar oluşturur. Ülke olarak bunu daha önce yakaladık. Düşük döviz kur politikası bu fırsatın kaçmasına sebep olacaktır. İhracat yapan firmalara ihracat kuru belirlenmeli ve uygulanan teşvikler iyileştirilerek artırılmalıdır.
2025 senesinin ilk çeyreğinde belirsizlik ve durgunluğun devam edeceğini öngörmekteyiz. 2025 geri kalan kısmında piyasaların canlanması beklemekteyiz. 2025 yılı için önemli risk faktörlerinden biri, üretim (hammadde, enerji ve iş gücü) maliyetlerindeki artışlardır. Bu durum, rekabetçi gücümüz üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Temennimiz; 2025 yılında kademeli şekilde büyümenin ve istihdamın artmasını, buna karşılık enflasyonun, bütçe açığının ve cari açığın azalmasını bekliyoruz.
Hakan Söğünmez
KSİAD YKB
202’te ekonominin istikrara kavuşmasını bekliyoruz
2024 yılı, ihracat yapan firmalar için zorlu bir dönem oldu. 2023 yılı itibarıyla başlayan yüksek enflasyon ve faiz oranları, sektördeki maliyetleri olumsuz yönde etkiledi. Özellikle malzeme alımı ve tedarik süreçlerinde yaşanan maliyet artışları, firmaların operasyonel verimliliğini düşürdü. İşçilik maliyetleri de döviz kuru artışı ile birlikte neredeyse iki katına çıkarken, bunun sonucunda satış fiyatları da arttı.
İhracat yapan firmalar, yurtdışı ortakları ile yüksek enflasyonu ve maliyet artışlarını açıklama konusunda büyük zorluklar yaşadılar. Avrupalı müşteriler, Türkiye'deki fiyat artışlarını anlamakta zorlanıyor, çünkü kendi ülkelerinde enflasyon oranları daha düşük seviyelerde. Ancak yıl sonuna yaklaşırken, firmalar fiyat güncellemeleri yapmak zorunda kaldı. Bu süreçte, özellikle yüksek teknoloji üretimi yapan firmaların maliyet artışlarıyla başa çıkma stratejileri daha farklı olsa da bu makas da giderek kapanmaya başladı.
Türk üretim sektörü, artan maliyetlerle birlikte istihdam ve döviz girdisi konusunda da sıkıntılar yaşamaya başladı. Bu süreçte, özellikle tekstil sektörü gibi sürümden kazanan sektörler, üretimlerini başka ülkelere kaydırmaya başladı. Mısır, Türk firmalarının ihracatında önemli bir pazar haline gelirken, bu durum Türkiye'nin istihdam ve döviz girdisi noktasında endişe verici bir noktaya geldi. Bu gidişat, Türkiye'nin üretim ve ihracat gücünü zayıflatarak, istihdam ve ekonomiye olumsuz etkiler yaratabilir.
2025 yılı için beklentilerimiz, öncelikle Türkiye ekonomisinin istikrara kavuşması. Enflasyonun kontrol altına alınması, maliyetlerin denetlenmesi ve iş gücü maliyetlerinin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Üretim yapan firmaların ve ihracatçılarının desteklenmesi, sektörel bazda politikaların oluşturulması kritik önem taşıyor. Aksi takdirde, orta ölçekli işletmelerin 2025 yılına da kan kaybederek girmesi kaçınılmaz olabilir.
İhracatçı firmaların zorluklarla başa çıkabilmesi ve üretim kapasitelerinin sürdürülebilir olması için Türkiye'nin küresel piyasadaki cazibesinin artırılması gerekiyor. Özellikle yabancı yatırımcılar için ülkemizin güvenilirliğinin tazelenmesi, yeni yatırım politikalarının uygulanması gerektiği düşünülüyor.
2025 yılı itibariyle, üretim konusunda daha verimli ve maliyet etkin çözümler geliştirmek, sektöre yeni teknolojiler kazandırmak hedeflerimiz arasında. Ayrıca, bu süreçte çözüme odaklı bir yaklaşım benimseyerek, her zaman taşın altına elimizi koymaya devam edeceğiz. Sorunları aşmak, üretmek ve başarımızı sürdürülebilir kılmak adına hem yurtiçinde hem yurtdışında güçlü adımlar atacağız.
