Bursalı iş insanları, Türkiye'nin uygulanan vergilerde nispeten avantajlı bir konumda olmasının, bazı sektörler için rekabet gücünü artırabileceğine dikkat çekti. Özellikle Çin ve Uzakdoğu ülkelerine kıyasla daha düşük vergi oranlarının, Türkiye'yi ABD pazarında öne çıkarabileceği kaydedildi.
EKOHABER ÖZEL
ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı kıran kırana sürüyor. Beyaz Saray'dan son yapılan açıklamaya göre, Çin'e yönelik gümrük vergisi yüzde 145’e çıkarıldı. ABD Başkanı Donald Trump, başlattığı küresel ticaret savaşında kısmi geri adım atarak, misilleme yapmayan ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelere karşı vergileri ise 90 günlüğüne erteledi. Buna göre bu ülkeler, söz konusu süre boyunca yalnızca yüzde 10'luk temel vergi ödeyecek.
ABD'nin yeni gümrük vergisi kararı, Bursa iş dünyasında çeşitli tepkilere yol açtı. İş dünyası temsilcileri, kararın beraberinde getirdiği hem fırsatları hem de zorlukları değerlendirdi.
Bursalı iş insanları, Türkiye'nin uygulanan vergilerde nispeten avantajlı bir konumda olmasının, bazı sektörler için rekabet gücünü artırabileceğine dikkat çekti. Özellikle Çin ve Uzakdoğu ülkelerine kıyasla daha düşük vergi oranlarının, Türkiye'yi ABD pazarında öne çıkarabileceği belirtildi. Ayrıca, ABD'nin dışarıdan ürün alımına devam edeceği ve bu süreçte Türkiye gibi düşük vergi uygulayan ülkeleri tercih edebileceği ifade edildi. Bu durumun, Türkiye'ye yönelik yabancı yatırımları da artırabileceği öngörülüyor.
Ancak, iş dünyası temsilcileri, kararın beraberinde getirdiği zorluklara da dikkat çekti. Ek gümrük vergilerinin, Türk firmalarının maliyetlerini artıracağı ve uluslararası rekabette zorlanmaya neden olabileceği vurgulandı. Özellikle Çin gibi ülkelerin alternatif pazarlara yönelerek Türk ihracatçısının mevcut pazarlarını kaybetmesine yol açabileceği belirtildi. Ayrıca, AB'ye yönelik ihracatta yaşanacak olası kayıpların, Türkiye'yi de olumsuz etkileyebileceği ifade edildi.
Bursa iş dünyası, bu yeni durum karşısında alınması gereken önlemler konusunda da çeşitli önerilerde bulundu. İhracatçıların maliyetlerini düşürmek için devlet tarafından teşvik ve desteklerin artırılması, yeni pazar arayışlarına girilmesi ve ihracatçıların dijitalleşme süreçlerinin desteklenmesi gerektiği ifade edildi. Ayrıca, yüksek katma değerli üretime ve Ar-Ge'ye daha fazla yatırım yapılması ve alışveriş hacminin yüksek olduğu ülkelerle özel ticaret anlaşmaları yapılması gerektiği belirtildi.
Buğra Küçükkayalar
BUSİAD YKB
Fırsata çevirecek hamleler yapmak durumundayız
ABD Başkanının aldığı bu karar, ne yazık ki dünya ticareti açısından çok olumlu değil. Ancak anlaşılan ABD Başkanı bizim bildiğimiz ticaret düzenini değiştirmek istiyor. Biz de buna uyum sağlayacak, bunu fırsata çevirecek hamleler atmak durumundayız. ABD ile nispeten aramızın iyi olması bir avantaj sayılabilir. Uygulanan gümrük vergilerine baktığımızda Türkiye diğer ülkelere göre daha az vergi ile karşılaştı. Özel olarak mal gruplarında ise alüminyum ve çelikte bize zaten vergi uygulanıyordu. Şimdi diğer ülkelere de geldi. Bu bizim üreticimiz için olumlu. Ama otomotive uygulanan ve de özellikle 3 Mayıs’ta yan sanayii de kapsayacak olan vergiler, bizim üreticimiz açısından biraz sıkıntı yaratabilir.
