Geçenlerde Bursa’yı ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Vali Yakup Canbolat ve Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş Bursa’nın 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilmesi nedeniyle yapılacak çalışmaları konuşmak üzere bir araya geldiler, bu alanda yapılacak etkinliklerin planlamasını yaptılar. Toplantı sonunda Sayın Bakan, hazırlıkları tamamlanan ve TBMM’ne sunulmakta olan, Uludağ Alan Başkanlığı Yasası hakkında da bilgi verdi. Bu yasa ile Uludağ ile ilgili kararlarda çok başlılığı ortadan kaldıracaklarını, açıkladı. Orman Bakanlığına ait tesislerin de kendilerine devredileceğini, böylece alınacak kararlarda tek ses olacaklarının altını çizdi.
Geçen hafta da Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli Uludağ’da idi, bakanlığınca 67 milyon lira harcanarak yapılan Yönetim Merkezi-2 ve Yönetim Merkezi-3 yapılarının açılışını yaptı. Konuşmasında, Uludağ’ın bir bitkisel çeşitlilik merkezi olduğunu, 1320 bitki türüne ev sahipliği yaptığını, bunların 30 adedinin sadece Uludağ’da yetiştiğinin, 141 adedinin de sadece Türkiye’de yetiştiğinin altını çizdi.
Aslında bu gelişmeler Uludağ’ın bir turizm merkezi olarak gelişmesi açısından çok önemli, tabii Uludağ’a ait verileri doğru toplamak, bu verilere dayalı oluşumları doğru yönlendirmek ve de tek merkezden yönetmek şartıyla, ama halen bu yönetime talip 3 merkez var, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve de Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı, umarım hepsi ‘’Uludağ Alan Başkanlığı’’ adı altında tek merkezden yönetim oluşumunda, kol kola girerler. Bu kol kola girişlerinin ilk adımını beraberce, yaz aylarında milyonlarca insanı ağırlayan Alp Dağlarını gezerek, atmalarını öneriyorum.
Uludağ’ı tek merkezden yönetmeye soyunurken yasanın geçerli olacağı kapsam alanını ve bu alan içindeki doğa varlıklarımızı da eksiksiz ve yanlışsız işlemenin gerekli olduğu yadsınamaz. İsterseniz olması gereken kapsam alanına bir göz atalım;
Önce alanın alt çizgisi, dağın kuzey yamacında kent yerleşimlerinin bittiği bölgeyi sınırlar ve bu çizgi tüm ova boyunca devam ettirilip İnegöl yönünde de devam ettirilir.
• Bu çizgiyle başlayan, dağın zirvesine uzanan yamaçlarındaki doğa varlıkları tanımlanır. Örneğin bugünlerde bir hastalık nedeniyle kaybetmekte olduğumuz meşhur kestane ağaçlarımızdan çam türlerine ki bu çam türü, Uludağ Köknarı, yer kürenin bu bölgesinde sadece Alplerde ve Uludağ’da var, öne çıkan diğer ağaç, çalı, bitki türlerine kadar dağın tüm biyolojik yapısı işlenir.
• Tabii Uludağ Üniversitesi bilim insanlarının yaptığı araştırmalar sonucu belirlenen, dünyada sadece Uludağ’da yetişen ve sadece Türkiye’de yetişen endemik bitkilerin yaşadığı alanlar da, cinsleri belirlenerek yerleştirilir.
Dağın tüm bu biyolojik yapısı tanımlandıktan sonra yasanın çıkarılmasıyla etkin biçimde yönetilebilecek Dört Mevsim Uludağ Turizm Programı üzerinde çalışmalar başlar. İsterseniz bu çalışmaların iskeletini oluşturabilecek konulara da göz atalım, önce kış turizmine;
• Kış turizminin etkin pınarları, kayak alanlarının bugün dünyadaki gelişmiş standartlarda yeniden tanımlanması, halen kullanımda olan 1.Bölge ve 2.Bölge kayak pistlerinin bu standartlarda düzenlenmesi,
• Alaçam ve İnegöl yamaç köylerinden zirveye uzanan alan üzerinde yeni kayak bölgelerinin tanımlanması, teleferiklerin, pistlerin, liftlerin ve sosyal tesislerin yerleştirilmesi,
• Bu pist ağının, kot, uzunluk, meyil ve kayma sınıfı bilgilerinin elektronik haritalar üzerine yerleştirilmesi,
Bu arada Büyükşehir Belediyesi, Uludağ’ın 4 mevsim hizmet vererek hem kent hem ülke ekonomisine katkı sağlaması için, BURFAŞ tarafından Uludağ 2. Oteller Bölgesindeki liftin son istasyon binası üzerinde, içinde kafe ve restoranın da yer aldığı bir sosyal tesisi işletmeye açtı. Böylece Dört Mevsim Uludağ Turizmi hedefine yerel yönetim olarak ta bir adım atılmış oldu…