Sonuç olarak, üretimin gücüne inanan bir firma olarak, 2025 yılında üretim kapasitemizi arttırmayı, global pazarda daha etkin bir şekilde yer almayı ve ihracatımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, üretim güçtür ve her zaman söylediğimiz gibi, üretimin arkası aydınlıktır.
Murat Evke
RUMELİSİAD YKB
Finansman desteğinin etkin şekilde sağlanması gerekir
2024 yılı, küresel ekonomilerdeki durgunluğu en çok hissettiğimiz yıllardan biri oldu. Yakın coğrafyamızda yaşanan savaşlarının etkilerinin yanı sıra döviz kurlarındaki artışlar, mevcut enflasyonist ortam, finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar gibi çeşitli faktörlerin etkisiyle neredeyse sonuna geldiğimiz, 2024 tüm sektörler açısından zorlu geçen bir yıl oldu.
Önümüzdeki dönemde ekonomik tabloya baktığımızda, makro ihtiyati tedbirlerin ardından orta ve uzun vadede atılan adımların daha fazla karşılığı olacağına ve bu adımların sürdürülmesi gerektiğine inanıyorum. Yaşanan bu zorlu süreçleri, ülkece ancak ileri teknoloji odağında katma değeri yüksek, kaliteli üretim ve ihracat ile aşabileceğimize inanıyorum. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma yolunda doğru ve etkili adımların atılması son derece önem taşımaktadır. Dolayısıyla iş dünyası olarak yeni yıla dair en büyük beklentimiz, ekonomik istikrarın ve güven ortamının sağlanmasıdır. Bu noktada, iş dünyasına yatırımlar açısından gerekli finansman desteğinin etkin şekilde sağlanması çok önemlidir.
İş dünyası temsilcileri olarak bizler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de ülkemizin gelişme ve kalkınma yolculuğunda her zaman için sorumluluk almaya ve ülkemizi dünyada hak ettiği noktalara taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Tolga Papatya
GESİAD YKB
İstihdam için ilave önlem ve teşvikler açıklanmalı
2024, tüm sektörler için, içinde dönemsel sıkıntılar yaşatan bir yıl oldu. Üretim yapan firmalar için işçilik ve üretim maliyetlerindeki artış nedeniyle, üretim firmalarında yurtdışında imalatlar başladı. Gerek döviz kurlarındaki baskı, gerekse elektrik, doğalgaz ve lojistiğin temel girdisi olan akaryakıt fiyatlarındaki yüksek artış, imalatçıyı küstürmüş ve yeni arayışlara itmiştir. Uygulanan programla ekonominin yavaşlatılması planlanıyordu, öyle de oldu. Ancak bu durum, en büyük zararı sanayi sektörüne verdi. Firmalar küçülmeye, üretimlerini düşürmeye, istihdamlarını azaltmaya başladılar.
2025 yılı için kısa vadeli öncelikler yerine, orta ve uzun vadeli gereklilikleri karşılayacak bir programa ihtiyacımız var. Yerli üretim desteklenmeli, istihdamı korumaya yönelik ilave önlem ve teşvikler açıklanmalıdır. Kayıt dışı ekonomi ile çok daha sert mücadele edilmeli, finansmana erişim kolaylaştırılmalıdır.
Fatih Şakir
BALKANTÜRKSİAD YKB
2025’in ikinci yarısından sonra yeni bir dönem bekliyoruz
2024 yılı, iş dünyası için 2021, 2022 ve 2023 yıllarının yaralarını sararak geçti. 2025 yılının ikinci yarısından sonra artık yeni bir dönem bekliyoruz. Faiz oranlarının düşmesiyle rahat bir nefes alacağız diye düşünüyoruz. Faiz oranları belimizi büktü, geç kalınmış kararlardı bunlar. Ama dediğimiz gibi, üç senenin faiz oranlarını bu şekilde yapmamız, belimizi biraz büktü, zorlandık. Ama ekonomi toparlanma sürecini girdi, toparlanıyoruz. 2025 yılının ikinci yarısından itibaren rahat bir nefes alabiliriz diye düşünüyorum.
