Semih AYDIN

İstanbul ve Kocaeli’nin ardından üçüncü sırada yer alan Bursa’dan yapılan ihracat, Türkiye’nin toplam dış satımının yüzde 6,59’unu oluşturdu. Ocak-haziran döneminde yaklaşık 190 ülke, serbest ve özerk bölgeye ürün gönderilen Bursa’nın ihracatı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,9 artarak 7 milyar 913 milyon 417 bin dolardan 8 milyar 142 milyon 809 bin dolara ulaştı.

Otomotiv sektörü kentin ihracatını sırtladı

İlin ihracatında otomotiv sektörü başı çekti. Bursa’da otomotiv endüstrisi, yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,9 artışla 3 milyar 615 milyon 273 bin dolar ihracata imza attı. Otomotivin ardından kent ihracatına en fazla katkıyı hazır giyim ve konfeksiyon sektörü sağladı. Sektör temsilcileri 6 aylık süreçte 844 milyon 237 bin dolarlık dış satım gerçekleştirdi. Üçüncü sırada yer alan makine ve aksamları sektöründe üretim yapan sanayiciler de ihracatını yüzde 13,5 artırarak 693 milyon 775 bin dolarlık ihracat yaptı.

En çok ihracat Almanya’ya yapıldı

Bursa’dan en fazla ihracat Türkiye’nin en önemli pazarlarından Almanya’ya yapıldı. Bu ülkeye yılın 6 ayında dış satım, ocak-haziran 2022’ye göre yüzde 5,1 artarak 1 milyar 186 milyon 865 bin dolardan 1 milyar 247 milyon 702 bin dolara yükseldi. İkinci sıradaki Fransa’ya gerçekleştirilen ihracat ise yüzde 42 yükselişle 706 milyon 112 bin dolardan 1 milyar 6 milyon 98 bin dolara çıktı.

Geçen yılın aynı döneminde 606 milyon 992 bin dolarlık ürün satılan İspanya’ya ihracat da yüzde 7,1 artarak 650 milyon 328 bin dolar oldu. İspanya, bu rakamla üçüncü sırada yer aldı.

Yılın ilk yarısında, kentten en çok ihracat yapılan ülke sıralamasında 596 milyon 569 bin dolarla İtalya dördüncü ve 293 milyon 587 bin dolarla da ABD beşinci oldu.

UİB’in 6 aylık ihracatı 18 milyar dolara ulaştı

Türkiye’nin Genel Sekreterlik bazında en fazla ihracat yapan ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin yılın ilk yarısındaki ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,28’lik artışla 18 milyar 152 milyon 558 bin dolar oldu.

Bu dönemde, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), Ocak-Haziran dönemi ihracatı geçen yılın aynı dönemine yüzde 16,27’lik artışla 15 milyar 17 milyon 224 bin dolar oldu. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), ise ilk 6 ayda 656 milyon 868 bin dolar ihracat gerçekleştirdi.

Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB), yılın ilk altı ayındaki ihracatı ise 537 milyon 715 bin dolar seviyelerinde gerçekleşti.

Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), Ocak-Haziran döneminde 116 milyon 245 bin dolar ihracata imza attı. Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), yılın ilk altı ayında 74 milyon 972 bin dolar seviyelerinde dış satışa imza attı.

Birlik başkanları sektörlerinin ilk yarı yıl ihracat performanslarını Ekohaber’e değerlendirdi.

‘Karşılıksız çek’te fren boşaldı! ‘Karşılıksız çek’te fren boşaldı!

Baran ÇELİK

OİB YK Başkanı

34 milyar doları aşabiliriz

Yılın ilk yarısı otomotiv ihracatımız açısından oldukça başarılı geçti. Ocak-Haziran 2023 döneminde otomotiv ihracatımız geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 14 artarak 17,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu dönemde aylık bazda üç kez 3 milyar doların üzerinde ihracata imza attık. Mart ayında 3.3 milyar dolar ile aylık bazda bugüne kadarki en yüksek rakama ulaştık. Haziran ayında da bayram tatiline rağmen 3 milyar doların biraz üzerinde ihracat gerçekleştirdik. İlk altı aydaki ihracat ortalamamız 2,9 milyar dolar oldu.

Yılın yarısı geride kalırken tedarik sanayi ihracatımız %11 artarak 7,2 milyar dolar, binek otomobiller ihracatımız %19 artarak 5,5 milyar dolar, çekiciler ihracatı %52 artarak 1,1 milyar dolar, otobüs-minibüs-midibüs ihracatı %67 artarak 967 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde Fransa’ya %44, İspanya’ya %30, İtalya’ya %22, Slovenya’ya %26, Belçika’ya %22, Rusya’ya %86 ihracat artışları dikkat çekti. AB ülkelerine ihracat da %20 artış gösterdi.

Bu yıl ihracat liderliğini -geçen yılki aradan sonra- tekrar geri almayı hedefliyoruz. Bu anlayışla 2023 yılının başından bu yana liderliğimiz sürüyor. İhracatçı sektörlerimiz arasındaki bu pozitif rekabetin ülkemiz ihracatını daha da yukarıya taşıyacağına inanarak, 34 milyar dolarlık ihracat hedefimiz için kararlılıkla çalışıyoruz. Bugün itibariyle hedeflerimizin de üzerinde aylık ortalamaya ulaştık.

Yılın ikinci yarısında çip krizinin etkisinin daha da azalması ile 34 milyar doları da aşabileceğimizi düşünüyoruz. Bu anlamda çip krizinin giderek çözüme kavuştuğunu görmek umut verici bir gelişme. Yine geçen yıl yaşadığımız euro-dolar paritesinin olumsuz etkisini bu yıl yaşamıyoruz. Öte yandan halen sürmekte olan Rusya-Ukrayna Savaşı, ihracatımız için risk faktörü olmayı sürdürüyor. Ayrıca bu yıl dünyada 2,8’lik bir büyüme öngörülüyor ama Euro Bölgesinde bu oran 0,8 düzeyinde. Bu oran da bizim için bir risk unsuru oluşturuyor. Avrupa’da yaşanacak durgunluk sürecinden ihracatımız olumsuz etkilenebilir.

Rekabetçi döviz kuru ihracat açısından büyük önem taşıyor. İhracatın büyümesi için adeta dinamo görevi görüyor. Geçen yıl çok yüksek enflasyon ile karşı karşıya kaldık. Buna paralel işçilik başta olmak üzere tüm maliyetlerde artış yaşadık. Döviz kurlarının aynı oranda yükselmemesi ise ihracatımıza sekte vururken, ithalatı artırdı. Birkaç yıl içerisinde ülke ihracatında 300 milyar dolarlık ihracat hedefimiz bulunuyor. Bunun sağlanabilmesi için enflasyonun istenilen seviyeye gelmesi, döviz kurunun da enflasyona paralel olması gerekiyor. Bu yıl enflasyonda düşüş eğilimi var. Rekabetçi döviz kurları ve finansman sorunlarının giderilmesi ile birkaç yılda ülke ihracatı 300 milyar doları, otomotiv ihracatı da 40 milyar doları aşabilir. Bu da dış ticaret açığında azalmayı beraberinde getirecektir. Rekabetçi, istikrarlı ve mümkün olduğunca öngörülebilir bir kur politikası sürdürülebilir ihracat için hayati önem taşıyor.

Pınar TAŞDELEN ENGİN

UTİB YK Başkanı

Ticaret fazlası oluşturuyoruz

2023 yılı ilk yarısında Türkiye tekstil ihracatı yüzde 10,6 azalışla 4 milyar 813 milyon dolar olarak gerçekleşti. UTİB ihracatı 2023 yılı ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,1 azalışla 657 milyon dolar oldu. Tekstil sektörümüzdeki kapasite kullanım oranı iki ay öncesine göre bu dönemde yüzde 70-75 bandında hafif bir yükseliş trendinde ancak halen 2022 yılı ilk yarısına göre daha aşağı düzeyde gerçekleşiyor. Bu dönemde dünya ticaret örgütüne güncel veri bildirimi yapan diğer bazı ülkelerin tekstil ihracatında da azalmalar gözlemliyoruz. Örnek olarak ABD tekstil ihracatı ilk 3 aylık dönemde yüzde16 azalırken Güney Kore’de yüzde 18 düzeyinde gerileme bulunuyor.

