Semih AYDIN
EKOHABER Yazarları Geleneksel Yazarlar Toplantısı Avukat Öztürk Yazıcı’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. EKOHABER’in yazarları toplantıda ülke ve kent gündemine dair çarpıcı tespitlerde bulundular. Yazarlarımız iş hayatlarındaki tecrübelerini paylaştılar.
Geçmiş dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker, başkanlığı döneminde hazırlanan 1/100.000’lik imar planını anımsatarak bunun, Bursa’nın geleceğine yönelik bir planlama olduğunu söyledi. Söz konusu dönemde şehirdeki tek organize sanayi bölgesinin Bursa Organize Sanayi Bölgesi (Bursa OSB) olduğunu hatırlatan Saker şunları söyledi: “Bu planı sivil toplum kuruluşlarına, Kent Konseyi ile Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Meclisi’nde anlattık. O dönem imarcılar Bursa’nın gelişeceği öngörüsüyle ikinci bir OSB’ye ihtiyaç duyulacağını söylediler. Araştırmalarımız sonucunda Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’nin (NOSAB) ikinci OSB için doğru bir alan olduğuna karar verdik. BTSO Meclisi’nde bunu anlattığımızda bizi alkışladır. Bu imar planının Bursa Anayasası olduğunu söylediler. Çünkü o dönem sanayicinin kafasında ikinci OSB yoktu. Şimdi ise Bursa’da 23 tane sanayi bölgesi var.”
Başkanlığı döneminde Bursa’ya üçüncü bir otomotiv ana sanayii ve Cargill fabrikasının kurulmasına karşı çıktığının altını çizen Saker, “Başbakan Mesut Yılmaz’ın kardeşinin yatırımcıları beraberinde getirdiği Volvo TIR Fabrikası’nın yapımını reddettiğimde Başbakan Yılmaz bir telefon dahi etmedi. Mısırdan şeker üretecek Cargill’in hiç mısır üretilmeyen ve limana uzak olan İznik’e fabrika kurulmasına itiraz ettim. Bu fabrikanın Mersin’e kurulmasının liman ve mısır üretimi açısından daha uygun olacağımı söylediğimde Mesut Bey, kendisine böyle anlatılmadığını söyledi. Ben de ona, ‘siz konuyu bilenle konuşmadınız’ diye cevap verdim” dedi. Erdem Saker, son yıllarda kentteki plansız sanayileşmenin artması nedeniyle Bursa’nın esas gücü olan tarımı kaybettiğine dikkat çekti. Özellikle zeytin ağaçlarının kesilmemesi, budanıp, nakledilmesi çağrısında bulunan Erdem Saker, “Zeytin 150 yıl boyunca yüzde 100 verimli yaşayan bir ağaç. Zeytini kesmek, bir insanı öldürmekten daha büyük bir suç” dedi.
Gökçelik A.Ş Yönetim Kurulu ve NOSAB Müteşebbis Heyeti Başkanı Yalçın Aras ise sektörleri gereği çelik fiyatlarını çok yakından takip ettiğini ifade ederek, “Birbiriyle paralel olmayan acayip şeyler oluyor. Çin’de fiyatlar absürt bir şekilde fırlarken, Türkiye’de düştü. Avrupa’da ise biraz yükseliş var” diye konuştu.
Sektör olarak sıkıntılı bir süreçten geçtiklerini kaydeden Aras, “Rekabet avantajımızı, pazarlarımızı kaybediyoruz. Örneğin tekstil sektörümüz liderliğini Pakistan’a kaptırırken, biz Polonya’ya, Hindistan’a, Çin’e kaptırıyoruz. Geçen yılki cirolarımızdan yüzde 40 geride geliyoruz. Bütün aksilikler art arda geliyor” açıklamasında bulundu.
İş insanlarıyla yaptığı görüşmelerde onların da sıkıntı yaşadığını gözlemlediğini dile getiren Yalçın Aras, “Kredilerin önü açılmadan insanlar asla adım atmazlar. Atmak da istemezler. Büyük oranda sıkıntı sinyalleri görüyoruz. Bundaki en büyük etkenlerden biri belirsizlik” dedi.
Bursa inşaat sektörünün ve iş dünyasının deneyimli isimlerinden Adil Gökçadır da Bursa’da konut stoku fazlası olmadığına, kentsel dönüşüme muhtaç, yıkılması gereken pek çok dayanıksız, denetimsiz yapı olduğuna dikkat çekti. Gökçadır, 2012 yılında çıkan Kentsel Dönüşüm Yasası’ndan sonra gerekli adımların atılmaya başlanmasında çok geç kalındığını belirterek, bu çalışmalara hız verilmezse Bursa’da çok sayıda can kaybına mal olabileceği uyarısında bulundu.