Tüm dünyaya bir vergi uyguluyor ABD. Tüm dünya etkilenecek ve de tabii ki biz de. Ancak diğer rakiplerimizle karşılaştırdığımızda bize daha az bir vergi uygulayacak. Özellikle tekstil ve hazır giyimde rakibimiz olan Vietnam, Bangladeş gibi ülkeler daha ağır vergilerle karşılaştılar. Bu da bizim son dönemde o ülkelere karşı kaybettiğimiz rekabet avantajımızın bir miktar tazmin olacağı anlamına geliyor.
AB bizim en önemli ihracat pazarımız. Almanya da en önemli ticaret ortağımız. Bu vergilerden en çok etkilenecek AB ülkesi de Almanya. Almanya ve AB’nin daha az mal satması daha az büyümesi anlamına gelecek. Tabii bu ülkelerin bizden ithalatı da azalacaktır. Ama AB tarafında daha uzlaşmacı tavırlar olduğunu da izliyoruz. Bu nedenle çok umutsuz değiliz. Aralarında bir anlaşma olacağını düşünüyoruz. AB tarafında artan altyapı ve savunma harcamaları da zaten bu sene bizim ihracatımıza olumlu etki edeceğinden çok olumsuz bir senaryo beklemiyoruz.
Tabii ki pazarı çeşitlendirmek çok önemli. ABD ile ticaretimiz son dönemde ivmelense de farklı pazarlara açılmak riski dağıtmak açısından tercih edilmeli. Bu pazarlar arasında Arap coğrafyası yaptığı yatırımlarla dikkat çekiyor. Ayrıca Asya ekonomileri hem büyük hem de artan nüfusları ile önemli bir pazar olma potansiyelini taşıyorlar. İhracatı çeşitlendirmek için bu pazarlar incelenebilir. İç pazar Türkiye’de her zaman önemli olmuştur. Tabii dışarının bu kadar karışık olduğu bir durumda daha da önemli olacaktır. Türkiye bu açıdan diğer ülkelere göre daha avantajlı, talep daha güçlü.
İhracatçılarımız zaten uzun süredir değerli TL ve de rekabetçiliklerinin erozyona uğraması nedeniyle sıkıntı yaşıyorlar. Bu nedenle ihracata verilen destekleri önemli görüyoruz. Tabii bu yeni durumdan biz ne kadar etkileneceğiz ona da bakmak lazım. Maalesef böyle bir karışıklığa kötü bir zamanda yakalandık. Birçok sektörde Türk yatırımcılarının rekabet edemediği için yurtdışına üretimlerini taşıdığını biliyoruz. Somut bir örnek verecek olursak; ABD Vietnam’a vergi koydu, orada üretim yapan hazır giyim devleri üretim için Türkiye’ye gelmek isteseler burada aradıklarını bulamayacaklar, çünkü zaten birçok hazır giyim firması üretimini Mısır’a taşıdı. Bu nedenle ihracatı desteklemek önemli. Bu desteklerin artırılması ve özellikle bu süreçte öne çıkabilecek bazı sektörler için teşvik edici bazı uygulamaların düşünülmesi gerekir.
Dünyada bir değişim yaşanıyor. Bu değişimin dinamiklerini anlamak önemli. Tedarik zincirleri üzerinden yaptığımız üretim modeli artık risk altında ve bu üretim modelimizi daha risk odaklı, tedarikçileri çeşitlendirerek kurmak zorundayız. Dünyada tabii ki ticaret devam edecek ama artık tedarikçi seçerken risk faktörlerini dikkate alarak, çeşitlendirerek seçmek zorunda kalacağız. Pazar tarafında da aynı durumu düşünmek doğru olur. Yeni dönemde daha riskli bir dünya var. Bunu dikkate almak durumundayız.
