Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.
Söz ola ağulı aşı, bal ile yap ede bir söz.
Yunus Emre
Türkiye’de sayıları 12 bini bulan turizm ve seyahat acentelerinin ekonomimize olan katkısı görmemezlikten gelinemez.
Seyahat acentelerinin çatı kuruluşu olan ve 50 yıllık bir maziye sahip Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) her ne kadar sivil toplum kuruluşu olsa da birlik statüsüyle yarı resmi bir kurumdur.
Geçmişte TÜRSAB’ı yönetenler devletle iyi geçinmek gerektiği sözünü ilke edinip çoğu kez söylenenlere hiç itiraz etmeden görevlerini yapıp, bayrağı devretmişler.
Turizmcilikten gelen, TÜRSAB Başkanlığı yapan ve de ardından Kültür ve Turizm Bakanı olan Bahattin Yücel’den önce ve sonra sektör içinden gelen ikinci bakan olarak da Mehmet Nuri Ersoy’u gördük.
Bir turizm patronu olarak TÜRSAB üyesi de olan Bakan Ersoy’un, son üç döneme damgasını vuran Başkan Firuz Barbaros Bağlıkaya ile ilişkilerinin bozulmasının görünen nedeni seçimde ayrı kutuplarda olmalarıdır. Bunun yanı acentelerin hak ve menfaatleri konusunda nedense ters düşmeleri de ilişkilerinin tam kopmasına ve de birbirlerini görmezden gelmelerine neden oldu.
Bakan Ersoy’un TÜRSAB Başkanlığı’nı ve yöneticilerini muhattap almaması gerginliği iyice arttıran hareketler oldu.
TÜRSAB’ın Dışişleri Bakanlığı adına verdiği vize hizmetlerinin alınıp bazı şirketlere verilmesi de ilişkileri gerdi.
Bakanlığın, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ni turizmcilerin elinden almaya gayret etmesi de bu tür olaylardan oldu.
Bankaların el koyduğu TÜRSAB binasını kurtarma girişimlerine engel olunması, 2021 yılında aidat almayan kurumun 2022’de de aidat almasını önlemek gibi davranışlar kamuoyuna da yansımıştı.
TÜRSAB’ın öne sürdüğü bu ithamlarda ne kadar haklı veya haksız olup olmadığı konusunda Bakanlığın ve de Bakan’ın ne düşündüğünü hiçbir zaman bilemedik. Bakan, bu konuda susmayı tercih etti.
Seçim öncesi TÜRSAB yönetiminin önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, ardından da CHP ve İYİ Parti’yi ziyareti dikkat çekti.
Bakan’ın milletvekili adayı olmayacağını da duyurması, yeni bir bakan gelecek görüşünü kuvvetlendirdi. Fakat hiç öyle olmadı. Ersoy, seçimden sonra tekrar bakan olarak atadı ve bazı çevrelerin yaptığı muhtemel hesaplar tutmadı.
Böyle bir durumda TÜRSAB Yönetiminin Bakan ile diyalog kurmasının zorunlu bir girişim olması gerçeği de ortaya çıktı.
TÜRSAB Yönetimi, Bakan’ı tebrik etmek için randevu talebinde bulundu ve talep bazı akil adamların girişimleriyle kabul gördü. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya ve yönetimi doğru bir adım atarak devlet ile olan bağların geçtiği bakanlık katına aylar sonra da olsa giderek çok olumlu bir davranış sergilediler. Aynı şekilde Bakan Ersoy’un da bu ziyaret talebine olumlu yanıt vermesi devlet ciddiyetine yakışan erdemli bir davranış olmuştur.
Devlete, devlet katına veya devlet adına görev yapan bakana küsülmez gerçeğini böylece her iki taraf da hayata geçirdi.
Nasıl ki, devlet desteği olmadan turizm ve seyahat faaliyeti olmaz ise, acente ve turizmci olmadan da turizm asla olmaz olgusunu da belirtmekte fayda vardır.
Ne Mehmet Ersoy ilk ve son bakan, ne de Firuz Bağlıkaya ilk ve son başkandır.
Makamlar gelip geçici mevkiler olduğu gibi, o makamlardakilerde birer fanidir.
Bağlıkaya başkanlığındaki TÜRSAB Heyeti, bir önceki dönem olduğu gibi bu dönemde de Kültür ve Turizm Bakanı olarak atanan Mehmet Nuri Ersoy’a hayırlı olsun temennilerini ileterek, görevinde başarılar diledi. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, TÜRSAB’ın çalışmaları hakkında bilgi vermek üzere Bakan Mehmet Nuri Ersoy’u TÜRSAB’a davet etti.Şimdi sayın bakana düşen ilk görev, en kısa zamanda bu şık ziyarete en kısa zamanda karşılık vererek iade-i ziyaret gerçekleştirmesidir. Bu ziyaret kopan bağların onarılmasına ve diyalog kapılarını açılarak ülke turizmine yararlı girişimlerin başlamasına neden olacak.
Mutlu yarınlar Türkiyem…