İş hayatının bir döneminde tekstil alanında da bulunduğunu hatırlatan Adil Gökçadır o dönemin talihsizliğini şöyle anlattı:
“Dünya Ticaret Örgütü’nün Çin kotalarına kaldırmasına 2 ay kalmıştı. O dönem BTSO ve diğer ticaret odaları, odalar birliği başkanlığında hükümete giderek, bu işin bir sene daha uzatılmasını talep ettiler. Elbette DTÖ bizdeki uzatma alışkanlığını benimsemedi. Adamlar 20 sene öncesinden tarihi, günü saati belirlemişlerdi. O dakika uygulama başladı. Türkiye adeta olaydan bihaberdi ve yıllarca en ufak bir tedbir dahi alınmamıştı, Çin kotaları kalktığında Türkiye’deki tekstilci ortada kalakaldı. Hükümet ise pılı pırtı işi diyor, katma değeri yüksek ve ciddi istihdam yaratan bu sektörden vazgeçtiğini ilan ediyordu. Anlaşılan hemen ertesi gün mikroçip üretimine başlayacaklardı. O dönem tekstilciler çok zor durumlarda kaldılar. Yoğun işten çıkarmalar ve kapanmalar yaşandı. Pek çok devlet ise çeşitli yöntemlerle tekstil üreticisini desteklemiş ve uyum sağlayıncaya kadar korumuştu. Türkiye’de yasalara uygun olarak yapılmış ithal ürünlere, bir gece kararı ile ansızın fon konduğunu, falanca günden itibaren demeden, hiç zaman vermeden hemen ertesi gün uygulamaya başlandığını gördük. Hem de gerekçesiz olarak ve yatırımcıya hiçbir şekilde kendini koruma şansı tanımadan yapılan baskın uygulamalarla. Yatırımcı ve müteşebbislerin güvenleri suiistimal edilirse ne yatırım ne de üretim olmaz.”
Toplantının ev sahibi olan Avukat Öztürk Yazıcı ise eğitim ve iş hayatındaki tecrübelerini anlatarak, 35 yıldır aktif avukatlık yaptığını kaydetti. Son 20 yıldır sadece şirketlere yönelik işlerde çalıştığını ifade eden Yazıcı, “Şirketlerden gelen sorunlar genelde ortak oluyor. İş hukuku, sendika, grev, sözleşme, akıl danışma, kira, alacak – verecek gibi konular oluyor” dedi.
Bursa ve İstanbul’da iki ayrı merkezde hizmet verdiklerini bildiren Av. Öztürk Yazıcı, “Bursa’da 3 – 4 avukatız. İşlerimizi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’ndaki ofisimizde yapıyoruz. Oğlum Avukat Bahadır Yazıcı ise İstanbul’daki ofisi idare ediyor. Orada da 3 tane uluslararası nitelikte avukat var” diye konuştu.
Akçakoca: İşinizi en iyi şekilde öğrenmelisiniz
Bursa’nın ilk Yeminli Mali Müşavirlerinden (YMM) olan Cevdet Akçakoca ise Merinos, İpsan Tekstil, Elta, İpekiş Mensucat ve Penguen Gıda’da çeşitli görevlerde bulunduktan sonra YMM’liğe başladığını söyledi.
Bu işten mutluluk duyduğunu ifade eden Akçakoca, “Bursa’daki ilk 5 – 6 YMM’den biriyim. Türkiye’de 7 bor tesisini gezdim. Tekstilde gözümü kapatır hangi makinenin çalıştığını bilirdim. Bir işi yapacaksanız onu en iyi şekilde öğrenmeniz lazım. Denetimi yapacaksınız da onu en iyi şekilde öğrenmelisiniz” dedi.
Bursa’da çimento sektörünün duayen isimlerinden olan Mürsel Öztürk de, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde çalıştıktan sonra 1980 yılında Bursa Çimento’da Teknik Müdür olarak çalışmaya başladığını hatırlattı. Öztürk, Teknik Müdürlükten sonra sırasıyla Fabrika Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığı ve Genel Müdürlük görevlerinde bulunduğunu söyleyerek, “Bursa Çimento’da göreve başladığımda Genel Müdür olan ve 2004’te Murahhas Aza olarak görev alan Burhan Evcil ile 35 yıl birlikte çalıştım. 2004 – 2016 yılları arasında ise Genel Müdürlük görevini yürüttüm. Sonrasında ise emekli oldum” dedi. Mürsel Öztürk, bu dönemde kendisine Yönetim Kurulu’nun kararları çerçevesinde verilen yetkileri Burhan Evcil ve çalışma arkadaşlarıyla gelişim yönünde kullanmaya çalıştıklarını ifade etti. Öztürk, Bursa Çimento’nun çok ortaklı olarak başlayıp, bunu 57 yıldır başarıyla sürdüren bir oluşum olduğunu da sözlerine ekledi. Bursa’nın ve Bursa Çimento’nun kendisine önemli kazanımlar sağladığını ifade eden Öztürk, “Bursa Çimento, benim düşündüğüm, ufkumun müsaade ettiği her şeyde bana destek oldu. Türkiye, Avrupa Birliği’nin gözetim üyesi. CEMBUREAU denilen Avrupa Çimento Birliği’nin tepesi konumunda bir kurum var. Orada Türkiye’yi 20 yıl temsil ettim. Bursa Beton’u kurarken hazırlığını ben yaptım. Burhan Evcil bana tam yetki verdi. 50 bin metreküpten başladık. Şu anda Bursa Beton’un kapasitesi tam 3 milyon metreküp. Bunun bütün aşamalarını 1986’dan 2016’ya kadar 30 yıl boyunca ben takip ettim” diye konuştu.
