Semih AYDIN – Göksel BAŞARAN
Pandemi ve ardından patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte enerji ve ham madde maliyetlerinde ciddi artışlar yaşandı. Bunun yanında işçilik maliyetleri de son bir yılda TL bazında yüzde 100’e yakın arttı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2022 yılında Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nde yaşanan artış yüzde 128 olarak kayıtlara geçti.
Tüm bu artışlara rağmen özellikle geçtiğimiz yılın haziran ayından itibaren döviz kurlarının baskılanması, yerli üreticiyi olumsuz etkiledi. TL bazında üretim maliyetleri hızla artan sanayicinin kârı döviz kurlarının stabil seyretmesi nedeniyle eridi.
Üretim maliyetlerini satış fiyatlarına yansıtmak durumunda kalan firmalar, TL’nin enflasyona rağmen döviz kurları karşısında sabit kalması nedeniyle yurt dışı pazarlardaki fiyat rekabetini de koruyamayacak duruma geldi.
Konuyla ilgili Bloomberg HT yayınında değerlendirmelerde bulunan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, “Türkiye son 2 – 3 yılda üretim ve ihracat alanında iyi bir mesafe kaydetti. Rekabetçiliğimizi koruyabilmemiz için girdi maliyetlerimizi kontrol altına almak gerekiyor. Enflasyon dikkate alındığında kurun bu seviyelerde olmaması gerekiyor. Kurun enflasyon oranında artması gerekiyor. Kurun üreticilere destek çıkması gerekiyor. Aylık enflasyon yüzde 2 ise kurun da o seviyede artması gerekiyor” dedi.
Engin ÇETİNER
Beka-Mak YK Başkanı
Döviz enflasyon kadar artmalı
2022 yılında maliyetimiz avro bazında yüzde 46, TL bazında ise yüzde 190’a kadar artış gösterdi.
Üretim maliyetinin artması nedeniyle ürünlerimizin fiyatlarını arttırma zorunluluğu getirmiştir. Pandemi sonrası dünyadaki üretim değerlerinin düşmesi, Ukrayna ile Rusya savaşından dolayı Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlar, ürün fiyatlarındaki artışa rağmen ihracatımızın artmasına sebep olmuştur. Uygulanan zamlar mevcut siparişlere uygulanamadığı ve teslim zamanların uzun olması sebebiyle karlılık oranımız düşmüştür. Maliyetlerin TL bazında artması ve döviz kurlarının stabil kalması yabancı pazarlardaki rekabet şansımızı elbet düşürdü. Artan fiyatlarımız özellikle Orta Doğu pazarında rekabet gücümüzü zayıflattı ve satışlarımızı etkiledi.
Öncelikli beklentimiz döviz kurunun en azından enflasyon kadar artması. Enflasyonun üzerindeki her artış ihracatçıyı memnun eder.
İhracat yapan üreticiye yeterli teşvik sağlanmadığını düşünüyorum. Artan maliyetler üretimi zorlaştırmıştır. Türkiye’nin konumu ve Türk ürünlerine her yıl artan talebin olduğunu görüyoruz. Bu durum çok iyi değerlendirilse 500 milyar dolarlık ihracat hedefine en kısa zamanda ulaşabilir, hedefimizi 1 milyar dolara çıkarırız.