Mustafa Gümüş
BUMİAD YKB
Korkarım 2025 yılı daha acılı günlere gebe
2024 yılı, üretim yaptığımız makina imalat sektörü için hedefleri tutturamadığımız, bir önceki yıla göre yüzde 40'lar civarında üretim kaybı yaşadığımız bir yıl oldu. Bunun nedeni, iç tüketim hareketlerinin kısılarak, enflasyonla mücadele edilmesi ve döviz kurunun baskılanmasıydı. Bu durum, aynı zamanda istihdamda da yüzde 20 civarında kayıpla sonuçlandı.
2025 yılı için ise öngörülebilirlik oldukça zor. Aynı politikaların devamı halinde, birçok üretici firma zora girecek, çok sayıda çalışan işinden olacak. Asıl önemlisi, çok uzun süren yavaşlatmaya bağlı politikalar nedeniyle üretim zincirlerinin kopması, tekrar üretime geçiş sürelerini de çok uzatacaktır. Korkarım 2025 yılı daha acılı günlere gebe.
Arif Demirören
BARSİAD YKB
Yapısal reformlar büyük önem taşıyor
2023 yılının ikinci yarısından itibaren ekonomi yönetimi tarafından enflasyonla mücadeleyi merkeze alan, para politikalarına asli rolün verildiği bir program uygulanıyor. Dolayısıyla talep enflasyonu bastırılırken, maliyet enflasyonunun yükseldiği bir süreç söz konusu. Finansmanın maliyet ve miktar yönünden zorlaştığı, döviz kurlarının ihracatçılarımızın beklentilerini karşılayamadığı, özellikle Uzakdoğu ülkelerinin rekabet halinde olduğumuz ihracat pazarlarındaki düşük fiyat stratejilerinin firmalarımızı hem iç hem de dış pazarda zorladığı bir yılı geride bırakıyoruz.
Küresel siyasi ve ekonomik dalgalanmaların yanı sıra, yüksek enflasyon ve üretim maliyetlerindeki artışa rağmen Türkiye, özel sektörümüzün büyük gayreti ve üretim inadıyla 2024’te ekonomik büyümesini ve ihracat artışını sürdürmeye devam etti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemizin ekonomik görünüm notunu yükseltmeleri de ekonomi politikaları adına doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Önümüzdeki süreçte ekonomik direncimizi artıracak yapısal reformlarla birlikte, reel sektörümüzün finansal kaynaklara erişiminin kolaylaşması, yeni yatırımlara ve istihdama yönelik teşvik paketlerinin hayata geçirilmesi ulusal ekonomik kalkınmamız için büyük önem taşıyor.
Bursa olarak yıllık 17 milyar dolar ihracat yapan ve dış ticaret fazlası veren lider şehirlerden biriyiz. Kilogram başı ihracat birim değerimiz 3,7 dolar ile Türkiye ortalamasının iki katından fazla. Bursa’mızın gelecekte de güçlü bir şehir olması en önemli hedefimiz. Üretim sahalarımızı güçlü bir plan dahilinde geliştirmek, mevcut üretim yapımızı da teknolojik dönüşüm ve verimlilik ekseninde dönüştürmek zorundayız. Bunun da en önemli koşulu hazırlıkları süren 1/100 bin ölçekli master plan çalışması kapsamında ortaya konacak mekânsal planlamadır. Şehir içinde kalmış KOBİ’lerimizi planlı sanayi bölgelerine taşıyarak hem sürdürülebilir büyümelerine imkan sağlamış hem de kent içinde bu firmalardan boşalacak alanlarda uygulanacak rekreasyon çalışmalarıyla modern bir şehircilik modelini ortaya koyabiliriz.
Erdinç Acar
ARSİYAD YKB
2025’in ilk çeyreğinde faiz indirimi gelirse, ekonomi canlanır
2024 yılında Türkiye ekonomisinin yazılı olarak yüzde 5 büyümesinden bahsedilirken, bu büyüme oranlarına rağmen reel sektörün şikayetlerinin arttığını biliyoruz. Faizlerin yüksek oluşundan dolayı krediye erişim çok büyük oranda azaldı. Diğer yandan maliyetlerin artışı, enflasyonun yüksek oranda seyretmesine neden oldu. Hali hazırda zorlanılan bir tasarruf ekonomi programı içindeyken, şartlar piyasayı daha da zorlaştırdı.
