Kıymeti okurlar, hepimizin malumu üzerine son dönemde finansmana erişim metotları farklılık göstermektedir. Başta sanayi işletmeleri olmak üzere birçok işletme alternatif finansman temin yolları aramaktadır. Hiç şüphesiz ki son dönemde gerek personel kalitesi gerekse piyasa şartlarına sağladıkları uyumlu çalışma şekli sebebiyle katılım bankaları önemli bir finansman temin merkezi haline gelmiştir.
Katılım bankalarından kullanılan finansmanların yani murabahaların vergi kanunları karşısındaki durumu ve iş bu kullanımlara ilişkin faiz kur farkı ve benzeri giderlerin vergi kanunları karşısındaki durumu ise iş bu yazının konusunu oluşturmaktadır.
Katılım bankalarının en temel özelliklerinden biri olan katılım kavramı gerek finansman sağlarken gerekse de fon toplarken paylaşmaya dayanan bir yaklaşıma sahip olmasıdır. Fon toplamak için oluşturulan katılma hesapları, katılım bankalarını diğer geleneksel bankalardan ayıran en bariz ayırıcı unsur olması sebebiyle, katılım kavramı kullanılır.
Katılım bankaları, özel cari ve katılma hesapları yoluyla fon toplamak ve topladığı fonları faizsiz finans prensiplerine uygun yöntemlerle kullandırmak üzere faaliyet gösteren bankalardır.
Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmeliğin’in 19. maddesinin makale konumuzla ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:
“Katılım bankalarının fon kullandırma yöntemleri Madde 19:
(1) Katılım bankalarının fon kullandırma yöntemleri aşağıda belirtilmiştir.
a) Satım yöntemleri: Finansman sağlama amacıyla müşterinin ihtiyaç duyduğu her türlü maddi ve gayri maddi mallar ile hakların, bedeli satıcıya ödenerek tedarik edilmesi işlemidir. Satım yöntemleri; kâr beyanı ile satım (murabaha), kârsız satım (tevliye), pazarlık usulüyle satım (müsaveme), peşin ödemeli satım (selem), açık he-saplı satım (isticrar), kâr beyanı ile emtia satımı (teverruk) ve eser sözleşmesi (istisna) türlerinden oluşur.
b) Kiralama yöntemleri: Finansman sağlama amacıyla, tüketilmeden kullanılabilen bir varlığın menfaatinin devri veya bir hizmetin sunulması işlemidir. Kiralama yöntemleri; adi kiralama, finansal kiralama, faaliyet kiralaması, ürün kiralaması, işgücü kiralaması ve hizmet kiralaması türlerinden oluşur.
(2) Birinci fıkrada sayılan yöntemlere ve bu yöntemlere ilişkin belirlenecek standartlara dayalı hukuki ilişkiler münhasıran finansman sağlama amacıyla kurulur.
(3) Katılım bankaları, gelir elde etme amaçlı olarak müşterilerine nakit finansman sağlayamazlar.
(4) Satım yöntemlerine dayalı işlemlerde satıcı tarafından müşteri adına düzenlenen belgeler sebebiyle yapılacak ödemelerin finansman sağlayan banka vasıtasıyla yapılması, bankanın kayıtlarında gösterilmesi ve alım satıma ilişkin belgenin bir suretinin bankada muhafazası zorunludur. Usul ve esasları Kurul tarafından belirlenen hallerde bedelin satıcıya ödenmesi şartı aranmaz.”
Ülkemizde genellikle katılım bankalarında murabaha sistemi uygulanmaktadır. Murabaha, Arapça kökenli bir kelime olup, bir malın satılırken üzerine karının eklenerek satılması anlamına gelmektedir. Murabaha, bir malın alınıp üzerine belli bir miktarda kar eklenerek müşteriye satılması işlemidir.
Açıkça görülmektedir ki, murabaha işlemleri direkt olarak bir malın alımına ilişkin temin edilen finasmanı ifade etmektedir.
Vergi Usul Kanunu 263’ncü madde hükmünde ise, “c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),”
Yukarıda açıklanan hüküm ve tanımlamalar ışığında göstermektedir ki, katılım bankalarından kullanılan murabaha finansman yöntemi kanun hükmü ışığında katlanılan kâr payı ödemeleri gider yazılmayarak aktifleştirilecektir.