Türkiye’nin 2008 yılında düşük kur politikasın geçmesinin tekstil sektörüne büyük darbe vurduğunun altını çizen Minteks Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Özkan İrman da, “Bu dönemde 1000 kişinin çalıştığı fabrikalar 300 – 500 kişiye düştü. İngiltere siparişlerini Bangladeş, Çin gibi ülkelere kaydırdı. Tekstil kenti olan Denizli’deki firmalar, işlerimizi nasıl döndürebiliriz diye düşünmeye başladı. Biz o döneme kadar ülke olarak tekstilde belirli noktaya gelmiştik. Sermaye birikimimiz oluşmuştu. Ama buna çok büyük bir ket vuruldu” şeklinde konuştu. İrman, şirket olarak butik tarzda çalıştıkları için düşük istihdam ve tedarikçi destekleriyle işlerini bu noktaya getirdiklerini ifade etti. Son dönemde Türkiye’nin büyük bir savrulma yaşadığına vurgu yapan Özkan İrman, “Kiracıyla ev sahibinin, işverenle çalışanın barışı yok. Ama en kötü şey üretici ile tüketici arasında barış ve güven yok. Fiyat vermekte zorlanıyoruz” dedi.
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Bursa Şubesi Başkanı Emin Direkçi ise Ankara ve Bursa’da farklı firmalarda çeşitli görevler aldıktan sonra şu anda iki firmanın kurucu ortağı olarak iş hayatına devam ettiğini ifade etti. Direkçi, deneyimlerini ve enerjisini talep olması halinde özel veya kamu kuruluşlarında değerlendirmeye hazır olduğunu sözlerine ekledi.
Geleceğe yönelik en büyük amacının çocuklara ve gençlere daha iyi bir dünya bırakmak olduğunun altını çizen Direkçi, insanlık olarak ülke vatandaşı olmaktan çıktığımızı ve dünya vatandaşı olduğumuzu ifade etti. Direkçi, “Bugün cilt kanseri olan bir hasta ABD’yi dava edebiliyor olmalı. Afrika’da su bulamayan bir insan suyu hoyratça kullanan golf sahasını dava edebilmeli.
Öyle bir yere evriliyor. Ancak çok kötü yönetiliyoruz. Ülkemizde erdemlerimizi kaybediyoruz. Geleceğe yönelik sıkıntılarımız var” açıklamasında bulundu.
Baba mesleği olan bobinajcılığa devam eden Oktay Holding Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ertoksöz de, yaklaşık 14 şirketleriyle ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ettiklerini belirtti.
Son dönemde demir, bakır ve alüminyum fiyatlarının Çin’de büyük oranlarda arttığına dikkat çeken Ertoksöz, Avrupa ve LMI bazında ise bir artış olmadığını söyledi. 30 yıldır ilk defa böyle bir durumla karşı karşıya kaldığını dile getiren Ertoksöz, bunun ülkemize ve Avrupa’ya yansımalarının nasıl olacağı konusunda ise öngörüsü olmadığını ifade etti.
Şu anda piyasada ham madde, mal ve paranın olmadığını kaydeden Ertoksöz, “Demir fiyatlarını dolar bazında değerlendirmeliyiz. Bakır, Londra Metal Borsası’nda 8 bin 500 dolar, Çin’de 12 bin 300 dolara kadar çıktı. Genel olarak hemen her zaman 1.000 dolarlık fark vardır ancak bu fark son dönemde 4 bin doları aştı” diye konuştu.
Bursa otomotiv sektörünün deneyimli isimlerinden Yönetim Danışmanı Erdal Elbay da, otomobil fiyatlarının son dönemde ciddi oranda arttığını ve almak için araç dahi bulunamadığını söyledi.
Otomotiv sektöründeki gelişmelerin son 40 yıldır Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) raporlarıyla takip edildiğini anımsatan Elbay, “Geçtiğimiz günlerde OSD’nin raporunu incelediğimde Togg’un OSD üyesi olmadığını gördüm. Togg’un adetlerini OSD raporlarından öğrenmeyi umut ediyordum. Fakat Togg hiçbir raporunu ve bilgisini OSD ile paylaşmıyor. Bu yıl yaklaşık 50 bin adet Togg üretim hedefi vardı ancak bunun yarısının üretilmesinin bile zor olacağını düşünüyorum” dedi.