Haluk Sami TOPBAŞ
Topbaş Group YK Başkanı
Rekabet gücümüz zayıfladı
Son bir yılda TL bazında personel giderlerimizde yüzde 120, enerji giderlerimizde yüzde 400 ve diğer üretim girdilerimizde ise yüzde 128 seviyesinde artış yaşandı. Geçtiğimiz yıl avrodaki değişim yüzde 31 seviyesinde kalırken TL bazında üretim girdilerinde çok yüksek artışlar yaşandı. Avrupa’da çelik sektörüne enerjide sağlanan sübvansiyonlar, finansal desteklerle birlikte rekabet gücümüzü zayıfladı, karlılığımız çok etkilendi. Maliye politikalarımızın döviz kuru üzerindeki baskısının enflasyona düşüş yönünde etkisini maalesef göremiyoruz. Devalüasyon riskinin giderek arttığını, İhracatçı bir firma olarak sağlıklı bir kur ve enflasyon düzeyinin rekabetçiliğimizi koruyabilmemiz açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Dövize yapılan müdahalelere, seçim süreci sonrasında piyasaların ani tepki verme riskinin yükseldiğini düşünüyoruz. Enflasyon ve döviz değişimi arasındaki fark yüzde 70 seviyesinde. Kısa vadede avro kur seviyesinin 25 TL seviyesine, 2023 yıl sonunda enflasyonu kontrol alma sürecine paralel olarak 28 TL seviyesine ulaşacağını öngörüyoruz. Ülkemizin döviz ihtiyacını karşılamada lokomotif görevi gören ihracatçı firmaların finansal kaynaklara erişiminin kolaylaştırılmasına, rekabetçiliklerini arttıracak politikaların ivedi devreye alınmasına en çok ihtiyaç duyulan dönemlerden birini geçirmekteyiz.
Osman GÜLER
Elektroteks YK Başkanı
Avrupa’daki maliyetleri yakaladık
Üretim maliyetlerimiz TL bazında yaklaşık yüzde 150 arttı. Türkiye bugüne kadar işçilik ve enerji maliyetleri konusunda düşük fiyata sahip olduğu için cazip bir ülke konumundaydı. Son bir yılda ise enerji maliyetlerinde yüzde 400, işçilik maliyetlerinde ise döviz bazında yüzde 80’e yakın artışlar yaşandı.
Tüm bunların yanında asgari ücrete yıl içerisinde bir ara zam yapılması da kamuoyunda konuşulan konular arasında. Fakat son bir yılda döviz kurları hemen hemen aynı seviyelerde kaldı.
Ancak bu süreçte emtia fiyatları, işçilik ve enerji maliyetleri arttı. Biz de birçok projemizin siparişini daha önceden aldığımız için maliyet artışlarını müşterimize yansıtmamız mümkün olmadı. Durum böyle giderse ülkemizdeki ihracatçıların dünyadaki rekabet gücü neredeyse bitecek. Zaten şu anda rekabet edebilecek bir durumda değiliz. Hemen hemen Avrupa’daki maliyetleri yakalamış konuma geldik.
Seçim sonrasında döviz kurlarında artış yaşanacağını düşünüyorum. Yaşanan maliyet artışlarını göz önüne aldığımızda Dolar/TL kurunun 30 TL civarında olması gerekiyor.
Osman AŞLAV
Demircioğlu Group Genel Müdürü
Ham madde fiyatları dikkatle izlenmeli
Rusya - Ukrayna savaşı ile birlikte dünyada ve ülkemizde enerji maliyetleri ciddi manada arttı. Son dönemde dünyada enerji maliyetlerinde yaşanan gevşemeye paralel yılbaşında önemli gider kalemlerinden biri olan doğal gaz fiyatında indirime gidildi. Enflasyonun bu sene gerilemesine paralel geçen sene yaşanan maliyet artışının daha öngörülebilir olmasını bekliyorum. Ancak Çin’in Covid politikalarını gevşetmesene paralel ham madde fiyatlarının dikkatle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kurda yaşanan ani iniş ve çıkışların makro ekonomik olarak problem yarattığını düşünüyorum. Zamana yaygın şekilde yani öngörülebilir olarak kurda yaşanan artış ve inişler bizler açısından daha yönetilebilir. Ancak maliyet artışlarına rağmen kurun uzun süre aynı seviyede kalması ihracatçı olarak dış rakiplerimiz karşısında göreceli üstünlüğümüzü yitirmemize neden oluyor. O nedenle rekabette zorlanıyoruz.
Maliyet artışları ve kurun sabit kalması neticesinde hem karlılık hem de rekabet tarafında problemler yaşıyoruz. Ancak bu durumu yaptığımız Ar-Ge çalışmaları ve yeni pazarlar ile elimizden geldiğince aşmaya çalışıyoruz.
Seçime bağlı olarak bir kur tahminim yok. Ancak sene içerisinde enflasyonda yaşanan düşüşün devamıyla kur tarafının da belli ölçüde bir patikaya gireceğini düşünüyorum.
