Kış turizminin önemli merkezlerinden Uludağ’da her zaman beklenen kar yağışını düşmemesi nedeniyle kayak sezonu açılamadı. Normalde Aralık ayı kar yağışlı geçer ve yılbaşına kayak alanları karla kaplanmış olarak girilirdi, oysa bu yıl pistler beyaz değil, sonbahar renkleriyle kaplıydı. Turizmciler ve kayak sevenler genelde Aralık ortalarından itibaren pistlerin karla kaplandığını bildikleri için umutlarını yitirmediler ama yeni yıla hüsranla girdiler. Otellerde rezervasyonların yarısı iptal edildi, velhasıl Uludağ yeni yıla karsız girdi.
Bu haberleri okuduğumda Uludağ’ın bir başka yüzü, su kaynakları endişelendirdi beni, zira kar bu kaynakları da besliyor, havzaya yağan yağmurun dışında, kış boyu yağıp Uludağ’ın tepelerini kaplayan ve adeta yıl boyu eriyen karlar bizim musluklarımızdan akıyor. Nilüfer Barajı’nda su kalmadığını, Doğancı Barajı’nda da çok azaldığını okuduğumda, hep umudum Uludağ’daki kardaydı, o da bu sezon kısıtlı olacağa benziyor.
Biliyorsunuz kentimizin içme suyunu Nilüfer Çayı üzerine inşa edilmiş Nilüfer ve Doğancı barajlarıyla ovamızın derinlerinde bulunan yeraltı suyu rezervi karşılıyor, onları bölgeye düşen yağmur ve Uludağ’da kış aylarında toplanan kar besliyor. Yine biliyorsunuz normal iklim koşullarında yağışlı geçen sonbahar ayları bu yıl yağışsız geçti, barajlardaki suyun azaldığını okudukça umudum Uludağ’a kış boyu yağacak kardaydı ama şimdi de Uludağ’da kar yok, gerçi yapılan meteorolojik tahminler 2023 kışının şiddetli geçeceğini gösteriyorsa da şu ana kadar yaşadığımız koşullarda 2023 susuz bir yıl mı olacak sorusu hala canlı duruyor. Uzun yıllar Bursa içme suyu projelerini geliştiren bir kişi olarak içimdeki endişe büyümeye başladı ve tabii alınması gereken tedbirler de şekillenmeye…
Tedbirlerin başındaki ilk adımı hep beraber bizim atmamız gerekiyor, şöyle ki bugünden itibaren “MUSLUĞUMUZDAN AKAN SUYU TASARRUFLU KULLANMAK” gerekiyor. Tasarruf deyince hemen bir soru soracağım size, musluğunuzu açtığınızda ellerinizi nasıl yıkıyorsunuz, dişinizi nasıl fırçalıyorsunuz? Şöyle mi yapıyorsunuz, musluğu açıyorsunuz, ellerinizi ıslatıyorsunuz, sabunluyorsunuz, ovuyorsunuz ve sonunda hala akan musluktan duruluyorsunuz, yine musluğu açıyorsunuz, diş fırçanızı ıslatıyorsunuz, diş macununu sıkıyorsunuz, dişlerinizi fırçalıyorsunuz ve sonunda hala akan musluktan suyu avuçlayıp ağzınızı çalkalıyorsunuz, sonunda musluğu kapatıyorsunuz.
Japonya’da ilkokullarda çocuklara diş fırçalama öğretilirken, çocuk musluğu açıp fırçayı ıslatıyor ve musluğu kapatıyor, dişlerini fırçalama sürecinde musluk kapalı kalıyor, fırçalama bitince musluğu açıp dişlerini çalkalıyor, bu yöntemle her diş fırçalamada 1 litre su tasarruf edildiği ölçülüyor. İşte gelin biz de evlerimizde, çocuklarımız ve hepimiz hem ellerimizi yıkarken hem dişlerimizi fırçalarken bu yöntemi uygulayalım, arada musluğu hep kapatalım, yapacağımız bu tasarruf bile su israfımızı önler.
Aslında sonbahar aylarında yağışların olmayışına, barajların boşalmasına ve Uludağ’da kar yağışının hala olmayışına bakarsak önümüzde kurak bir yılın öncüleri önümüze dikiliyor, gerçekten yaz aylarında musluklarımızdan akacak su azalacak gibi duruyor, sanki kurak bir yıl bizi bekliyor.
Uludağ’da hala kar olmayışı beni belki fazla telaşlandırdı, ama bu görüntü hepimizi telaşa sokmasın, yerine yaşam tarzımızı akılcı yollarla, şimdiden suyu tasarruflu kullanmaya başlamamıza yönlendirirsin. Bu vesile ile başta kentimizi yönetenlere, su sistemimizi işletenlere, tüm sivil toplum kuruluşlarına, eğitim kurumlarına ve tabii hepinize sesleniyorum;
Gelin top yekun tasarruflu su kullanım düzenini her vesile ile anlatalım, öğretelim ve bundan böyle öğrendiklerimizi dikkatle uygulayalım!!!