Dünya ekonomisi ve ticaretindeki belirsizlikler, ülkemizin kronikleşmiş enflasyon problemiyle beraber 2025 yılı için iç açıcı bir senaryo sunmasa da, Türkiye ekonomisi dinamiktir. Ve bu zorlu şartları piyasa için avantaja çevirebilecek potansiyele sahiptir. 2025’in ilk çeyreğinde faiz indirimi göreceğimizi düşünürsek, dinamik olan Türkiye ekonomisinin canlanacağını düşünüyoruz.
İlker Duran
AFSİAD YKB
Enflasyon düşerse, artan alım gücü ticarete de yansır
Koronavirüs pandemi süreciyle birlikte önemli bir ivme yakalayan kimya endüstrisinin, sonraki süreçte 2024 yılına kadar kademeli şekilde aşağı yönde bir grafik çizdiğine şahit oluyoruz. Bu durumun öncelikli nedeni, artan maliyetlerdir. Kimya sektörü olarak hammadde tedarikini büyük ölçüde ithalat yoluyla sağlamaktayız. Haliyle küresel ölçekte yaşanan krizlerin en fazla etkilediği sektörlerden biriyiz. Yaptığımız iş itibariyle satışlarımızda dönemsel artışlar yaşansa da, genel olarak 2024’ün piyasaların da daralmasıyla beklendiği gibi geçmediğini söyleyebilirim.
Öncelikle hem insani hem de ekonomik açıdan Ortadoğu’da akan kan ve gözyaşının dinmesi en büyük temennimizdir. Diğer taraftan ABD seçimlerinden Başkan Trump’ın galip ayrılmasıyla Ukrayna-Rusya Savaşı’nın son bulma ihtimali doğmuştur. Kalıcı barışın sağlanması ve bölgemizde huzur ortamının oluşturulması bizim gibi ihracatçı firmalara yukarı yönlü ivme kazandıracaktır.
İç piyasada ise; enflasyondaki düşüşün devamlılığı sağlanırsa vatandaşımız rahatlayacak, artan alım gücüyle de ticaret canlanacaktır. Firma olarak hedefimiz ürün kalitemizi koruyarak daha ilerilere taşımaktır. Yaptığımız işin insan sağlığı açısından hassasiyeti, bizleri sürekli kalite konusunda yatırıma teşvik etmektedir. Global pazarda farklı ülkelerden rakiplerimizle girdiğimiz rekabette, ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek bizler için çok önemlidir. Bu düşüncelerle çalışmalarımıza devam edeceğiz. Genel anlamda; silahların sustuğu, global ölçekte ekonomik istikrarın sağlandığı ve ülkemizde enflasyonun tek haneli rakamlara doğru yol aldığı yeni bir yıl geçirmemizi dilerim.
Şeref Demir
İMSİAD YKB
Sektörümüzün birinci maddesi kentsel dönüşüm
2024 yılı, Bursa inşaat sektörü açısından zorluklarla dolu fakat umudunu yitirmeyen firmaların mücadele ettiği birçok gelişmenin yaşandığı bir yıl oldu. Bu süreçte, dünya piyasalarındaki ekonomik dalgalanmalar, döviz kurlarındaki hareketlilik, enflasyon baskısı ve maliyet artışları, sektördeki tüm paydaşları etkiledi. Özellikle konut sektöründe maliyetler hızla yükselirken, konut kredisine ulaşmanın zorluğu ve hane gelirinin fiyat artışları ile orantılı artmaması, talepte daralmaya sebep oldu. Dar ve orta gelir grubuna yönelik uygun fiyatlı konutlara olan ihtiyaç devam ederken, kiralık konut eksikliği ve yüksek kiralar barınma sorununun her geçen gün daha büyük problemler yaratacağı edişesi mevcut. Bunun yanı sıra sektörde çalışacak eleman temini ile ilgili sorun gün geçtikçe daha da büyümekte. Ancak, tüm bu zorluklara rağmen sektörümüz, teknoloji ve inovasyona dayalı çözümler üreterek, sürdürülebilirlik alanında önemli adımlar atmaya çaba göstermektedir.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Bursa’nın müteahhitleri olarak kentsel dönüşüm projelerinde aktif rol aldık, şehirde daha güvenli, modern ve çevreci yapılar kazandırdık. Hem sektöre, istihdama katkı sunduk, hem de Bursa halkının yaşam kalitesini yükselttik.
