Personelcilikten 14 milyon cirolu Güv-Teme: Recep Bölükbaşı
Dursun EROĞLU
BTSO Meclis Üyesi Recep Bölükbaşı, yakın zamana kadar hiç olmayan bir iş kolunda, temizlik ve özel güvenlik alanında yaklaşık bin 300 kişinin istihdam edildiği Güv-Tem Şirketler Grubu'nu yarattı. 9 yıl kibi kısa zamanda belki hayal bile edemediği bir servetin sahibi oldu. Bursaspor Genç takımında top koşturan, fabrikalarda personel şefliği yapan Bölükbaşı'nın başarısı yenililikler yaratmaya aday girişimciler için, alınacak derslerle dolu.
Recep Bölükbaşı, 1960 Bursa Koğukkuyu Mahallesi doğumlu. Anne babası, Kosova göçmeni ve uzun yıllar geçimini bahçıvanlık yaparak, akaryakıt istasyonlarında çalışarak sağlamış. Anlaşılan son bahçivanlık işi BTSO'daymış. Bölükbaşı, "Eğer benim orada Meclis Üyesi olduğumu görseydi, çok mutlu olurdu, benimle çok gurur duyardı" diyor.
Bölükbaşı, ilkokul ve ortaokulun ardından Bursa Ticaret Lisesi'ni bitirir. Askerlik dönüşü Marmara Yağ'da işe başlar ve personel şefi yapılır. Ardından İnoksan'da uzun yıllar çalışır. 9 yıl İnoksan'da, ardından Ermetal'de İnsan Kaynakları yöneticiliği yapar. Ailesi kalabalık bir ailedir. Tam 10 kardeş. En büyükleri kızdır. Erkeklerin en büyüğü de Recep Bölükbaşı. Zar zor geçinen, kalabalık bir göçmen aile.
Recep Bölükbaşı için her halde o zaman "hayal", daha iyi maaş almak, daha geniş bir eve taşınmak olmalıydı. Ama onun hayali daha fazlası olmuş. Bölükbaşı, "İnsan kaynakları yöneticisi olarak çalışırken, 'Kendi personelime bordro yapsam, ücretlerini ben ödesem, yani ben de bir işadamı olsam' diye hayal kuruyordum" diyor.
Ama patron olmak için önce bir işyeri, fabrikan olması lazım. Ermetal ve Floteks'te iken kafasında kalıp, saç şekillendirme ile dolaşan Bölükbaşı'da görüntü, şu anda kapanmış olan bir temizlik ve özel güvenlik firmasında çalıştığı dönemde netleşir. Bölükbaşı bu firmada 6 ay çalıştıktan sonra Genel Müdürlüğe yükselmiş olarak istifa eder.
Bölükbaşı, "O dönemde bekçilik vardı. 1488 sayılı Özel Güvenlik Yasası yoktu. Uluslararası şirketler bu işi satın almaya başladılar. Personel ve insan kaynakları yöneticisi olduğum için olayları yakından izliyordum ve burada bir gelecek olduğunu görüyordum" diyor. Temizlik ve özel güvenlik işi yapan bir iş kurma fikrine birkaç arkadaşı destek olunca, kıvılcım ateşlenir.
Bölükbaşı'ya "Özel güvenlikçilik nerden çıktı. Polis olma takıntın mı vardı" diye sorunca yanıtı, biraz şakayla "Polis olma hayalim yoktu, ama çok Tommiks, Texas kitabı okurdum" oldu.
Elde makine temizlik yaptı
Bölükbaşı, girişimciliğin ilk adımı olan şirket kurma dönemini şöyle anlattı:
"Temizlik güvenlik şirketinde işler iyi gitmiyordu. İstifa ettim, ama işsiz kalmıştım. Evliyim, evdekiler para bekliyor. Birkaç arkadaşımın desteği ile kendi işimizi kurmaya karar verdik. Bu arkadaşlar da işi biliyordu. Hemen tanıdık şirketlere gittim, 'Böyle bir iş kurmak istiyorum, bana iş verir misiniz' gibi. 'Kur şirketini, gel' dediler. Personelci olarak benim çalışmalarımı biliyorlardı. Şirketi, iki kişi ile ve Limited Şirketi olarak kurduk. İlk işimiz Soğukkuyu'da bir firmada iki kişilik güvenlik işiydi. Tek elemanım da yeğenimdi. O zaman yasa olmadığı için belge istenmiyordu. Adam bulamayınca kendim gidip çalışıyor, nöbet tutuyordum. Hiç unutmam, Nilüfer OSB'de bir fabrikanın temizlik işini aldım. Fabrikanın yöneticisi geldi, 'Recep beyle görüşmek istiyorum. Haber ver' dedi. "Efendim Recep benim" dediğimde şaşırdı ve çok da mutlu olduğunu söyledi. Ben makine başında temizlik yapıyordum. Hâlâ o firmanın temizliğini yaparız."