Türkiye dinamik sanayii altyapısı ile birçok problemin üstesinden gelme potansiyeline sahip bir ülke. Bütün yaşanan problemleri orta uzun vadeli doğru politikalarla aşma kapasitemiz ve potansiyelimiz fazlasıyla var.
Burak ARAS
Gökçelik İş Gel. ve Str. Md.
Maliyet artışları devam edecek
Perakende sektöründe depo ve raf sistemlerinde son bir yılda enerji maliyetlerimiz TL bazında yüzde 432 arttı. Yaşanan bu olağanüstü artış, doğal olarak tüm üretim maliyetlerimizi arttırdı. Ayrıca bu enerji artışlarının ve bazı global gelişmelerin de etkisiyle ham madde fiyatları da çok ciddi oranlarda arttı. Tüm bu gelişmeler ürün maliyetlerini geçen yıl ile kıyaslanamaz değerlere getirdi. Üreticiler olarak en büyük sorunumuz ise bu artışların tamamını satış fiyatlarımıza yansıtamamak oldu. Bu da kararlılığı çok düşürdüğü gibi bazı ürünleri neredeyse başa baş noktasına getiriyor. Gökçelik olarak gerek bu artışların etkisini daha aza indirmek amacıyla gerekse de yeşil enerji stratejilerinizin bir parçası olarak fabrikalarımızda güneş enerji sistemlerini hayata geçirdik, şu anda aktif olarak kullanıyoruz. Gökçelik Depo Sistemleri (GDS) fabrikası çatısına yaklaşık 3.500 metrekare bir alana GES kurduk ve diğer fabrikalarımızda da Güneş Enerji Sistemleri yatırımlarımıza devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde maliyet artışlarının gerek enerji gerekse diğer etkenlere bağlı olarak devam edeceğini düşünüyoruz. Ancak önemli olan arz talep dengesi. Talep durgunluğu olmadığı sürece üretim, istihdam ve ihracatın hız kesmeyeceğini düşünüyorum. İhracatçı olarak baktığımızda ihracatçıyı en memnun edecek kur ise istikrarlı kurdur.
Melih İYİGÜLLÜ
Akiş Boya YK Başkanı
Ürünlere zam yapmak zorundayız
Üretim maliyetlerindeki artışla beraber kurun sabit kalması ihracatımızı olumsuz etkiledi.
Katma değerli ürün üretmemize rağmen ürünlerimize zam yapmak zorundayız ve bu da pazar kaybına neden olabilir.
İsmail TATAR
İbraş Kauçuk Genel Müdürü
Kârlılığımız etkilendi
2022 yılında üretim maliyetlerimiz yüzde 45,41 oranında artış gösterdi.
Yılbaşı ile Haziran ayı arasındaki döviz artışı ihracatın dengelenmesini sağlasa da, Haziran sonrasından günümüze kadar maliyetlerimizin yüzde 45,41 oranında artmasına rağmen döviz kurlarının yüzde 21,95 oranında artış göstermesi sonucu ihracatımızın etkilenmemesi için avro bazlı fiyatlarımızı yükseltmediğimiz için karlılığımızı aşağıda yönlü etkiledi.
Maliyetlerimizi kontrol ederek karlılığımızı minimize etsek dahi kurların sabit kalması sonucu fiyatlarımızda yapmak zorunda olduğumuz artış sonucu 2023 yılında ihracatta rekabet gücümüz düşürecektir. Özellikle Çin’in yaşadığı sorunlardan sonra tekrar pazara giriş iştahı maliyet-kur ilişkisi ile bizleri zorlayan en büyük etken olacaktır.
İbraş olarak her daim kısa ve uzun planlarımızın içinde kur öngörüleri yer almaktadır. Bu öngörüler oluşturulurken tüm şartlar değerlendirilerek oluşmaktadır. Elbette döviz kurlarında yukarı yönlü beklentimiz olmak ile birlikte memnuniyet seviyesi maliyetlerimiz ile doğru orandadır.
Nermin CEYHAN
Cemi Kids YK Başkanı
Pazar kaybetme riski var
2022 yılı, üretim maliyetlerinin ciddi oranda arttığı bir yıl olmuştur. Üretici fiyatları endeksinin geçen yıl içinde yüzde 150’leri görmesi bunun kanıtıdır.
