Yatırımcıya tahkim çözüm yolu

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen Singapur Sözleşmesi ve İnsan Hakları Eylem Planı’nda, küresel uyuşmazlıkların çözümlenmesinde “Tahkim” e de yer verilmiştir. Taraflar asındaki uyuşmazlıklar devlet garantisi altında, devlet yargısı ile çözüme kavuşturulmaktadır.


Taraflar asındaki uyuşmazlıklar devlet garantisi altında, devlet yargısı ile çözüme kavuşturulmaktadır. Devlet yargısında yetersiz düzenleme, hakimlerin nitelikleri, yargılamanın uzun süre devam etmesi, yargılama giderlerinin fazlalığı ve yargılamanın açıklığı gibi nedenler, taraflara ortaya çıkan uyuşmazlıkları özel yasalarla desteklenen ve kendilerinin seçtikleri hakem ya da hakemlerle çözümleme yolunu açmıştır.
Özel yargıda yani tahkimde de bazı riskler bulunmaktadır.
Ulusal ve uluslararası bazı düzenlemeler ve teknik konulardaki uzmanlık alanlarının çokluğu, giderek özel yargıyı öne çıkarmış ve değişik tahkim tiplerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Özel yargıya duyulan güven ve kalitenin varlığı anlaşıldıkça, tahkim mahkemesinde açılan dava sayısında da artışlar beklenmektedir. Kaydetmek gerekir ki tahkim, ticari bir ürün gibi pazarlanmaktadır.
Konunun önemi ve yeterince üzerinde durulmadığı için ülkemizin kış uykusunda kaldığı açıktır. Oysa, sömürgeci ülkeler bu özel yargı yolundan yararlanarak Türkiye ile birlikte nice üçüncü dünya ülkelerini aldırılan kararlarla büyük kayıplara ve haksızlıklara uğratmışlardır.
Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Koordinasyonunda, Tahkim kurumunun yaygınlaştırılması amacıyla Eylül 2010 yılına kadar eylem planı hazırlanması öngörülmüştü.
Bu çalışmaların bir halkası da İstanbul’un uluslararası Finans Merkezi olması için diğer yanda Londra örneğinde olduğu gibi, bir Tahkim Merkezi’ ne de alt yapı olarak sahip olması anlayışıdır. Bu konuda etkin katılımı olan Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in 2010 yıllarına kadar uzanan çalışmalarından olumlu ve etkin sonuç alınamadığını üzülerek belirtmeliyiz.
Diğer bir halka da İslam Ülkeleri için Milletlerarası Tahkim anlayışının egemen kılınmasıdır. Bu konuda 2009 yılında hazırladığım “İslam Ülkeleri ve Milletlerarası Tahkim” konulu çalışma ilgili örgüte gönderilmiş idi. Ümit ederim, olumlu bir sonuca kavuşmuştur.
Sadece tahkim kurumlarının oluşması yeterli görülemez. Asıl olan, tahkim yargılamasının hızlı ve kaliteli gerçekleşmesidir. Bunun için, alanında yetişmiş uzman hukukçulara gereksinim bulunmaktadır. Bu sebeple, ülkemizde bu alanda hizmet verecek bir “Tahkim Hukuku Araştırma Enstitüsü” nün kurulması zorunlu hale gelmiştir. Geçmiş yıllarda böylesine bir Enstitü’nün kurulması için kişisel olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurulmuş, Bakanlıkça ilgili üniversitelerden görüşler istenmiş ve bir rapor düzenlenmiş, ancak somut bir sonuç ortaya çıkmamıştır. Dolayısıyla, Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığı ve Adalet Bakanlığının birlikte konuyu ele alıp, olumlu bir yaklaşım sergilemesi, iş dünyasının olduğu kadar, milletin de geciktirilemez bir beklentisidir.
Güzelliklerin gülümsediği rüyalar gerçekleştiği zaman, çiçeklerle donatılmış bir bahçeye benzer. Bir taraftan nimetleri, diğer taraftan da hak ve adaleti tadarsınız.
Dünlerde düşlediklerimizi, bu günlerde ülkemize kazandıran tüm kurum ve kuruluş yetkilileri ile fikir sahiplerini en içten saygılarımızla kutlarız.
Ailenizle birlikte yürekten esenlikler ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.