Tabii bu kadar karışık ve belirsiz bir dünya ticaret düzeni hepimizin iş yapmasını zorlaştırıyor. Umalım ki bu belirsizlik ortadan kalksın ve biz üreticiler de kendi işimize odaklanalım. Yeni bir döneme girdiğimiz de görülüyor. Hem bizi yönetenler hem de bizler bu yeni dönemin pratiklerini daha iyi anlayabilirsek ve de ona göre gerekli tedbirleri zamanında alabilirsek Türkiye için var olan fırsatları çok daha iyi kullanabiliriz.
Murat Evke
RUMELİSİAD YKB
Otomotiv, tekstil, makine, kimya ve çelik sektörleri etkilenebilir
ABD'nin ek gümrük vergisi kararı, küresel ticaret dengelerini olumsuz etkileyebilecek ciddi bir hamle. Özellikle otomotiv, tekstil, makine, kimya ve çelik gibi sektörler bu durumdan doğrudan etkilenebilir. Türkiye’nin ABD’ye yönelik ihracatında maliyetleri artıracak bu karar, rekabet gücümüzü zayıflatırken, ihracat hacmini olumsuz etkileyebilir. ABD’ye ihracatımızın yüzde 10 gibi bir sınırda olması nedeniyle etkiler şu anda sınırlı kalabilir; ancak bu oran artarsa daha büyük sorunlarla karşılaşabiliriz.
Türkiye'nin ABD’ye ihraç ettiği ürünler, ek maliyet nedeniyle karşı karşıya olduğu rekabet açısından dezavantajlı duruma düşecektir. Özellikle çelik ve tekstil gibi sektörlerde, fiyat avantajını kaybedebiliriz. Bununla birlikte, ABD pazarında Çin, AB ülkeleri veya Güney Asya ülkelerine göre rekabet gücümüz bir miktar daha zayıflayabilir. Türk firmalarının bu dönemde, fiyat stratejileri ve kalite odaklı yeniliklere yönelmesi kaçınılmaz olacaktır.
AB’nin ABD’ye ihracattaki kayıpları, doğrudan Türk üreticilerini de etkileyecektir, çünkü AB ülke ekonomilerinde oluşacak talep kaybı, Türk ihracatçısının ara ürün ve ham madde tedariki yaptığı bu pazarlara dolaylı baskı oluşturacaktır. Özellikle otomotiv ve makine sektörlerinde, tedarik zincirinin bir parçası olmamız bu etkilerin daha hızlı ve belirgin hissedilmesine neden olabilir.
Türk ihracatçılar, ABD pazarına alternatif olarak özellikle Asya-Pasifik (Çin, Hindistan, Güney Kore, Endonezya) ve Afrika pazarlarına yönelmelidir. Bunun yanı sıra Kanada ve Latin Amerika ülkelerinde yeni dağıtım kanalları geliştirilmesi önem taşıyor. İç piyasada ise e-ihracat, yerel markalaşma, Ar-Ge yatırımları ve katma değerli ürünlerin üretimi önceliklendirilmelidir. İhracatta pazar çeşitlendirmesi bu süreçte kritik bir rol oynayacaktır.
Hükümetten beklentimiz, öncelikle ihracatçıların maliyetlerini hafifletmek için teşvik ve sübvansiyon desteklerini artırmasıdır. Özellikle fuar katılımı, yeni ihracat pazarlarının keşfi için finansal destek, lojistik maliyetlerin hafifletilmesi ve Eximbank kredilerinin kolaylaştırılması kritik önemdedir. Ayrıca, gümrük anlaşmalarına yönelik diplomatik girişimler hızlandırılmalı ve ticaret savaşlarının Türkiye aleyhine büyümesini önleyecek stratejiler geliştirilmelidir.