Geçtiğimiz sene Avrupa Birliği’nin tekstil ve konfeksiyon ticareti, tarihte ilk kez 200 milyar Euro’yu aştı. Bu, tekstil ve konfeksiyon sektörünün Avrupa ekonomisinin en küreselleşmiş sektörlerinden biri olduğunu gösteriyor. Ülkemiz için aynı şekilde tekstil ve konfeksiyon sektörleri, oluşturduğu istihdam ve ortaya çıkardığı dış ticaret fazlası ve global bağlantılar gibi kriterler dikkate alındığında en kritik önemde olan sektörler arasında yer alıyor. Tekstil sektörünün sürekli zinde tutulması, iyi desteklenmesi gereken şampiyon bir olimpiyat atletine benzetebiliriz. Dış ticaret ve sanayi sektörlerine ilişkin düzenlemeleri oluştururken sektörün küresel boyutu ve önemini dikkate almamız şart. Önümüzdeki dönemde dış ticaretimizi etkileyecek risklere baktığımızda Rusya – Ukrayna Savaşı ticaret işlemlerini aksatıyor ve ekonomilere zarar vermeye devam ediyor. Bu olaylar aynı zamanda enerji ve emtia fiyatlarını da yükselterek enflasyon baskısını artırıyor. Arz talep dengelerini bozarak aynı zamanda hanelerin satın alma gücüne olumsuz etki eden bir süreçten geçiyoruz. Jeopolitik gerilimler, enflasyon, enerji ve diğer emtia fiyatları, ticareti etkileyen ana faktörler olmaya devam ediyor. Bu dönemde özellikle Avrupa Birliğinin dünya genelinden talep edeceği sürdürülebilirlik standartları ve uygulamalarına özel önem vermemiz gerekiyor. Böylelikle en büyük pazarımız olan Avrupa’da kalıcı yerimizi koruyabilir ve pazar paylarımızı geliştirebiliriz.

Türkiye tekstil ve konfeksiyon sektörü, yıllık 32 milyar dolar ihracat ve yaklaşık 18 milyar dolar dış ticaret fazlası oluşturan yegane sektör konumunda. Genel olarak ülkemizin dış ticaret açığının bertaraf edilmesi konusunda ise özellikle aktif ticaret organizasyonlarına devam edilmesi, finansman destekleri, ileri teknolojilerin kullanılması, yeşil dönüşüm süreçlerinin gerektirdiği çalışmaların planlı olarak takip edilmesi gibi konulara odaklanmamız gerekiyor. Dünya genelinde azalan kaynaklarımız ve dünya nüfusunun giderek artması her sektörde olduğu gibi tekstil sektöründe de sürdürülebilirliği ve çevre dostu üretimi zorunlu kılıyor. Bu çerçevede “Ekolojik Tekstiller” Urge projemiz ile birçok farklı ülkeden heyetler ile görüşmeler yapıyor yeni iş birliklerine olanaklar sağlıyoruz. Bu proje sayesinde hem çevreci üretimle sürdürülebilirliğe doğrudan katkı yapıyor hem de katma değerli üretim sağlayarak ihracata destek oluyoruz. Dünyada tekstil dikeyinde yapılan tek girişimcilik programımız TechXtile Start-Up Challenge'ta da yeşil dönüşümü ve sürdürülebilirliği birinci kriterimiz olarak belirlemeye devam ediyoruz. Bununla birlikte tekstildeki birçok problemin çözümünü merkeze alan ve bu noktada başarılı projeler ortaya koyan çalışmalarımız da sektörümüzün dinamizmini artırıyor ve bize büyük kolaylık sağlıyor. Örneğin geçen yıl başlattığımız Athleisure Challenge Tasarım Yarışmamızda Türkiye'de ilk defa aynı çatı altında birleşen 5 tekstil ve 5 hazır giyim ihracatçı birliğinin desteği ile tekstil tasarımı ve tekstil mühendisliği eğitimi gören gençlerimizin yenilikçi, fonksiyonel ve estetik tasarımlar ortaya çıkarmalarına imkânlar yaratıyoruz. Bu projede de sürdürülebilirlik ve inovasyon temasını yine ön plana almaya devam ediyoruz. Tekstil sektörümüzü her anlamda daha da ileriye taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Hızla gelişen teknolojiye adaptasyon ve sürdürülebilirlik merkezli faaliyetlerimizle, tasarımdan inovasyona, girişimcilikten uluslararası projelerimize kadar tüm kulvarlarda en iyisini yapma hedefimizi gerçekleştireceğimize inanıyoruz.