Enerji, emtia ve petrol fiyatlarındaki artışlar ham madde fiyatlarını yükseltmiş, ayrıca işçilik maliyetleri de üretim maliyetlerine yansımıştır.
Artan maliyetlere karşın döviz kurlarının baskılanması, parite etkisi ve dış talepteki yavaşlama nedeniyle ihracatçının kârlılığı düşmüştür. Küresel resesyon yüzünden, oluşan yüksek maliyetler fiyatlara yansıtılamamaktadır. Çünkü fiyat artırıldığında pazar kaybetme riski söz konusu olmaktadır.
Bu süreçte devletimizin ihracatçıların üzerindeki maliyet baskısını hafifletecek önlemleri alması büyük önem taşımaktadır. İhracatta kârlılığın oluşabilmesi için kurların seviyesi elbette kritik önemdedir. Beklentimiz, rekabetçi fiyat sunabilmek için kurun enflasyona paralel hareket etmesidir.
Sevgi SAYGIN
Umdasch Madosan YK Üyesi
Döviz kurları yüzde 10 – 15 artmalı
Üretim maliyetlerimiz dolar kuruna endeksli olduğu için bunlar TL bazında yüzde 75 civarında arttı. Döviz kurlarında sabitleme, maliyetlerimizdeki TL bazındaki artışlar nedeniyle kârlılığımızı yüzde 8 ile 10 civarında düşürdü. Eğer kur sabit kalır ise TL bazında maliyetlerimiz artacağı için rekabet gücümüz düşer.
Seçim sonrası dövizde artış olacağını düşünüyorum. Döviz kurlarının yüzde 10 ila 15 civarında artması, ihracat açısından daha uygun olacaktır.
Serdar SAĞLAM
Yavuzlar Dişli YKB Yrd.
Sabit kur kârlılığımızı azaltıyor
2022 yılı boyunca üretim maliyetlerimiz yüzde 150 gibi bir atış göstermesine rağmen, biz ürünlerimizin satış fiyatlarında aynı oranda fiyat artışı gerçekleştiremedik.
Firmamız 20 ülkeye büyük ölçüde ihracat yapmaktadır. Günlük fiyatlar veriyoruz. Ancak oluşan maliyetleri yurt dışı müşterilerimize yansıttığımızda avro olan fiyatlarında, onlara göre gereğinden fazla arttığını görünce bir neden sorgusu yapıyorlar. Tabi ki kurların sabit bir düzeyde kalması önemli, ancak ondan önce maliyetlerin de makul bir seviyede kalması gerekiyor. Kurların sabit kalıp maliyetlerin ülke içinde artması enflasyonu tetikliyor. Bu durumda sabit kur politikası bizim satış gücümüzden ziyade karlılığımızı azaltmakta. Seçim yatırımı olarak birçok konuda tavizler verildi. Bu tavizler seçim sonrası kemer sıkma politikası olarak bizlere yansıyacaktır. Seçim sonrası hem kur artışı hem de maliyetlerdeki artışlar devam edecek gibi gözükmekte. Enflasyon göreceli olarak bir önceki yıla göre düşük gözükse de aslında olan olmuştur.
Ali GÜZELDAĞ
AG Mensucat YK Başkanı
Sanayide atıl yatırımlar artabilir
Enflasyon ortamında maliyetleri bütçelemek, kontrol etmek, performans değerlemesi yapabilmek işletmeler için çok zordur. Eskiden piyasada fiyatların parametresi döviz kurları ve faiz oranları olurdu. Yeni ekonomide tedarik kalemlerinin döviz artışının üzerinde olması, ihracat odaklı işletmeleri olumsuz etkilemektedir. Bu sebeple bazı işletmeler üretim proseslerini genişleterek, dışarıdan hizmet aldığı fason işlerini de işletmelerine dahil etmeyi düşünmektedir.
Böylece fiyat rekabetinde geri kalmamak için bir nevi zorunlu entegre yatırımı yapılması planlanmaktadır. İşletmeler entegre tesis ile kümülatif maliyeler yaparak bu dönemi geçirmeyi düşünmektedir.