Konuta erişim kolaylaştırılmalı
2025 yılında gündemimizin birinci maddesi kentsel dönüşüm olacaktır. Yer bilimcileri tarafından yapılan tespitler, depremin ayak seslerinin duyulduğu şeklinde. Ülkenin milli güvenlik sorunu olacak boyuttaki bir riskin bir an evvel bertaraf edilmelidir. Bursa, kentsel dönüşümde hız kazanmaya ihtiyaç duymakta. Riskli yapıların dönüştürülmesi, modern ve güvenli konutların inşa edilmesi için gerekli bütün çalışmalar yapılarak her kurum, her şahıs elinden gelen bütün gayreti sarf etmelidir. İnşaat maliyetlerinin yüksek olduğu bu dönemde, özellikle ilk konut alıcılarına ve kentsel dönüşüm projelerine yönelik destek mekanizmalarının genişletilmesi önemli. Devlet destekleriyle konut alıcılarının finansmana erişimi kolaylaştırılabilir.
Geldiğimiz noktada finasman sorununun çözümü için yeni finasman modelleri ve yatırım ortaklıkları oluşturmamız sektör için kaçınılmaz hale gelmiştir. 2025’te sektörde fon yatırım ortaklıkları, farklı finansman modelleri ile projelerin hızlanması için çaba göstermemiz gerekecektir. Böylece her ölçekte yatırımcını iştirak ettiği oluşumla, sektörde hareketlilik sağlanabilir. Dijitalleşme, yapı bilgi modelleme (BIM) gibi teknolojik araçların daha yaygın kullanımı, sektörün verimliliğini artıracaktır. 2025 yılı, teknolojiyi daha fazla benimsemiş, inovatif projelerin hayata geçtiği bir yıl olacak. Bursa’da inşaat sektörünün hem sürdürülebilir bir yapıya kavuşması hem de şehir kimliğine katkı sunması en büyük amacımız. Sektördeki tüm paydaşlarla birlikte Bursa’yı daha yaşanabilir ve modern bir şehir haline getirmek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.
Şeyda Şençayır
BUİKAD YKB
Ekonominin kısa vadede toparlanması zor görünüyor
2024 yılında Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon, parasal sıkılaştırma, yüksek faiz oranları, artan bütçe açığı ve küresel ekonomik dalgalanmalardan etkilenmiştir. Yılın ilk yarısında enflasyon yüzde 70'lere kadar çıkmış ve Merkez Bankası'nın sıkı para politikalarının da etkisiyle düşüş eğilimine girmiştir. Yıl sonu enflasyon beklentisi, yüzde 33'ler düzeyinde. Ayrıca ticaret açığının da yıl boyunca yüksek seyretmesi ve dolarizasyonun artması, cari açığı tetiklemiştir. Bu genel görünüm itibariyle Türkiye ekonomisinin 2024 yılında genel anlamda bakacak olursak enflasyon, bütçe açığı, cari denge ve işsizlik gibi yapısal zorluklarla mücadele ettiğini görmekteyiz. Göstergeler, ekonominin kısa vadede toparlanacağının zor olduğunu gösteriyor
Türkiye ekonomisinde 2025 yılında büyümenin yüzde 2,8 ile 3,2 arasında olacağı öngörülüyor. Ekonominin ihracat ağırlıklı bir modele göre dengelenmesi beklenmekte. Tüketim yerine dış ticarete daha fazla odaklanılması hedefleniyor. Enflasyonun ise yüksek seviyelerde kalacağını düşünüyorum. 2025 sonunda enflasyon, yüzde 21-29 arasında kapanır diye tahmin ediyorum. Enflasyonun düşmesi için para politikalarında dengelerin çok iyi hazırlanması, sıkı önlemlerin alınması gerekir. Ancak bu şekilde dengeleri oturtabiliriz. 2025 yılında Türkiye ekonomisinde yavaş bir büyüme gerçekleşecek. Bu süreçte mali ve para politikası istikrarlı uygulanmalı. Ancak düzlüğe bu şekilde çıkabiliriz. 2026 yılında ise farklı bir sayfa açarak, bu yolda ilerleyeceğimize inanıyorum.