Nüvit GÜNDEMİR

UHKİB YK Başkanı

Avrupa’daki gelişmeleri yakından takip etmeliyiz

Türkiye hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ihracatı 2023 yılı ilk yarısında %7,2 azalışla 10 milyar dolar oldu. UHKİB ihracatı ise aynı dönemde geçen yılın aynı dönemine kıyasla %8 azalışla 538 milyon dolar oldu. Ocak-Haziran döneminde en büyük pazarımız olan İspanya’ya %5 azalışla 158 milyon dolar, Hollanda’ya %3 azalışla 81 milyon dolar ve üçüncü büyük pazarımız olan Fransa’ya %22 artışla 50 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik.

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörümüzdeki kapasite kullanım oranı haziran ayı itibarıyla %77 düzeyinde. Yılın ilk çeyreği bazında Dünya Ticaret Örgütüne en güncel veri bildirimi yapan diğer bazı ülkelerin hazır giyim konfeksiyon ihracatına baktığımızda, Avrupa’da özellikle İtalya ve Hollanda’nın hazır giyim konfeksiyon ihracatı arttığını görüyoruz. Endonezya ve Kamboçya gibi bazı Uzak Doğu ülkelerinde %20’ler düzeyinde azalışlar görünüyor.

Sektörümüzün var olduğu günden bugüne kadar bizim için en önemli pazar ve ticaret partnerimiz Avrupa kıtası oldu ve yakın gelecekte de bu değişmeyecek. Dolayısıyla Avrupa pazarındaki gelişmeleri çok yakından takip etmemiz gerekiyor. Avrupa Birliği'nin ticaret açığı 2022 yılında -70 milyar Euro olarak rekor bir seviyeye ulaştı. Bu değer önceki yıl -48 milyar Euro idi. Bu durum Çin ve Bangladeş'ten yapılan hazır giyim ithalatındaki keskin artıştan kaynaklanıyor. Sonuç olarak, giyimin Avrupa Birliği tekstil konfeksiyon dış ticaret açığı içindeki payı %82'den %85'e çıktı. Aynı zamanda, AB’de tekstil konfeksiyon sektörlerinde ihracatın ithalatı karşılama oranı 2022 ‘de %49 oldu.

Yüzyılın başından bu yana, AB içi ve AB dışı ticaret arasındaki dağılıma ilişkin AB ticaret kalıplarında bir değişiklik fark edebiliyoruz. AB Üye Devletleri giderek daha fazla AB dışında ve özellikle düşük maliyetli Asya ülkelerinden tedarikçiler arıyor. Bu, ekonominin küreselleşmesini ve Avrupa dışındaki bölgelerde yerelleşme sürecini yansıtıyor.

2008 yılında yaşanan mali krizin etkileri ticaretin hizmet, esneklik ve hızlı teslimat gibi farklı avantajlardan yararlanmak üzere yakın ülkelere yeniden yönlendirilmesini teşvik etti. 2010-2019 yılları arasında AB içi ve AB dışı ithalat arasındaki dağılım nispeten dengeliydi. AB ticaret kalıplarındaki bu denge, Covid-19 kriziyle bozuldu. Tekstil ve konfeksiyon ithalatında AB içi pay 2020'deki en düşük değerini (%48) kaydederken, AB dışı pay rekor yüksekliğe (%52) ulaştı. Maliyet açısından rekabetçi Asyalı tedarikçilerin artan baskısına rağmen, 2022 itibarıyla AB içi ithalatlar, halen toplam ithalatın büyük bir kısmını oluşturmaya devam ediyor. Bugün itibariyle, AB tarafından ithal edilen tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin mallarının yarısı AB içinden gelirken, şirketlerin ihracatlarının yaklaşık %70'i başka bir üye devlete yapılıyor. Bu rakamlar, tekstil şirketlerinin üye devletler arasında ticaret yaparak rekabetçi Avrupa tedarik zincirleri oluşturduğu, iyi işleyen bir AB Tek Pazarı sürdürmenin stratejik önemine odaklanıldığını gösteriyor. Bu çerçevede ülkemiz Avrupa’nın söz konusu iç ticaret akışları içinde ve tedarik zincirlerinde güçlü pozisyonlar almak zorunda.