Aslında bu durum sanayide bir nevi atıl yatırımı artıracak demektir. 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi dünya ekonomisinin yönü ve durgunluktaki Avrupa ekonomisinin gidişatı ihracatımızı etkileyen önemli faktörler olacaktır.
Özgür YILDIZ
SİFF Elektromekanik Gen. Md. Yrd.
Enflasyon oranıyla doğru orantılı kur bekliyoruz
Son bir yılda üretim maliyetlerimizin en önemli kalemlerinden biri olan işçilik maliyetlerimiz yüzde 100’ün üzerinde arttı. Elektrik ve doğal gaz girdilerimiz yüzde 350’nin üzerinde arttı. Bunun dışında en önemli maliyet artışları emtia fiyatları oldu. Ayrıca özellikle Avrupa menşeili elektronik parçaların fiyatlarında hem dövize bağlı hem de dövizin üzerine gelen zamlarla birlikte TL yüzde 60 civarında zamlar görmeye başladık. Biz de bu nedenlerden dolayı fiyatlarımızı revize etmek durumunda kaldık.
Kurların doğru düzeyde değerlenmemiş olması elbette ihracattaki rekabet gücümüzü etkiliyor, fakat yurt içi pazarda da bunun etkilerini görüyoruz. Girdi maliyetlerinin sürekli artması ve kurların sabit kalması nedeniyle bizim dövizle yaptığımız satışlarda fiyatlarımızı güncellememizi gerektirdi. Bu da üretici fiyatları enflasyonunu yukarı çekiyor.
Ülkemizde kağıt üzerinde serbest kur rejimi var. Ancak geçtiğimiz yıldan itibaren kurdaki artışı önlemek için alınan ekonomik tedbirler nedeniyle döviz kurları baskılanmış durumda. Kurları ve faizleri yukarı yönlü etkilemesi gereken enflasyon seviyesi varken hem kurlar hem de faizler aşağı yönlü hareket ediyor.
Çünkü üzerinde baskı var. Açık piyasa işlemi yapmadan, tamamen döviz stoku yapılarak kurlar ve faiz baskılanmaya çalışılıyor.
Ancak ne kurlar doğru pozisyonda ne de faizler. Borçlanma faizi ve mevduat faizi arasındaki makas ciddi şekilde arttı. Bu da piyasayı tehlikeli bir pozisyona sürüklüyor. Bu durum Türk ihracatçısının uluslararası pazardaki rekabet gücünü çok ciddi bir şekilde etkiliyor.
Seçim sürecinin ardından dövizde bir hareket beklentisi olabilir. Piyasa gerçeklerine göre döviz kurlarının seçim beklentisi olmadan, hemen artması gerekiyor. Ama seçim sürecinin ardından bu baskı kaldırılır ve piyasada daha serbest bir kur belirlenmesi sağlanabilir.
Ancak 2023 yılının sonuna kadar kur korumalı mevduat hesaplarının devam edileceği ve burada bir takım vergi avantajları sağlanacağı açıklandığı için 2023 yılının sonuna kadar kurlarda ciddi bir artış beklentisi öngörüm yok. Sadece ihracatçıyı değil, bütün üreticileri, ihracatçıları ve ithalatçıları memnun edecek döviz kurları piyasada enflasyon oranıyla doğru orantılı olarak hesaplanabilir kurdur. Bunun hesabını yaptığımızda avro kurunun 30 lira civarında olması lazım.
Erdem ALTINTAŞ
LoyalMak YK Başkanı
Pariteden dolayı zarar ediyoruz
Üretim maliyetlerimiz TL bazında son bir yılda yüzde 50 civarında artı. Bu durum kârlılığımızı da etkiliyor.
Söz konusu durum Türk firmalarının uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü oldukça etkiliyor. Biz fiyatlarımızı girdi maliyetlerimizdeki artış seviyesinde artıramıyoruz.