Recep Öztürk
BUDSİAD YKB
Önümüzdeki yıl belli bir rahatlama bekliyoruz
Dünyada yaşanan bölgesel savaşlar ve global ekonomideki durgunluğun etkileri, 2024 yılında kendisini daha ağır hissettirdi. Diğer taraftan talebin azalmasıyla birlikte girdi maliyetlerinin artması, piyasa şartlarında firmaları oldukça zorladı. 2025 yılında alınacak yeni ekonomik tedbirlerle ile belli bir rahatlama bekliyoruz.
Servet Yılmaz
BEKSİAD YKB
Heyecan verici gelişmeler bekliyoruz
2024 yılına ülkemizdeki yerel seçimler, dünya pazarlarındaki daralmalar ve savaşların gölgesinde başladık. Dördüncü çeyrekte ilk çeyreğe göre bir miktar iyileşme olsa da, çok fazla değişen bir şeyin olmadığını görüyoruz. Halihazırda hammadde, enerji, lojistik ve işçilik maliyetlerimizin yüksek olmasından dolayı Mısır gibi, Çin gibi ve Asya ülkeleriyle birçok ürünümüzde rekabet şansı bulamıyoruz. Bu durum sektörümüz açısından sıkıntılı dönemin devam ettiğini göstermektedir. 2025 için beklentilerimiz, ekonomik istikrarın sağlanması, savaşların bitmesi, fiyat artışlarının minimuma inmesi gibi birçok alanda dünyadan ve ülkemizden heyecan verici gelişmeler bekliyoruz.
Yavuz Kazangil
TOSYÖV Bursa YKB
Kaybettiğimiz pazarları nasıl geri alacağız?
2024, hem çalışanlar hem de işverenler için zorlu bir yıl oldu. Hükümetin sıkılaşma politikasından vazgeçmeyeceği oldukça net bir şekilde anlaşılıyor. Ancak bu durum, çalışanların kazançlarının enflasyon karşısında erimesine; işverenlerin de enflasyon ve maliyet baskısıyla sürdürülebilir bir ticaret yapamamasına yol açıyor. Sıkılaşma politikası yanlış olmayabilir, fakat Türkiye'nin bu işletmelere ihtiyacı var ve bu durumda farklı çözümler, farklı politikalar gerekiyor. Kayıt dışı işsizlik rakamları artarken, işletmeler kapasitelerini küçültüyor. Büyük emeklerle elde ettikleri pazarları kaybediyorlar ve bu pazarları yeniden kazanmak çok daha zor hale geliyor. Yetiştirdikleri çalışanları işten çıkarmak zorunda kalıyorlar, ki bu da büyük bir maliyet anlamına geliyor. Üreticiler ithalatçı konumuna gelmeye başladı. 2025 yılında ithalatın ve işsizliğin arttığını görürsek şaşırmamak gerekir. Yıllardır sanayi sektörü, her yıl daha kötüsünün olamayacağı umuduyla başlardı; fakat bu sene aynı umudu görmek zor. Daha temkinli ve 2024'ten daha iyisini beklemediğimiz bir yıl bizleri bekliyor gibi.
Sevcan İlici
YAPİDER YKB
Gayrimenkul piyasasında belirsizlikler sürecek
YAPİDER olarak kendi uzmanlık alanımıza, gayrimenkul piyasasındaki ekonomik gelişmelere değinecek olursak, Türkiye’deki gayrimenkul piyasasına 2024 yılı boyunca özellikle konut fiyatlarının yükselmesi ve talebin yerel ekonominin koşullarına göre şekillenmesi damga vurdu diyebiliriz. Özellikle hızlı fiyat artışları, enflasyonist baskılar ve kredi maliyetlerindeki yükselmeler nedeniyle önemli ölçüde ivme kazanan fiyat artışları, 2024’te çok daha karmaşık bir yapıya büründü. Konut fiyatlarında bazı bölgelerde yavaşlama gözlemlenirken, büyük şehirlerde yine talep nedeniyle artış devam etti.
2025 yılı ise Türkiye ekonomisi ve gayrimenkul piyasası için belirsizlikler taşıyor. Ekonomik koşullar, deprem etkisi ve hükümet politikaları, piyasanın seyrini belirleyecek önemli faktörler olacaktır. Bu yüzden yatırımcıların ve alıcıların, piyasayı dikkatle takip etmeleri ve uzman görüşlerine başvurmaları önemlidir.
