Değerli Okurlar,
Geçtiğimiz pazar günü ülkemizde tam 34 partinin katılımıyla (hepsinin ismini bilen varsa parmak kaldırsın) yerel bir seçim yapıldı. İktidar ve muhalefetin kimi yerlerde şaşkınlık ve hayal kırıklıklarının yaşadığını görmek hiç de şaşırtıcı değil! Çok sayıda tercih olduğu için muhtemelen uzun beklemeler yaşansa da, katılımın önceki yıllardan daha az olduğunu düşünüyorum.
İyi mi kötü mü bilmem ama önümüzdeki birkaç yıl ülkenin gündeminde bir seçim yok! Birçok konu için söylenir, ben de söyleyeyim; “Yine de belli olmaz, burası Türkiye” (Ne kadar kötü değil mi!).
Ben yıllardır belediye seçimlerinin siyasi partilerden bağımsız olmasını savunmuşumdur, bugün de aynı düşüncedeyim. Ülkedeki kutuplaştırmayı ve ötekileştirmeyi görünce haklı olduğum kanısındayım. Belediye seçimleri partisiz olmalı…
Mevcut koşullarda seçime gidilirken adayların vaatlerinin ve paylaşımlarının bence garipliklerini sizlerle paylaşmadan önce; Belediyelerin Görev ve Sorumlulukları Nelerdir? ona bakalım.
Belediye, kanunlarla belirlenen başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalle müşterek niteliğine sahip olan her türlü görev ve hizmeti yapar ya da yaptırır. Bunun için gerekli kararları alır, uygular ve denetlemesini yapar.
Belediye öncelikle su, imar, ulaşım ve kanalizasyon gibi çevre ve çevre sağlığı, kentsel alt yapı; temizlik ve katı atık, itfaiye, zabıta, acil yardım, kurtarma ve ambulans, defin ve mezarlıklar yapar. Bunun yanında şehir içi trafik, ağaçlandırma, konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, park ve yeşil alanlar, gençlik ve spor, sosyal hizmet ve yardım, meslek ve beceri kazandırma, evlendirme, ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi gibi hizmetleri yapar ya da yaptırır. Büyükşehir belediyeleri ve nüfusu 50.000’i geçen belediyeler, çocuklar ve kadınlar için koruma evleri açar. Belediye, kent ve coğrafi bilgi sistemlerini kurar.
Hal böyle olunca, adayların yukarıda belirtilen konularda vaatlerde bulunması gerekirken, ülke yönetiminin yapması gereken konularda vaatlerde bulunmasını anlamsız ve yersiz buluyorum.
Öğrencilere, ailelere paralar dağıtacağını,
Daha çok çalışan istihdam edeceklerini,
Birçok maliyet kaleminde indirime gideceklerini,
Depreme en iyi çözümleri kendilerinin getireceğini,
Yeni hizmetler getireceklerini,
Ve benzeri birçok konuyu vadediyorlar.
Hali hazırda zaten görevde olanların, temel sorumluluklarını vadetmelerini ise çok trajikomik.
Önerim şudur; herkes asli sorumluluğundaki konularda önce eksiklerini tamamlamalı, birçok yerde temel konu olan deprem ilk sırada olmalı, trafik yükünün azaltılması, sonra maliyet azaltmaları konusunda projelerini hayata geçirmeli, para dağıtmamalıdır (hatta yasak olması gerekir). Ülke yönetimi de kendi üstüne düşen projelerde belediyelerle rekabet içerisinde değil uyum içerisinde olmalı. Sonuçta da huzur olmalı, birliktelik olmalı, “kazansaydım çok şeyler yapardım ama kazanamadık hiç katkı sağlamam” denmemeli! Bir gün önce seçime katılmasına izin verilenlere, kısa bir süre sonra kayyum atanmamalı (bu durumdakiler baştan seçime dahil edilmemeli).
Kardeşçe daha iyiye ulaşmak için birlikte çalışılmalı; belediyecilik halka hizmettir, bunun siyaseti olmaz!
Bu konuda bir şey daha belirteyim de içimde kalmasın; onlarca, yüzlerce taşınmazı ve varlığı olanların bu yarışta ne işi var? Bize halden anlayan hizmetkarlar lazım…
Son bir şey daha var; seçilen başkanlar, rakiplerinin projelerini dikkate almalı ve uygulamalıdır.
29 yaşında bir genç: EKOHABER
Neredeyse yayın hayatına başladığı günden bugüne takipçisi olduğum ve dört yıldır da köşe yazarlarından biri olarak kıvandığım Ekohaber’in yeni yaşını kutluyorum. Daha nice yıllar, yine hızlı, doğru, objektif, güncel ve samimi haberlerle yaşaması dileğiyle; yönetimini, çalışanlarını ve emek verenleri tebrik ediyor, başarılar diliyorum.
Saygılarımla