Savunma sanayiinde gücün temeli

İnsanlığın başlangıcından bugüne kadar geçen bin­lerce yıllık süre içinde insanlar, sürekli olarak, daha iyi olanaklara sahip olabilmek ve daha iyi yaşam koşulları ya­ratabilmek için yeni ürünler üretmek veya mevcut ürünleri geliştirmek yolunda çaba sarf etmiştir.

Yirminci yüzyılın son teknolojik gelişmelerin sanayi top­lumunu taşıdığı yeri ifade eden “bilgi toplumu” kavramı, gelecek yüzyıla ilişkin öngörülerin de anahtarı konumun­dadır.

Sosyal, kültürel ve ekonomik yönden gelişmiş kabul edi­len ülkelerin en önemli öngörülerin başında, bilgiye ver­dikleri önem gelmektedir. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için, fikri ve sınaî mülkiyet haklarıyla ilgili hukuki düzen­leme ve alt yapının kurulması ile beraber, araştırma ve ge­liştirmeyi teşvik etmek ve bunun ekonomiye kazandırılması için teknoloji transferini gerçekleştirmek icap etmektedir. Söz konusu “bilgi toplumu” kavramının en somut örneğini günümüzde savunma sanayiinde gözlem­lemekteyiz.

Bazı yetkililer ta­rafından yapılan açıklamalardan; Milli Muharip Uçakla ilgili Kom­pozit Üretim Bi­nası ve Uzay Sistemleri Mühen­dislik Merkezi hiz­mete alınmış ve SİHA’lar hizmette olup, TCG Ufuk İs­tihbarat Gemisi, Hızır Reis denizaltısı ve çıkarma gemisi TCG Anadolu 2022 yılı sonu itibariyle Deniz Kuvvetlerine teslim edilecektir.

Savunma sanayiinde yapılan ihracatların da 2022 yılı sonu itibariyle 4 milyar doların üstüne çıkacağı hedeflen­mektedir. Savunma sanayi sektöründe bu önemli yükselişin teme­linde aşağıda belirtilen sebepler yer almaktadır:

a) Savunma sanayi sektöründe, 2002 yılında 56 kuruluş faaliyet göstermekte iken, bu sayı 2022 yılında 2000’i aşmış bulunmaktadır.

b) 5746 sayılı Kanun ile, yenilikçi­liğe odaklanmış, nite­likli istihdamı gelişmiş, katma de­ğeri yüksek ürünler üreten, verimliliği ve rekabet gücü yüksek bir ekonomik orta­mın oluşturulması sağlanarak; ülkemi­zin, uluslararası reka­bet gücünün artırılması, yenilikçilik kapasitesinin geliştirilmesi ve dünyadaki gelişmelere uygun bir sanayi altyapısının oluşturulması ve ayrıca yabancı sermaye şir­ketlerinin Ar-Ge birimlerini ülkemizde yapılandırarak yeni teknolojileri ülkemizde geliştirmelerine imkan sağlanması amaçlanmaktadır. Özel Sektör Ar-Ge Merkezleri; 5746 sayılı Kanun kapsamında kurulmakta ve faaliyet göstermektedir. Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı Ar-Ge Teşvikleri Genel Mü­dürlüğünce paylaşılan istatistiki bilgilere göre, Türkiye’de faaliyette bulunan Özel Sektör Ar-Ge Merkez sayısı 2021 yılında 1.254 adettir.

c) Ar-Ge Harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasılalarına Oranı (%);

- Türkiye’de 2013 Yılında 0.818 ve 2018 Yılında 1.030

- ABD’de 2013 Yılında 2.710 ve 2018 Yılında 2.826

d) Patent başvuru sayısı:1995’de 170, 2000’de 277 ve 2021’de 8071.

e) Faydalı model başvuru sayısı:1995’de 38, 2000’de 454 ve 2021’de 4418.

f) Tasarım başvuru sayısı:1995’de 0, 2000’de 8178 ve 2021’de 44091.

Yukarıdaki açıklamalar, bir ülkenin bağımsızlığı ve gü­venliği için sadece yasaların yeterli olmadığını, bunun ya­nında ve ayrıca, araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle birlikte fikri mülkiyet haklarının korunması ve geliştirilmesi gerektiğini de açıkça göstermektedir.

Ailelerinizle birlikte esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.