Küresel ticaret savaşlarının artması durumunda Türk firmalarının daha esnek ve dijitalleşmiş iş modellerine geçiş yapması gerekecek. Özellikle e-ticaret ve e-ihracat platformlarına yatırım, dijital pazarlama ve veri analizine dayalı stratejilerle yeni müşteri segmentleri yaratılabilir. Aynı zamanda, ürünlerin katma değerini artırmak, üretim ve tedarik süreçlerinde teknolojiyi daha aktif kullanmak ve karbon ayak izini düşürme gibi sürdürülebilirlik odaklı stratejiler geliştirmek önem kazanacaktır.
ABD’nin tek taraflı aldığı ek gümrük vergisi kararları, dünyanın birçok ülkesi için olduğu gibi Türkiye için de riskler barındırıyor. Ancak bu tür krizler, aynı zamanda risk yönetimini ve yeni pazarlara açılma fırsatlarını değerlendirme süreçlerini hızlandırabilir. Türk firmalarının uzun vadede inovasyona, Ar-Ge’ye ve sürdürülebilir iş modellerine yatırım yapması bizleri ticaret savaşlarına karşı daha dayanıklı hale getirecektir. Hükümetin bu süreçte aktif bir şekilde ihracatçımızı koruyacak politikalar üretmesi kritik önem taşımaktadır.
Nilüfer Çevikel
DOSABSİAD YKB
İhracatçıyı destekleyici daha güçlü adımlar atılmalı
ABD'nin Türkiye dâhil birçok ülkeye yönelik olarak açıkladığı yüzde 10'luk ek gümrük vergisi, Türk sanayisi ve ihracatçıları açısından dikkatle değerlendirilmesi gereken bir konu. Çin'e uygulanan yüzde 104 ve AB ülkelerine uygulanan yüzde 20'lik vergi oranları yanında yüzde 10 daha düşük görünmekte, ancak bu durum "fırsat" değil, "kötünün iyisi" olarak görülmelidir. Türk firmalarının maliyetleri, eklenen her yeni vergiyle yükselmekte, bu da uluslararası rekabette zorlukları beraberinde getirmektedir. Bu noktada öncelikle devletimizin, alışveriş hacmimizin yüksek olduğu ülkelerle özel ticaret anlaşmaları yapması ve karşılıklı vergi avantajı sağlaması gereklidir. Ayrıca Türk Devletlerinde oluşturulacak bir ekonomik birliğe ve pazar yapılanmasına gidilmesi, bu bölgelerde ortak serbest bölgeler ve lojistik üsleri oluşturulması önümüzdeki seneler açısından büyük önem arz etmektedir.
DOSABSİAD olarak uzun zamandır Türk firmalarının dijital dönüşüm süreçlerine acilen destek olunması gerektiğine dikkat çekiyoruz. Küresel rekabetin gittikçe keskinleştiği bir ortamda ihracatçılarımızın dijitalleşmesi, markalaşması ve pazarlama faaliyetlerinin etkin bir şekilde desteklenmesi artık ertelenemez bir zorunluluktur. Ek olarak, devletimizin ihracatçıların maliyet yükünü azaltıcı teşvikler sunması gerektiğine inanıyoruz. Enerji maliyetleri, finansmana erişim ve lojistik giderleri gibi kritik alanlarda sağlanacak destekler, Türk sanayicisinin küresel rekabette güçlenmesini sağlayacaktır.
AB ülkeleri Türkiye ihracatının yüzde 40'ını oluştururken, ABD pazarında yaşanan gelişmeler alternatif pazarlara odaklanmamız gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Avrupa Birliği ile ticaretimizi derinleştirecek yeni adımların atılması ve farklı pazarlara açılımın hızlandırılması önem kazanmıştır. ABD’nin söz konusu ek vergi hamlesinin, iyimserlik ya da kötümserlik penceresinden değil, gerçekçilik ve aksiyon alma perspektifinden değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda hükümetimizin sanayi ve ihracatçı firmalarımızı destekleyici daha güçlü adımlar atmasını bekliyoruz.