Önce temizlik işi yapan Güv Tem kurulur, yasa çıkınca da Öz Güv. Ardından da özel güvenlik personeli yetiştirme kurslarına yönelik eğitim veren ARC şirketi kurulur. Bugün Öz Güv'de 350 personel ARC'de 100 civarında personel var ve toplamda bin 300 civarında çalışanı olan Güv-Tem kendi alanında Bursa'da en büyük firma. Misafir odasında sıfır sermayeyle iş kurma
Misafir odasını ofis yaptı
Recep Bölükbaşı 1 Temmuz 1999'da bir şirket kurmuştur. Fakat yapmaya çalıştığı iş, Türkiye'de yeni keşfedilen bir iştir. Özel güvenliğin ne yasası vardır, ne tanımı vardır, ne de BTSO'da bir meslek komitesi. Tabi şirketin işletme sermayesi de neredeyse sıfırdır. Bölükbaşı, ilk kuruluşu ise şöyle anlattı:
"Suğukkuyu'daki evimizin altında 12 metrekare bir yer vardı. Orada başladık. Dükkan kiralamaya para yok. Kiracı seyahat acentesi ve bilet satıyordu. Çok ısrar edince 'ben biletleri dışarda da satarım gelsinler' demiş ve biz 5 kişi 12 metrekarede ödünç bilgisayarla günde 50-100 teklif hazırlayarak işyerlerine gönderdik. Bilgisayar yok, çek yok, para yok. sonra senet karşılığı ikinci el bir IBM bilgisayar aldık. Bilgisayarı aldık ama çalışanlara düzenli maaş ödemek sorundu. Çalışanlara açıkça 'Şu anda nakit sıkıntımız var. İş bulamazsam maaş veremeyebilirim, isteklerinizin altında kalabilir' dedim. Sağolsunlar bırakmadılar ve büyük bir gayretle daha ilk ayda maaşları ödeyebildik. Evdeki telefonu aşağı çektik, evin telefonunu kullandık. Misafir odasını ofise çevirdik. Para kasası, masa, sandalye aldık..."
Arabasına talih kuşu konmuş
Tabii, yıllarca şirketlerde personelci olarak çalışan birisi olarak birikimleri sıfır değildir. Aile olarak bir arsa alır ve üzerine ev yapmaya çalışırlar. Bu arada bazı "piyango"lar da onu bulur. Bu piyango araba satışıdır. Anlattığına göre, Ermetal'de çalıştığı sırada Recep Bölükbaşı kazandığı paralarla Doğan marka bir otomobil alır. Birkaç ay sonra arabayı fabrikanın otoparkında gören birisi müşteri çıkar. Bölükbaşı da satmak istemediği için örneğin 50 bin liralık arabaya 450 bin lira fiyat çeker. "450 bin lira vermezseniz vermem" der. Ama müşteri çok ısrarcıdır ve pazarlıkla 50 bin liralık otomobili 440 bin liraya satın alır. Bölükbaşı, "Meğer ben farkında değilim, parayı arabaya değil plakaya veriyorlarmış. Plaka 16 HK 500. Plaka şu anda Hüseyin Kayapalı'nın hanımının cipinde" diyor.
Bölükbaşı otomobilden aldığı para ile inşaat malzemesi almış ve 5 katlı binanın kabasını nerdeyse bitirmiştir.
Sektörü temsil ediyor
Recep Bölükbaşı, iş dışında sosyal alanlarda aktif birisi. Bursa Peryön Kurucu üyesi, BTSO Meclis Üyesi, TOBB Sektör Komitesi üyesi, Türkiye Özel Güvenlik Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Teşkilatlanmadan Sorumlu Başkan Yardımcısı, Bursa Özel Güvenlik İşadamları Derneği (ÖZSİAD) Başkan Yardımcısı, Rumelisiad ve Bursa Fan Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi.
Kalabalık bir ailenin ferdi olarak, