Prof. Dr. Yılmaz, iktisat kavramının 200-250 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu belirterek, “İktisat, sanayi kapitalizmiyle birlikte ortaya çıktı. 18. yüzyılın son çeyreğinde İngiltere’de gerçekleşen sanayi devrimi, seri üretimi beraberinde getirdi. Bu dönemde emek, sermaye ve toprak gibi kavramlar öne çıktı” dedi. Yılmaz, sanayi devriminin insanlar için dönüştürücü bir etki yarattığını ve Adam Smith’in “Ulusların Zenginliği” kitabıyla birlikte üretimin zenginliğin kaynağı olarak görüldüğünü vurguladı.
İktisatta Teoriler ve Tartışmalar
Sanayi devrimi sonrası iktisatta yaşanan teorik tartışmalara da değinen Rektör Yılmaz, “Marx’tan önce emek-değer teorisi öne çıkarken, bu teori fiyat sorununu çözemedi. Daha sonra fayda-değer teorisi ortaya çıktı ve tüketici davranışları ön plana alındı. Bu durum, Marx’ın terminolojisini iktisat dışına itti” dedi. Yılmaz, ana akım iktisadın rasyonel bireylerin çıkar maksimizasyonu üzerine kurulu olduğunu, ancak itirazcı geleneklerin tüketicilerin rasyonel olmadığını savunduğunu ifade etti.
1970’li yıllarda iktisat metodolojisi üzerine çalışmaların başladığını belirten BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, “1990’lı yıllardan itibaren iktisat felsefesi tanımlaması kullanılmaya başlandı. İktisatçılar, bilim olma çabaları nedeniyle uzun süre felsefeyle mesafeli durdular, ancak bu tarihten sonra iki disiplin birbirini buldu” dedi.