Türkiye tekstil ve konfeksiyon sektörü yıllık 32 milyar dolar ihracat ve yaklaşık 18 milyar dolar dış ticaret fazlası oluşturan en önemli sektörlerimizden biri. Genel olarak ülkemizin dış ticaret açığının ortadan kaldırılması açısından çok büyük katkılar sunuyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında AB’nin yükselen hedeflerine ulaşılması amacıyla AB’nin geniş bir yelpazedeki mevzuat ve stratejileri Avrupa Komisyonu tarafından kapsamlı bir şekilde gözden geçiriliyor. Sıınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Sürdürülebilir Ürün İnisiyatifi kapsamında yapılan düzenlemeler, Atık Sevkiyatı Tüzük taslağı, kimyasallara ilişkin mevzuatta süren gözden geçirme süreci gibi çalışmalar AB’ye ihracatımızı ve Gümrük Birliği kapsamında sağlanan entegrasyonu önemli ölçüde etkileyecek.

Bu bağlamda yeşil dönüşüme geçiş sürecinde ihracatçı firmalarımızın finansman ve rehberlik konularında devlet tarafından güçlü şekilde desteklenmeleri önem arz ediyor. Yeşil dönüşüm için Türkiye çapında koordine edilen bir rehberlik organizasyon ve finansman sürecini kamu kurumları ile beraber gerçekleştireceğiz. Dış ticaret fazlasının sürdürülmesi için finansmana erişim olanaklarının ihracatçı şirketler lehine geliştirilmesine de ihtiyaç duyuluyor.

Ayrıca her ithalat sorunlu ithalat değil. Hazır Giyim ve Konfeksiyon firmalarının ara mal ihtiyaçlarında yeterli ve uygun yerli üretim olmaması gibi koşullar değerlendirmeye alınarak ve ürün tanımlamalarının gözden geçirilerek, sektörün ihtiyaç duyduğu ithalat kalemlerindeki gereksiz ek vergi ve anti damping vergileri kaldırılarak bu çerçevede sektörün rekabetçiliği korunabilir.

Özkan KAMİLOĞLU

UMSMİB YK Başkanı

Hedef ülkelerle STA imzalanmalı

Türkiye'de Meyve Sebze Mamulleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar uluslararası alanda rekabet edebilecek düzeyde kalite standartlarına sahip. Bu özelliğimiz, birinci pazarımız AB’ye ihracatta en önemli ve en güçlü faktörümüz olarak karşımıza çıkıyor. Dünyada yaşanan Covid – 19 pandemisi sonrasında gıdaya olan talep sektörümüz ihracatına da yansıdı. Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri küresel salgın nedeniyle Türkiye’den olan talebini artırdı.

Ülkemize daha fazla döviz kazandırmayı hedeflediğimiz 2023 yılının ilk aylarında ihracatta maalesef geriye gittik. Yılın ilk yarısında 116 milyon 245 bin dolar ihracat gerçekleştirdik. Bu dönemde Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB) olarak Almanya’ya ihracatımız toplam içinde yüzde 25 pay alarak ilk sırada yer aldı. Almanya’yı takip eden Rusya Federasyonu, Ocak-Haziran döneminde geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 441 oranında ciddi bir artış kaydederek 18,8 milyon dolara ulaştı. Irak ise 9,4 milyon dolar ihracat ile 3.sırada yer aldı. Birleşik Krallık, Belçika, Yunanistan, Bulgaristan, Fransa, Hollanda ve İsrail ilk 10 ihraç pazarlarımızdan biri oldu. Bu ülkeler arasından Belçika 2022 yılına göre yüzde 155 artış ile 5,5 milyon dolar ihracata ulaşarak öne çıktı.

Bu yılın Ocak-Haziran döneminde gazlı sular, maden suları ve gazozlar, 23,5 milyon dolar ihracata ulaşarak Birliğimizin en çok ihraç edilen ürün grubu oldu. 19 milyon dolar ihracat ile dondurulmuş patates konserveleri ikinci, Sebze meyve bitki parçaları konserveleri üçüncü sırada yer aldı.