Alparslan Şenocak
MÜSİAD Bursa YKB
Daha zorlu bir rekabet ortamıyla karşılaşabiliriz
ABD yönetiminin, Türkiye dâhil birçok ülkeye yönelik açıkladığı ek gümrük vergileri kararı, küresel ticaret dengelerini etkileyecek önemli bir gelişme olarak öne çıkmaktadır. Türkiye menşeli ürünlere getirilen yüzde 10'luk ek vergi, ilk etapta dezavantajlı bir durum gibi algılansa da, Çin’e uygulanan yüzde 145 ve AB ülkelerine getirilen yüzde 20 oranlarıyla karşılaştırıldığında, Türkiye'nin görece daha avantajlı bir konumda yer aldığı görülmektedir. ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye'nin, İngiltere ile birlikte daha düşük vergilendirme diliminde değerlendirilmiş olması; Türk ürünlerinin ABD pazarında rekabet gücünü koruması açısından olumlu bir tablo ortaya koymaktadır. Bu gelişme, Türkiye’nin diğer ülkelere kıyasla pozitif şekilde ayrışmasını sağlarken, ABD pazarını Türk firmaları için yeniden değerlendirilmesi gereken stratejik bir ihracat alanına dönüştürmektedir.
Ancak, ABD yönetiminin açıkladığı bu ek vergiler, küresel ekonomide resesyon endişelerini de beraberinde getiriyor. Özellikle ABD dışındaki pazarlarda diğer ülkelerin rekabet avantajlarını koruyabilmek adına kâr marjlarında indirime gitmeleri, Türk firmalarını daha zorlu bir rekabet ortamıyla karşı karşıya bırakabilir. Bu nedenle Ticaret Bakanımız Sayın Ömer Bolat'ın Mayıs ayında ABD'de gerçekleştireceği görüşmeler kritik önem taşıyor. MÜSİAD Bursa olarak, gümrük vergilerinin ani değil, kademeli bir şekilde devreye alınmasının ticari ilişkilere olası zararları azaltacağı görüşündeyiz.
Bunun yanı sıra küresel pazarlarda rekabet gücümüzü sürdürebilmek için de yeni stratejiler belirlemeli ve alternatif pazarlar üzerinde yoğunlaşmalıyız. Türkiye ekonomisinin güçlü yönlerini, özellikle üretim maliyetleri ve kalite avantajını daha etkin kullanarak, küresel pazardaki konumumuzu güçlendirmek adına çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.
Erdinç Acar
ARSİYAD YKB
Küresel ticaret dengelerini etkileyecek
ABD Başkanı Donald Trump'ın dış ticareti yeniden kurgulama hamlesi ve ek gümrük vergisi kararıyla küresel ticaret dengelerini büyük ölçüde etkiliyor. Bu yeni uygulama, küresel ticaretin yönünü değiştirecek gibi görünüyor. Türkiye de yüzde 10’luk vergi grubunda yer alıyor ve bu durumun potansiyel etkileri üzerine yapılan değerlendirmeler, önemli fırsatlar ve zorluklar barındırıyor.
Ali Akın
BUDSİAD YKB
Ürün bazında stratejik tedbirler gerekebilir
ABD yönetiminin ithalatta ek gümrük vergisi kararında ülkemizin yüzde 10'luk dilimde yer alması Türkiye için avantajlı bir durum olarak değerlendirilebilir. Ancak uzun vadede ürün bazında stratejik tedbirler gerekebilir.