Sadık Şengül
BUTTİM YKB
Teşvikler her alanda devreye alınmalı
Ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadeleye öncelik verdiği 2024 yılında, daralan iç talep, artan finansman maliyetleri, ihracatçılarımızın rekabetini zorlaştıran döviz kuru politikası, hem ulusal hem de uluslararası alanda işletmelerimizi olumsuz etkileyen faktörler olarak öne çıkmıştır. Yaşanan bu zorlu sürece rağmen, ülkemizin ikinci çeyrekte kaydettiği yüzde 2,5’lik büyüme ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin ekonomik görünüm notunu yükseltmeleri, moral verici gelişmelerdir. Bununla birlikte, Bursa’mızın güçlü üretim kapasitesi ve ihracat potansiyeli, sözünü ettiğimiz zorlu koşullara rağmen güçlü bir şekilde devam etmiştir.
Yaşadığımız zorlukları 2025 yılında geride bırakmak ve geleceğe daha da umutla bakabilmek için yapısal reformların bir an evvel hayata geçirilmesi ve teşviklerin üretimden ihracata kadar her alanda devreye girmesi büyük önem taşımaktadır.
Önümüzdeki dönemin üretim süreçlerinin yeniden tasarlandığı, ölçek ekonomisinin önem kazandığı, tedarik zincirlerinin çeşitlendiği, üretim operasyonlarının yeniden tasarlandığı ve e-ticaretin yaygınlaştığı bir dönüşüm süreci olması öngörülmektedir. Teknolojik dönüşüm, küresel rekabet avantajımızı artıracak en önemli etkenlerdendir. Bu süreçte, hem firmalarımızı hem de üretim bölgelerimizi daha verimli ve sürdürülebilir hale getirmek zorundayız.
Planlı şehircilik vizyonuna uygun hayata geçecek yeni yatırım alanları, lojistik merkezler ve organize ticaret bölgeleri, organize konut ve serbest ticaret bölgeleri, yeni fuar alanları ile bölgesinde daha güçlü, dünyada daha fazla söz sahibi bir Bursa ortaya çıkarabiliriz.
Alparslan Şenocak
MÜSİAD Bursa Şube YKB
İç pazardaki daralma, enflasyon ve finansman çözüm bekliyor
2024, hem küresel hem de bölgesel düzeyde siyasi ve ekonomik dalgalanmaların iş dünyasını olumsuz etkilediği bir yıl olarak geride kalmak üzere. Üretim maliyetlerindeki artışa ve uluslararası pazarlardaki durağanlığa rağmen Türkiye ekonomisi yüzde 2.5 düzeyinde sınırlı da olsa büyümesini sürdürdü. Sıkı para politikası nedeniyle iç pazardaki daralma, yüksek enflasyon, uygun finansmana erişimdeki zorluklar iş dünyasının öncelikli çözüm bekleyen konuları.
Talep enflasyonu bastırılırken maliyet enflasyonunun yükseldiği bir dönemde firmalarımız verimliliğe odaklanarak farklılaşmak ve katma değerli üretimle daha rekabetçi bir yapıya kavuşmak zorunda. Özellikle Ar-Ge ve inovasyon odaklı üretimin önemini giderek artıyor. Önümüzdeki süreçte ölçek ekonomisine dayalı yatırımlar, çeşitlenen tedarik zincirleri ve hacmi giderek artan e-ticaret daha fazla odaklanacağımız alanlar olacak.
MÜSİAD Bursa olarak bizler de firmalarımızın sürdürülebilirliğine rehberlik edecek çalışmalar ortaya koyarken, üyelerimize hem ulusal pazarda hem küresel arenada iş fırsatları oluşturma konusunda destek vermeye devam ediyoruz. Bursa’nın bölgesinde daha güçlü, dünyada daha fazla söz sahibi bir şehir olması en önemli hedefimiz. Bu anlamda üretim ve ihracat şehri Bursa'nın ulusal ve uluslararası alanda daha güçlü bir konuma gelmesi adına akıllı şehircilik vizyonuna dayalı bir planlamayla ulaşım ve lojistik altyapısının iyileştirilmesinden, yeni yatırım ve konut alanlarının oluşturulmasına kadar stratejik adımları bir an evvel atılması gerekiyor.
Diğer taraftan ekonomi yönetimimizin de yapısal reformları hızlı bir şekilde hayata geçireceğine inancımızın yanı sıra, üretimden ticarete, istihdamdan ihracata kadar katma değer oluşturan tüm sektörlerimizin teşvik ve desteklerle güçlendirilmesi en önemli beklentimizdir.