UMSMİB için AB en önemli pazarlarımızdan biri ve her zaman hedef pazar olarak görülecek. Orta Doğu Ülkelerinin ihracatımızda öne çıkacağını ön görüyoruz. Yakın zamanda önemli bir pazar olabileceği düşünülen Çin sektörümüz için büyük önem arz ediyor. Ayrıca, Rusya Federasyonu, Birleşik Krallık, Birleşik Devletler, Uzakdoğu ülkeleri gibi pazarlar hedef pazarlarımız olarak bu yıl da gündemimizde olacak. Sektörümüzün bu pazarlara ihracatının arttırılması için çalışmalar yapılması gerekiyor. UMSMİB olarak 2022 yılında 260 milyon dolarlık ihracat hedefimizin çok üstüne çıkarak 2021 yılına göre yüzde 36,7 artışla 318,6 milyon dolar ihracat gerçekleştirmeyi başarmıştık. Bu yıl da yaşadığımız tüm zorluklara karşı Almanya ve Rusya Federasyonu gibi en önemli pazarlarımızda başta olmak üzere ihracat artışı için var gücümüzle çalışıyoruz.

Yeni dönemde gıda sektörüne olan talebin artacağından hareketle, işlenmiş gıdada 2023 yılında önemli bir talebin oluşmasını bekliyoruz. Fakat önemli olan bizim bu pazardan alacağımız payı artırıp artıramayacağımız. Önlem alınmazsa 2021 ve 2022 yıllarında yakaladığımız artış hızını 2023’te yakalayamayacağız. Çünkü işçilik, enerji, ambalaj ve nakliye başta olmak üzere birçok konuda üretim girdilerimiz sürekli artıyor.

Son dönemde döviz kurlarındaki yükselme ihracatımızın artmasına olumlu katkı sağlayacaktır. Ancak tarımsal üretim girdi (mazot-ilaç-gübre-tohum) fiyatlarındaki artış bu alandaki rekabet gücümüzü zayıflatmakta olup ihracat artışımızı engellemektedir.

Sektörümüz, Uluslararası Pazarlarda Rekabet Gücünün Geliştirilmesi hususunda üretim açısından ciddi avantaja sahip olduğumuz ve üretim çeşitliliği nedeniyle doğru politikalarla desteklendiği takdirde dünya pazarında söz sahibi olabileceğimiz bir özelliğe sahiptir.

Ayrıca, günümüzde serbest ticaret anlaşmaları rekabet edebilmek açısından giderek daha büyük önem arz ediyor. Avrupa Birliği, güçlenen üçüncü dünya ülkeleri ile Serbest Ticaret Anlaşmaları tesis etmekte, ürünlerinin bu ülkelere düşük vergi ya da vergisiz olarak gitmesine imkân tanımakta. Bu açıdan Türkiye’nin de rekabet gücünü artması için hedef ülkelerle STA imzalaması gerektiğini düşünüyoruz.

Prof. Dr. Senih YAZGAN

UYMSİB YK Başkanı

Akıllı tarım teknolojilerine geçmeliyiz

Tarım sektörü diğer sektörlere kıyasla doğa koşullarından ve tabiat şartlarından en fazla etkilenen sektör. Bu nedenle don, dolu, sel, kuraklık gibi iklim koşullarından doğrudan etkilenen tarım sektöründe ileriye dönük bir ihracat hedefi belirlemek ve bu hedefi yakalamak oldukça zor…

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) olarak 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 9 azalışla 144,8 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. 2022 yılında ihracatta en önemli ürünler sırasıyla; siyah zeytin, incir, kiraz/vişne, domates, armut, şeftali, biber, yeşil zeytin, nar ve mandalina oldu. Ayrıca ülke bazında bakıldığında önemli ihracat pazarları, Almanya, Hollanda, Rusya Federasyonu, Birleşik Krallık, Romanya, Hong Kong, Fransa, Avusturya, İsviçre ve Bulgaristan oldu.

Bu yıl ocak-haziranda da geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 23,4’lük bir artışla 75 milyon dolarlık ihracata imza attık. Bu yılın ilk altı aylık döneminde ihracatta en önemli ürünler sırasıyla; siyah zeytin, kiraz/vişne, domates, armut, biber, yeşil zeytin, şeftali, nar, mandalina, kabak ve limon oldu.

Ayrıca ülke bazında bakıldığında önemli ihracat pazarları, Almanya, Rusya Federasyonu, Romanya, Birleşik Kralllık, Hollanda, İsveç, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Polonya ve Bulgaristan oldu.