Şeref Demir
İMSİAD YKB
Türkiye’ye gelecek yabancı yatırımları artırabilir
ABD yönetiminin aldığı ek vergi kararlarının Türkiye ekonomisini hem olumlu, hem de olumsuz yönde etkileyeceği öngörülebilir. Zira bu kararlar Çin ve diğer ülkeleri agresif bir şekilde pazar arayışına itecektir. Bu ülkeler düşük maliyet avantajlarını kullanarak hali hazırda Türk ihracatçısının yabancı müşterilerine ulaşıp, ihracatçılarımızın mevcut pazarını kaybetmesine neden olabilir. Bununla beraber Trump tarafından açıklanan ithalatta ek vergi kararı kapsamında, yüzde 10 ek vergi uygulanacak ülkeler arasında Türkiye'nin de olması bir fırsat olarak da değerlendirilebilir. Bu vergi avantajı, Türkiye’ye gelecek doğrudan yabancı yatırımları artırabilir. Çin, Hindistan, Vietnam, Tayland gibi ülkeler, Türkiye gibi avantajlı ülkelere yatırım yaparak Amerika'ya ihracatlarını sürdürme yolunu tercih edebilir. Yüzde 10 ek vergi uygulanacak avantajlı ülkeler arasında Türkiye, üretim kapasitesi, yatırım çekme potansiyeli ve ihracat hacmiyle en güçlü aday konumunda. Bu da Türkiye’nin ihracatını önemli ölçüde artırma potansiyeli taşıyor.
İskender İskenderoğlu
BALKANTÜRKSİAD YKB
Türkiye, bu süreçte ABD’ye yönelik ihracatını artırabilir
ABD, Çin başta olmak üzere yoğun ithalat yaptığı ülkelere yönelik gümrük tarifelerini artırması ülkemiz için bir fırsat olabilir. Türkiye, lojistik avantajlarıyla ABD’ye mal tedarik etmek isteyen firmalar için cazip bir pazar haline gelebilir. Özellikle Avrupa ve Orta Doğu arasında stratejik bir konumda bulunan Türkiye, bu süreçte ABD’ye yönelik ihracatını artırabilir.
Mehmet Bayezit
BEKSİAD YKB
ABD’ye yönelik organizasyonlar düzenlemeliyiz
Bu kararı ve gelişmeleri ülkemiz için bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Bu aşamada iş dünyası olarak bir an evvel harekete geçmeli, ABD’ye yönelik ürün ve hizmetlerimizi tanıtacak organizasyonlar düzenlemeliyiz.
Şeyda Şençayır
BUİKAD YKB
İş dünyamız fırsata dönüştürmeli
ABD dünyanın en büyük ithalatçı ülkelerinden birisi durumunda olduğu için dışarıdan ürün almaya devam edecektir. Bu durumda yüksek oranda ek gümrük vergisi getirilen ülkeler yerine ülkemizin de aralarında bulunduğu düşük vergi uygulanan ülkelere yeni pazar imkanları söz konusu olacaktır. İş dünyamız hiç zaman kaybetmeden Trump vergilerinin Türkiye'yi pozitif ayrıştırmasını fırsata dönüştürmelidir.
Mustafa Gümüş
BUMİAD YKB
Türkiye, bu düzenlemeden kazançlı çıkacak
Türkiye’nin bu düzenlemeden kazançlı çıktığını söyleyebiliriz. Türkiye’ye özellikle tekstil ile otomotiv ana ve yan sanayi ürünleri ihracatında rakip konumda olan Çin, Hindistan ve diğer Uzakdoğu ülkelerine standart oranın üzerinde ek vergi uygulanacak olması Türkiye’den ABD’ye ihraç edilecek ürünlerinin fiyatlarını çok daha rekabetçi hale getirecektir. Dolayısıyla tekstil ile otomotiv ana ve yan sanayi ürünleri ihracatında Türkiye ciddi bir avantaj yakalayabilir.
Tolga Papatya
GESİAD YKB
Bazı sektörlerin ihracatı artacak
Trump yönetiminin aldığı karar küresel piyasaları etkileyerek, bölgesel piyasaların daha ön plana çıkacağı bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Bu durum, Türkiye'nin bazı sektörlerde ABD pazarına ihracatını artırma potansiyeli yaratacaktır. Özellikle, bu bölgelerden tedarik sağlayan sektörler için Türkiye alternatif bir tedarikçi olarak öne çıkabilir.
