“Ege üniversitesi, Türkiye’nin insanlı ilk uzay bilim misyonundan başarı ile dönen astronot Alper Gezeravcı’nın, Tuz Gölü’nde endemik olarak yetişen schrenkiella parvula bitkisine ilişkin uzayda yaptığı deneyin sonuçlarını paylaşmış. Astronotumuz uzayda kaldığı sürede 13 farklı konuda bilimsel deney yapmıştı.”
Haber bu şekilde. Bütün bu konularda deney yapacak mertebede ilk uzman bilgin astronot bizde olduğu için çok şanslıyız. Ciddi bir bedel ödemiş olsak da uzaya bir Türk göndermek gurur verici.
Bu arada “İlk astronotumuz Alper Gezeravcı, canlı yayınlarda uzayın bilinmeyenlerini de anlatmış.”
Bu da haber. Türk zekâsı uzayı 15 günde çözmüş. Geldiğimiz nokta bu.
Bu bilimsel gelişmelerle oldukça ciddi boyutta aydınlandık. İnsanlar böyle aydınlanmaya devam ederlerse sorular sormaya, araştırmaya da başlayabilirler mi dersiniz. Cahil ve okumamış insanın anlayışına güvenen Sabahattin Zaim üniversitesi Rektör yardımcısı sayın Prof. Dr. Bülent Arı, bu duruma bir çare üretir inşallah.
Uluslararası Uzay istasyonunun ilk kısmı 1998’de fırlatılmış. Büyütme çalışmaları ile 2011’de bugünkü boyutlara getirilmiş. Bunun dışında farklı ülkelere ait uzay istasyonları da mevcut. Bugüne kadar 600’e yakın insan Uzay’a gitmiş. İki seneden fazla süredir Uzay’da olan insanlar var. Uzay yıllardır araştırılıyor. Binlerce deney yapılmış. Bugün Mars’ta yaşam şartları araştırılıyor, Mars’ta atmosfer yaratma çalışmaları yapılıyor.
Türkiye’de ise seçim çalışmaları var. Enflasyon nedeni ile uzmanlar para ile para kazanma devrinin bittiğini, kaybetme devrinin başladığını anlatıyor. Yine şehitlerimiz var. Allah rahmet eylesin, ailesine sabır versin. Son olarak maden faciası yaşadık. Henüz kaç kişinin toprak altında olduğu kesinleşmedi.
Heyelan ya da toprak kaymaları doğal felakettir ve Türkiye’de sıkça yaşanır. Kaymaları tetikleyen en önemli etkenler sismik hareketler, su yolları gibi etkenlerdir. Gerek kayabilme riski yüksek olan alanlar, bölgeler gerek korunma tedbirleri açısından bilgi eksiğimiz olmamasına rağmen gereğini yapmama konusunda da rol model bir ülkeyiz. Topraklarımızın çölleşmesi, ağaçlandırma, hatta orman yangınlarını önleme konularında zafiyetlerimizin yanında, son olayda olduğu gibi maden faaliyetlerinin iptidai şekilde yapılması, çok önceden defalarca uyarı yapılmasına rağmen tedbir almamak, ölüme davetiye olmuştur. Ayrıca bir avuç altın için, ülkemizin çeşitli bölgelerinde büyümesi yıllar alan binlerce ağacımızın kesildiğini görmezden gelen yöneticilerimizin olduğu da vakadır. Son kazada hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, ailelerine sabırlar dilerim ancak bu olaya kaza demek mümkün değil. Dünya’nın gelişmiş ülkeleri asitle altın çıkarma yöntemini yasakladı. Erzincan İliç’te sülfirik asit ve siyanür ile toprağı eritip yığın yapıyor sonra da içinde altın aranıyor. Bunun için göl gibi siyanür havuzları yapılmış.2022’de durdurulmuş çalışmalar, yine başlamış. Bölgede zehir solunuyor. İnsanın kendi eliyle kendisini yok etmesi nasıl açıklanır. Şimdi bir taraftan toprak altındaki canları kurtarmaya çalışırken, ki onlar oksijensiz durumda, diğer yandan akan siyanürlü toprağın Fırat nehrine ve su havzalarına karışması engellenmeye çalışılıyor. Eğer yağmur yağarsa da siyanür gölünden buharlaşan asitli su insanların üzerine zehir olarak yağıyor. İnsanın ve canlının bu kadar ucuz olduğu kaç ülke vardır acaba?
Diğer taraftan belediye başkan adayları liyakat sahibi, eğitimli insanlar yerine şarkıcılardan, futbolculardan ünlü insanlardan belirlenmeye devam ediliyor. Ya da ne yapamadığı, yapamayacağı bilinen adaylar gösteriliyor. Hala ilkokul mezunları Belediye başkanı yapılıyor. Sonra da yaşanan felaketlere kaza deniyor. Yıllardır ders alınmadı.