Bu yıl tüm olumsuzluklara rağmen ihracatımızı artırmak için daha yoğun çalışacağız. Üretimde verimliliği artırarak, daha fazla tanıtım yaparak ve üreticilerimizi bilinçlendirerek daha fazla katma değerli üretime yönelerek bunu başaracağımıza inanıyorum.

Geride bıraktığımız Covid-19 pandemisi nedeniyle dünya genelinde özellikle gıda tüketiminin artması ve bu artışın devam edeceği yolundaki sinyaller ilerisi için umut veriyor. Öte yandan pandemi döneminin insanlara sağlıklı ve güvenilir gıdanın önemini bir kez daha göstermesi, sektör ihracatının geleceği için olumlu bir gelişme oldu. Bu yıl ihracat hedefimiz geçen yıl olduğu gibi 175 milyon USD olarak öngörüldü.

Bu yıl gıdaya olan talebin artacağını öngörüyoruz. Buna bağlı olarak, AB pazarındaki payımızı artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca bu yıl var olan pazarlardaki payımızı artırmak ve Orta Doğu ve Uzakdoğu Ülkeleri gibi alternatif pazarlara yönelmek için faaliyetlerimize hız vermiş durumdayız.

Yine bu yıl odaklandığımız diğer çok önemli konu başlıkları; gıda güvenliği, AR-GE faaliyetleri, sektörde meydana gelen ulusal ve uluslararası gelişmelerin takip edilmesi, reklam ve tanıtım faaliyetlerinin artırılması, bilgilendirme faaliyetleri, sektör paydaşları ile iş birliği ve koordinasyon sağlamak, toplantılar, seminer, vb. etkinlikler gerçekleştirmektir.

Birliğimizin, 2022 yılı ihracatında en büyük payı AB ülkeleri alırken diğer önemli pazarlar arasında Rusya Federasyonu, Birleşik Krallık başta olmak üzere diğer Avrupa, Uzak Doğu ve Ortadoğu ülkeleri yer aldı. 2023 yılında Rusya pazarının genişletilmesi, Hindistan, Malezya, Singapur, Çin gibi Uzakdoğu ülkelerine ihracatın önündeki karantina engellerinin giderilmesi ve nakliye düzenlemeleri gibi bir dizi adımlarla ihracatımızı artırmayı planlanıyoruz.

İhracat artışı için sektör olarak Hükümetimizden de bazı beklentilerimiz var. Yüksek enflasyonun yaşandığı ülkemizde, çiftçinin en önemli girdi kalemleri olan mazot, gübre ve ilaç fiyatlarındaki yüksek artışlar, üretici kesimin enflasyon karşısında ezilmesine eden olurken, uygulanan sabit kur politikası da ihracatçıyı sıkıntıya sokuyor. Bu da tarımsal üretimin karşısında büyük bir engel teşkil ediyor.

En son yaşadığımız deprem felaketi, yıllardır ülke genelinde yapılan hataları bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Sulak tarım alanlarının imara açılarak betonlaştırılması, deprem anında binlerce insanımızın hayatına mal olurken, ülkemizde ekilebilir alan miktarının azalmasına yol açıyor. Öncelikli dileğimiz bu felaketten ders alınarak, bir daha tarım alanlarının yerleşime açılmamasıdır. Öte yandan, depremzedeler için yapılacak yeni konutların, bugün bulundukları sulak araziler yerine, daha güvenli bölgelere yapılarak ülkemiz için bir milat oluşturması gerekiyor.

Bununla birlikte dünyada artan gıda talebine cevap verebilmek için yeni arayışlara da hız vermek gerekiyor. İklim değişikliğinin ve çarpık şehirleşmenin toprak ve su kaynakları üzerinde oluşturduğu baskıyı azaltmak amacıyla, değişen iklime uygun bitki türlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Ayrıca çevre ve biyolojik çeşitliliğin korunması, topraksız tarım, akıllı tarım teknolojileri ile daha inovatif üretim tekniklerine geçmemiz zorunlu hale geldi. Daha az kaynakla gıda talebinin karşılanabilmesi için nitelikli işgücü ve teknolojiye ihtiyacımız da gün geçtikçe artıyor. UYMSİB olarak bu yöndeki çalışmaları desteklemeyi aralıksız olarak sürdürüyoruz.

Editör: TE Bilisim