Ülke ekonomisi bazı önlem paketleriyle idare edilmeye çalışılıyor. Uzun dönemli ultra negatif faiz ve hatalı yatırımlarla dengeleri alt-üst olmuş ekonomimizin vatandaşı ikna edecek detaylı bir program uygulanmadan düzeleceğinin beklenmesi anlaşılır değildir.
Vergiler arttırıldı, kamu gelirleri için zamlar yapıldı. Sonuçta vatandaş ve şirketlerin cebindeki alındı.
Enflasyon düştü mü? Hayır, ancak artış hızı ivme kaybetti. Son üç yıl ortalama enflasyonun devam ettiği ortada.
Asgari ücrete ara zam yapılmadı, işveren-çalışan baş başa bırakıldı. Şirketler bırakın zam yapmayı bu aralar ileride ücretsiz izne çıkabilmek için mevcut izinlerin kullanarak üretime ara veriyor.
Fabrikalar talep yetersizliği nedeniyle sert tedbirler almak durumunda.
Tüm bu moral bozukluğu üzerine ekonomistler Türkiye’nin stagflasyona girdiğini duyurmaya başladı. Yani enflasyon ortamında durgunluk; hiç istenmeyen bir süreçten bahis ediyoruz.
Enflasyon devam ederken ülke genelinde fakirleşme devam edecek ve diğer taraftan birçok işyeri kapanacak.
Çalışanlar işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya gelmişken, şimdi bir de yeni yılda hedeflenen enflasyona göre asgari ücret zammından bahis ediliyor.
Mesela 2025 yılında enflasyon yüzde 15 olarak hedeflendi, maaş artışı bu oranda olacak.
Bugün enflasyon hedefinin tutmayacağına herkes bilirken ve uygulamalara inanç kalmamışken enflasyon düşmeyecektir.
Hedeflenen enflasyon oranında zam düşüncesinin uygulamaya geçme ihtimali yoktur.
Bu sebeple şu ana kadar vatandaşın ödediği bedellerin yılbaşı itibarıyla anlamını yitireceği görülmektedir.
Bu durumda daha sert önlemleri içeren gerçek bir ekonomik programın gündeme gelmesi söz konusu olacaktır.