Yeni Dönemde Ambargo ve Yaptırımlar

Son yıllarda özellikle Avrupa’dan Rusya’ya yöneltilen ekonomik yaptırımlar, Avrupa ile bağlantılı firmaların Rusya’yla iş yapmasını engellerken; bazı Türk firmalara yeni pazarlar açılmasına dolaylı yoldan sebebiyet verdi. Ancak bu köşede daha önce belirttiğim gibi, Avrupa tek bir ülkeden oluşmuyor; ve ticaretin engellenmesi dışında, yaptırımların uygulanmasının sahaya yansıması nadir oluyor. Ancak bu durum ABD’de böyle değil.

Yaptırım hukuku aslında idare hukukunun bir alt kırılımı, ve yerel hukuk alanı. Yaptırım kararları da, o ülkedeki idari kurumların idari kararları olduğu için, ilgili bakanlıklara karşı yerel mahkemelerde idari dava açılmasının dışında pek bir çözüm yolu bulunmuyor. Bir ülke, “eğer herhangi biri benim yasakladığım ülkelerle, şahıslarla, şirketlerle iş yaparsa, veya bazı ürünleri bu ülkelere gönderirse ya da bu sonuçların doğmasını önleyecek önlemler almazsa; benim iktisadi sistemim ile ilişki kuramaz” diyor. Buna yaptırım hukuku diyoruz. En çarpıcı örnekleri ABD, AB ve İngiltere’den çıkıyor. Elbette yaptırımı uygulayan ülkenin gidip ihlalci şahısa, o şahsın kendi ülkesinde işlem yapma yetkisi yok; zira bu kanunlar ikili veya çok uluslu anlaşmalar değiller. Ancak yaptırımı uygulayan ülkenin hiçbir şirketi, şahsı, para birimi ile iş yapamaz veya muhatap olamaz hale geldiğiniz için; oldukça sorunlu bir sonuç ortaya çıkıyor.

Günümüzde gümrük verilerinin internette sıradan vatandaş tarafından bile kolayca ve yasal yollarla elde edilebildiğini biliyoruz. Dolayısıyla bunları tespit etmek, hele ki devlet imkanları olan kurumlarca, hiç de zor değil. Üzerine bir de, büyük şirketlerin her cari hesap açılışından önce çeşitli sistemlerden, yeni iş yapılan şirketin yaptırım geçmişini mevzuata uyumluluk amacıyla kontrol ettiği de düşünülünce; konunun önemi katlanarak artıyor.

Geçtiğimiz ay ülkemizde yer alan çeşitli ihracatçı firmaların da ABD tarafından söz konusu yaptırım listesine alındığını hatırlıyoruz. ABD’de başa gelen yeni yönetim, ilk yaptırım aksiyonlarından birini, şaşırılmayacak şekilde, İran’a karşı aldı. İran petrolünün ticareti ve lojistiği zincirindeki aktörleri yaptırım listesine aldı. Hatırlanacağı gibi Trump, ilk başkanlık döneminde de özellikle İran’a karşı yaptırımların dozunu ciddi ölçüde artırmıştı. Bu yeni dönemde özellikle İran başta olmak üzere yaptırımların, ve dolayısıyla denetimlerin hızında artış olacağını kolaylıkla öngörebiliriz.