Çin pandeminin ardından güçlü bir şekilde piyasaya geri dönüş yaptı. Örneğin her geçen sene sattıkları makinelerin fiyatlarını daha da ucuzlatıyorlar. Ancak biz üretim maliyetlerimizde yaşanan yüzde 60’lık artışları satış fiyatlarımıza yansıtamıyoruz. Çünkü bu fiyatlarda yurt dışına makine satamazsınız.
Piyasaya göre şu andaki döviz kuru reel değil. Türkiye’deki enflasyona göre döviz kurları 25 – 30 TL civarında olmalı. Biz ihracatçılar için önemli olan bir diğer husus ise parite. Geçen yıl pariteden dolayı zarar ettik. Çünkü dolar daha güçlüydü. Bizim için güçlü avro olması daha önemli. Makine sektörünün ana ihracat pazarı Avrupa. Ham maddeyi dolarla alıyoruz ama avro olarak satıyoruz. Firma olarak ihracata başladığımız ilk dönemler dolar/avro paritesi 1,40 civarındaydı ancak bu durum son dönemde 1,08’e düştü.
Rengin EREN
Erener Otomotiv YK Üyesi
Üretim üssü olma şansımız riske giriyor
Rekabetçi döviz kuru sanayiciler açısından oldukça kritik bir konudur. Son 1 yılda dolarda yüzde 65, avroda yüzde 51 oranındaki artış, satışta fiyatı değiştirmezken, enerji ve ham madde maliyetlerinde yüzde 200-300’leri bulan artışlar büyük bir sorun teşkil etmektedir. Her geçen gün kârlılık düşmekte. Dünyada tedarik sorunlarının azalması, emtiada fiyat düşüşlerinin de Türkiye’nin rakipleri açısından fiyat düşüşüne yol açması sanayiciyi zorlamaktadır. Avrupalı fiyat dalgalanmalarını asla kabul etmiyor. Artan maliyetlerle üretim üssü olma şansımız da böylelikle riske giriyor. Kur artışı, enflasyonu artıracağından seçim öncesinde baskılanmakta. Seçim sonrasında kurların en az yüzde 20-30 civarında artacağını düşünüyorum. Bu artış dahi maliyet artışlarını absorbe edecek düzeyde değil maalesef. Aslen sorunun temeline inerek enflasyonu düşürecek çözümler bulunması gerekmektedir. Sanayicinin enerji maliyetlerinin yanı sıra ham maddede yaşanan fiyat artışlarını tolere edebilmesi için, kur, faiz ve enflasyonun dengeli götürülmesi gerekmektedir. Piyasaların rahatlaması için bu dengenin sağlanması elzem ve kritiktir. Ekonomide sürdürülebilirlik ve öngörülebilirlik çatısı altında yapısal tedbirlerin hayata geçirilmesi önem taşımaktadır.
Gürkan UZUNLAR
Bölük Makine Genel Müdürü
Beklentimiz öngörülebilir kur
Üretim maliyetlerimiz son bir yılda TL bazında yaklaşık yüzde 150 arttı. Üretim maliyetlerimizin artması ve kurun sabit seyretmesi bizi oldukça olumsuz etkiliyor. Biz, maliyet hesaplarımızı yaparken muhtemel kur artışını da göz önünde bulunduruyoruz. Ancak maliyetler bu derece yükselirken döviz kurlarının sabit seyretmesi karlılığımızın da ciddi derecede gerilemesine sebep oluyor.
Ülkemizdeki yüksek enflasyon karşısında üretim maliyetleri yüksek, kur düşük hatta geride kaldığında, uluslararası pazardaki rekabet gücümüzü düşürecektir. Çünkü vereceğimiz fiyatlar dünya piyasalarında kabul görmeyecektir. Önümüzde acımasız bir rekabet pazarı var. Satılacak ürünü üreten ve pazarlayan sadece bizler değiliz, dünyanın her tarafında aynı ürünü pazarlayan farklı üreticilerin de var olduğu unutulmamalıdır.
Beklentimiz yüksek kurdan ziyade istikrarlı yani öngörülebilir bir kur. Sadece yüksek kur üzerine yapılan planların uzun vadede kimseye bir fayda getireceğini düşünmüyorum.
