Tüm gelişmiş dünyada profesyonel ve amatör dallar spor dünyası sponsorluklarla yürür.
2010’da Şampiyon kulüp olarak Bursaspor ile Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katıldığımız seneyi hatırlıyorum. UEFA organizasyon yetkilileri ile gün başı yaptığımız toplantı ve temaslarda üç laflarından biri “sponsorlarımız buna ne der?’den ibaretti.
Kendileri UEFA’dan değil sponsorlardan yetki ve talimat alıyor gibiydiler. Sonrasında bunu doğal karşılamaya başladık. Anladık ki hoca Nasrettin hikayesindeki gibi “parayı veren düdüğü çalar”.
Sonrasında bu anlayışı içselleştirmeye, kulüp vizyonunun davranışlarının bir parçası yapmaya başladık.
Ancak, ülkemizde en tepeden profesyonel kulüplerden en alt liglere kadar sponsorlara, reklam verenlere bir “tepeden bakış var”. Her şey parayı alıncaya kadar. Tıpkı evliliklerde olduğu gibi.
Sonra neden sponsorlardan yeterince destek alınamıyor.? Vermeden almak Allah’a mahsus demişler. Hayatın doğal akışında var bu.
Kıssadan hisse, tüm amatör ve profesyonel spor kulüpleri sponsorlukları ve sponsorun sadece “para veren” değil kulübün önemli bir bileşeni, parçası olduğunu ve sponsorların memnuniyetlerinin devamlılıklarının bir vizyon anlayış gerektirdiğinin önemine farkına varmalı.
Şehrimiz, ülkemiz iş dünyası ile ileri gelen varlık sahipleri de sponsorluk anlaşmaları ile hele kulüp iyi gidiyorsa verdiklerinin kat be kat üzerinde bereketle reklamla geri döndüğünün vizyonunda/bilincinde olmalı.
Vizyonlu profesyonelce düşünen iş adamı sponsorlukları asla yabana atmaz. Şehrinin amatör/profesyonel/erkek/kadın takımlarına/bireysel başarılı sporcularına destekten kaçınan “Amatör” iş adamıysa bir şekilde kabuğunda kalır. Aksini düşünen gerek Amerikan gerekse Avrupa’da spor ve iş dünyasının birlikteliklerine göz atmalı.
Malumumuz; iş hayatında, üretimde, ihracatta başarı ancak “marka bilinirliği” ile mümkün, spor dalındaki sponsorluklar da marka bilinirliğinin bir numaralı aracı. Otomotiv, tekstil, gıda hemen her büyük sektörün hatta THY‘nin sponsorluk anlaşmalarıyla bu dünyaya milyarlarca dolar akıtmasının temelinde kazan-kazan var.
Ülkemizde sponsorlukların vergisel yüzüne de çık kısa – kabaca bir göz atalım.
Amatör spor kulüplerine yapılan bağışlarda kurumlar vergisi mükelleflerinin bu bağışların yüzde 100‘ünü yani tamamını gider yazma olanağı mevcut. Profesyonel kulüplerde ise kamu yararına kulüp (eskiden dernek) Statüsü içerisinde ise GVK 89/4 ve KVK 10. madde uyarınca, kamuya yararlı derneklere (spor kulüplerine) yapılan bağışların, beyan edilen gelirin yüzde 5'i kadarlık kısmı matrahtan indirilir. KDVK 17. madde uyarınca yapılan bu nitelikteki teslimler için KDV hesaplanmaz. Vergiden istisna tutulan işlemler dolayısıyla yüklenilen KDV indirilemez.
İndirilebilecek bağış ve yardım tutarının tespitinde; esas alınan Kurum Kazancı, zarar mahsubu dahil giderler ile iştirak kazançları istisnası düşüldükten sonra, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki tutardır.