Osman Akın
MARSİFED YKB
Türkiye'nin bölgesel güç statüsü genişleyebilir
ABD’nin yüzde 10’luk avantajlı gümrük vergisi dilimi, Türkiye'nin bölgesel güç statüsünü genişletmesini de sağlayabilir. Trump’ın dış ticaret politikaları, Türkiye'nin ABD ile olan ticaret ilişkilerini yeniden şekillendirmesine de olanak tanıyabilir. Türkiye, bu dönemi kullanarak daha avantajlı ticaret anlaşmaları yapabilir ve ABD ile ticaret hacmini artırma fırsatı elde edebilir.
Yavuz Kazangil
TOSYÖV Bursa YKB
ABD dersimize çok iyi hazırlanalım
Alınan bu karar bölgesel olarak yaşanan ticaret savaşlarının belli bir anlamda dünya geneline yayılması şeklinde yorumlanabilir. Türkiye’nin yüzde 10’luk tarife grubunda yer alması ise ülkemizin lehine olacaktır. ABD büyük bir pazar ama dersimize çok iyi çalışarak hazırlanmalıyız.
Emre Yıldız
ASKON Bursa YKB
Türkiye'yi öne çıkarabilecek potansiyel taşıyor
ABD'nin açıkladığı yeni gümrük vergileri, dış ticaret dengelerini yeniden şekillendirirken, ülkemiz için dikkatle takip edilmesi gereken bir süreci de beraberinde getiriyor. Yüzde 10'luk ek vergi oranı diğer ülkelere uygulanan daha yüksek oranlarla karşılaştırıldığında Türkiye'yi rekabet açısından öne çıkarabilecek potansiyel taşıyor. Firmalarımızın bu süreçte Amerika pazarındaki konumlarını koruyabilmesi için yenilikçi ürünler ve markalaşma yatırımlarını hızlandırması gerekiyor. AB ülkelerine yönelik daha yüksek vergilerin yol açtığı tedarik zincirlerini çeşitlendirme ve yeni pazar ihtiyacının Türkiye'nin üretim potansiyelinin öne çıkmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. Devletimiz tarafından ihracatçı firmalarımızın üretim maliyetlerini düşürecek destek mekanizmalarının genişletilmesi ve özellikle ABD gibi büyük pazarlarda tanıtım, pazarlama ve fuar katılımları için desteklerin artırması kritik önem taşıyor. Ayrıca ABD tarafından Çin’e uygulanacağı duyurulan yüzde 104 oranındaki ek gümrük vergisi ise küresel tedarik zincirlerinde büyük bir değişimin habercisi. ABD’nin Çin yerine alternatif tedarikçileri değerlendirme eğilimi, Türkiye için önemli bir avantaj doğurabilir. Oluşabilecek risklere karşı Çin’e bağımlı olduğumuz tedarik zincirlerinde çeşitliliği artırarak ara mal ve ham madde temininde alternatif pazarlara yönelmek ve üretimi artırmak bizi daha dirençli hale getirecektir. Fırsatlardan faydalanabilmek için yüksek katma değerli üretime, teknolojiye ve Ar-Ge’ye daha fazla yatırım yapmamızın önemli olduğunu düşünüyorum. Küresel ticarette artan korumacı politikalar karşısında, işletmelerimizin daha çevik iş modelleri geliştirmesi, krizlere karşı dirençli tedarik yapıları kurması ve dışa bağımlılığı azaltacak yerli çözümler üzerine çalışmalarını hızlandırmaları gerektiğini düşünüyorum. Uzun vadede başarı, hızlı adapte olan ve vizyonunu küresel ölçekte yeniden şekillendiren şirketlerin olacaktır.