Hasan TORUN
TESLAMAK Kurucu Ortağı
Dengeler iyi hesaplanmalı
Türkiye’de ve dünyada artan enflasyon oranlarının piyasalara olumsuz yansımasının sonucu olarak hem girdi maliyetleri hem de işçilik maliyetleri aşırı bir şekilde artmaya başladı. Bunların artması sonucu üretim maliyetlerimiz TL bazında farklı kalemlerde yüzde 150 ila 300 oranında arttı. Asgari ücretin artması diğer maliyetlerin ve ücretlerin de aynı oranda veya daha fazla artmasını tetikliyor. Maliyetlerin TL bazında aşırı şekilde artmasının olumsuz yansımalarını ihracatı artırarak azaltabiliriz. Var olan ekonomik sorunlara çözümler bulurken hem ülkemiz için hem de sanayicilerimiz için dengeleri iyi hesaplamak gerektiğini düşünüyorum.
Rekabet gücünü etkileyen en önemli faktörlerden birisi artan üretim maliyetleridir. İhracat yapan firmaların bu olumsuz etkiyi azaltmasının avantajı döviz girdileridir.
Dolayısıyla kurların baskılanması bu avantajı etkisiz hale veya dezavantaja dönüştürüyor. Hem ülkemizin menfaatini hem de ihracat yapan firmalar arasındaki dengeyi gözetmek gerekiyor.
Mehmet Çetin ÖZEL
Marsala Tekstil YK Başkanı
Enflasyon ile döviz kuru arasındaki makas açık
Yüzde 55’lik asgari ücret artışını da hesaba katarsak üretim maliyetlerimiz TL bazında yüzde 70 arttı. Dolar kuru değişimi ise yüzde 40’ta kaldı. Bu yüzden ihracatta fiyat tutturamıyoruz, satış bağlantısı yapamıyoruz. Dolayısıyla 2022 yılında karlılığımız yüzde 30 azaldı.
TL enflasyonu ile döviz kuru arasında bir yılda bu kadar açık bir makas farkı olması çok önemli bir sorun. Birbirine paralel bir değişim olmasını bekliyoruz. Aksi durumda Türkiye’nin uluslararası rekabette gücü düşer ve istikrarsızlık sebebiyle az güvenilir bir tedarikçi görünümüne sahip olmamıza sebep olur.
Seçim sürecinden sonra kur değişiminin TL enflasyon dengesini sağlayacak şekilde olmasını umut ediyorum. İş dünyasını memnun edecek kur seviyesinden ziyade sürdürülebilir büyüme için ihtiyacımız olan, serbest piyasa koşullarında oluşan istikrarlı bir kurdur. Bunun yanında enflasyonun da yüzde 5’ler seviyesine getirilmesi gereklidir.
Serkan KARIŞAN
Kozanlı Mühendislik Ür. Md.
İlk ve son yarı yıl farklı olabilir
Global boyutta yaşanan enerji krizi nedeniyle yükselen elektrik ve doğal gaz maliyetleri ülkemizdeki enflasyon ile birlikte yüzde 400’lerin üzerine çıktı.
Türkiye 2022 son çeyrekte ihracat rekoru kırmasına rağmen, maalesef ithalat rekorunu da kırdı. Yerli üreticinin üretimde kullandığı katma değerli, nitelikli ürünlerin büyük kısmını ithal etmesi gerektiğinden ve bu ürünlerin de global olarak döviz bazında girdilerinin de yükselmesinden dolayı, 2023 yılının rekabetçi olma adına zor bir yıl olacağına inanıyorum. Rekabet gücünüzün düştüğü bir ortamda karlılıkların da düşeceğini öngörüyorum.
İhracatın ve büyümenin sürdürülebilir olması için güncel dolar kurunun 23 TL seviyelerinde olması gerektiğini düşünüyorum.
2023 yılı global merkez bankalarının faiz politikaları, resesyon beklentileri ve ülkemizdeki seçim sürecinden dolayı ilk yarı yıl ve son yarı yıl siyah ve beyaz kadar farklı olabilir.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, yurtiçi ve yurtdışı piyasalardaki yerimizi güçlendirmeye devam ediyor, Ar-Ge ve makina yatırımlarımızla geleceğe hazırlanıyoruz.