1) Yahudiler 10 liraları varsa en fazla 5 liralık iş yaparlar. 5 lirayı yedekte tutarlar. Türkler ise 10 liraları varsa 100 liralık hatta imkan bulurlarsa 1.000 liralık iş yapmaya kalkarlar. Yahudiler ticareti sermayenin gücüyle yapmaya çalışırlar. Yedek akçeleri hatta yedeğin yedeği akçeleri vardır. Türklerde ise tüm para ticarethane, şirket veya fabrikadadır. Yedek akçe sermayenin onda biri kadar bile yoktur. 2) Yahudiler büyüklerinin yaptığı işi yapmaya özen gösterirler. Yani bilgi birikimleri vardır. Kuşaktan kuşağa aktarılır. Biz de evlatlar özellikle babalarının yaptığı işi yapmamaya özen gösterir. Babasının yaptığı işi yapmayı “ayıp” kabul eder. Türkler ataerkil görünümlü anaerkil bir toplumdur. Türk ailelerinde ticaret bilgi birikimi oluşmaz. Oluşsa bile kuşaklardan kuşaklara aktarılmaz. Çoğu kişi servetini ömrünün sonuna kadar koruyamaz. 3) Yahudiler 10 liraları varsa 1 liralık hayat yaşarlar. Gösterişten genel olarak kaçınırlar. Dikkatleri üzerlerine çekmemek için uğraşırlar, mütevazidirler. Türkler ise parayı ve serveti gösteriş için kazanır. Harcar. 10 lirası varsa “100 lirası var” havası oluşturmayı sever. Gösterişi severler. 4) Yahudiler aile içi eğitime çok önem verirler. Yahudiler ayakta kalabilmek için her aileyi okul haline getirmişler. Yaşadıkları ülkenin dilini öğrenmişler. Bir Yahudi en az 3-4 dil bilir. Türkler eğitime önem vermezler. Anadillerine bile hakim değillerdir. 5) Yahudiler ticaretten kazandıkları parayı genelde nakitte ve nakde kolay dönüşecek varlıklarda tutarlar. Türkler ise parayı nakde en zor dönüşecek varlık grubu olan taşa toprağa yatırırlar. 6) Yahudiler çocukları öğrenciyken hafta sonları ve yaz tatillerinde çocuklarını çalıştırırlar. Kendi iş yerlerinde değil. Eksiklikleri ve yanlışlıkları tamamlasın diye... Türklerde ise çocuklar babalarının iş yerlerinde “prens” ya da “prenses” unvanıyla iş hayatına atılır. 7) Yahudilerin önceliği komisyonculuktur. Yani sermaye koymadan para kazanmaktır. Bir Yahudi oğluna ticareti öğretiyormuş. Tavsiyesi şu olmuş: Oğlum çok para kazanmak istiyorsan bir şeyler yap-sat. Üret-sat. Daha çok kazanmak istiyorsan al-sat. Daha daha çok kazanmak istiyorsan almadan sat. Önce sat. Sonra al. Türklerde ise komisyonculuk muteber bir iş değildir. Yapılacak işe sermaye bağlanır. 8) Yahudilerde iş yaptıkları insanları kalkındırmak esastır. İş yaptıkları insanlar ne kadar kalkınırsa kendilerinin de kazançları o oranda artacağına inanırlar. Türkler ise iş yaptıkları insanları düşman olarak görür. İş yaptıkları insanların kendileri için yaptığı işte zarar etmesinden keyif alır. 9) Yahudiler yılın belli bölümlerden dünyayı dolaşır. Yenilikleri görür. İnceler. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki yeni ürünleri gelişmemiş ülkelere götürerek para kazanır. Yeniliklere açıktır. Türkler ise işlerinden başlarını kaşıyacak vakitleri yoktur. Değişime kapalıdır. 10) Dünyada seks endüstrisinde para harcayan 4 millet vardır. Bunlar sırasıyla; Araplar, Yahudiler, İtalyanlar ve Türklerdir. Yahudiler her ne kadar çapkınlık ve kaçamak yapsalar da aile birliğini ayakta tutmaya çalışırlar. Yattıkları fahişelerle evlenmeyi düşünmezler. Türkler ise parayı bulduktan sonra yaptıkları ilk iş ya boşanmak ya ikinci evlilik ya da metres ilişkisidir. Ailenin önemini genelde serveti kaybettikten sonra anlarlar. 11) Yahudilerde aile birliği ve dirliği esastır. Aile huzuru önemlidir. Aile içi çatışmalardan kaçınılır. Sorunlar yaşanmaz mı? Mutlaka yaşanır. Ama çözülmesi için aile üyeleri elinden geleni yapar. Türklerde ise servet oluşmaya başladıktan sonra aile içi gerginlikler artar. 12) Yahudiler tüm anlaşmaları yazılı olarak yaparlar. Sözleşmeye önem verirler. Sözleşme işin parçasıdır. Türklerde ise her şey güvene dayalıdır. Sözleşme istemek karşısındakine hakaret olarak kabul edilir. Durumun özeti 80 yaşın üstündeki bir avukata atfedilen şu sözü hatırlayın: “Yaklaşık 60 yıla yakın meslek hayatımda baktığım davaların yüzde 90’ından fazlası güvene ve güvene dayalı ilişkilerden kaynaklanıyordu”. 13) Yahudiler bir işi araştırırken olumlu ve olumsuz tüm yönlerini didik didik incelerler. Öncelikle olumsuz yönlerine dikkat kesilirler. Matematiksel düşünceden hiç ayrılmazlar. Kesin kazancı görmeden kolları sıvamazlar. Türkler ise bir işe inanmaları yeterlidir. İnandıktan sonra işin hep olumlu taraflarını düşünürler. Olumsuz taraflarını söyleyenleri sevmezler. 14) Yahudilerde tasarruf kültürü vardır. Günlük, aylık veya yıllık kazancın belirli bir kısmını “yedek akçe” olarak ayırırlar. Türkler geçmişte tasarrufa önem verirdi. Tencere pişirip kapağında yedi. 1980 sonrasında tasarruf kültürünü bir yana bıraktı. Şimdilerde borçla yaşıyorlar. 15) Yahudiler girecekleri işlerde başkalarının deneyimlerine önem verirler. Başkalarının deneyimlerini önemserler. Kendilerine ders çıkartırlar. Türkler ise deneme yanılma yöntemiyle öğrenirler. Bir şeyi damdan düşmeden öğrenmeyi bilmezler. 16) Yahudilerde dayanışma kültürü vardır, birbirleriyle dayanışma içindedirler. Ticarette birlik ve beraberlik içinde hareket ederler. Türklerde ise dayanışma yerine savaş vardır. Birbirlerinin kuyusunu kazmaya meraklıdırlar. Hasetle hareket ederler. Başarana çamur atarlar. Başaranın tepesi üstü çakılması için elinden geleni yaparlar.