Osman Akın
MARSİFED YKB
2025’in birinci çeyreğinden sonra daha pozitif bir beklenti var
İş dünyası için 2024’te en önemli problem, finansmana erişim sorunu ve yüksek faiz oldu. Yüksek enflasyon nedeniyle maliyet yapamama problemi de var. Kurların enflasyonla orantılı yükselmemesi, ihracatçıyı birtakım zorluklarla karşı karşıya getirdi. Bu, belli sektörlerde avantaj, bazı sektörler için ise dezavantaj oluyor. İş dünyası için burada önemli olan istikrar. 2024 iş dünyası özetle aynı sıkıntıları yaşayarak geçirdi.
2025 tarafında ise görünüm biraz daha pozitif. Çünkü enflasyondaki düşme eğilimi, faizlerin de düşeceğini gösteriyor. Bir taraftan da Merkez Bankası’nın frene çok fazla sert basması, tüketicinin alım gücünün düşmesine, inşaat ve otomotiv gibi motor sektörlerde satışların istenilen düzeyde artmamasına, canlanmamasına, tüketimin azalmasına neden oluyor. Tabi bunlar yüzlerce sektörü etkiliyor. 2025’te faizler ve enflasyon düşerse, ben iç talebin bir parça canlanacağını düşünüyorum. Merkez Bankası’nın faiz düşürmesiyle, kişiler faiz ortamından çıkıp borsa ve yatırıma daha fazla döneceğini, dolayısıyla ticaret ve üretimin daha fazla canlanacağını düşünüyorum. 2025’in birinci çeyreğinden sonra daha pozitif bir beklenti var iş dünyasında. Bu beklenti de gerçekleşmek zorunda, çünkü birçok işletme, 2024’te sınırlarını zorlayarak çalıştı. Bütün öz kaynaklarını, imkanlarını kullanarak çalıştılar. Dolayısıyla 2025’te daha pozitif hale gelmesi zorunlu hale geldi. İnanıyorum ki devlet de bunu görecek ve buna uygun önlemleri alacaktır.
Serkan Ürkmez
KalDer Bursa Şubesi YKB
Gençlere yönelik faaliyetleri artırıp, iş birliğini çoğaltacağız
KalDer tarafından baktığımızda 2024 yılı, heyecanla başladığımız güzel bir yıldı. KalDer Bursa Şubesi 2024-2027 dönemi Yönetim Kurulumuz 10 Şubat 2024’te yapılan Genel Kurul ile göreve başladı ve ben de Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev aldım. Bursa'nın güçlü kurumlarının temsilcilerinin yer aldığı 24 kişilik yeni Yönetim kurulumuzla KalDer Bursa faaliyetlerini geleceğe taşımak için yoğun bir çalışma dönemi geçirdik. KalDer üye sayısını artırma yönünde yeni kurumlarla görüşmelerimiz oldu ve ilgiyle karşılandık. Bursa’da ilk kez Sürdürülebilirlik Konferansı’nı düzenledik, 1000 kişi katıldı. Stratejik planımızı düzenli takip ediyor olmak, profesyonel bir kadroya sahip olmak iş süreçlerimizde olası riskleri fark etmemizi ve kontrol etmemizi sağlıyor. 2024 yılında eğitimlerimizin Bursalı kurumlar tarafından daha çok bilinmeye ve tercih ediliyor olmaya başlaması, bize düzenli bir akış sağladı. KalDer toplumun farklı kesimlerine hitap eden çalışmalar gerçekleştiriyor. Böylece kentimizde tercih edilen bir STK olarak öne çıkıyor.
2025 yılında mevcut faaliyetlerimiz devam ederken, yeni çalışmaları da odağımıza aldık ve alt yapılarını oluşturmaya başladık. Sürdürülebilirlik konusunda çalışmalar yürütüyoruz. 2025 yılında Bursa’da ilk kez Sürdürülebilirlik Ödülleri’ni vereceğiz. Bu aşamada yeni değerlendiriciler yetiştireceğiz. Yeni konularla sertifika programları başlatarak iş yaşamına katkı sağlamayı hedefliyoruz ve gençlerin gelişimine yönelik faaliyetlerimizi artıracağız. İş birliklerimizi çoğaltacağız.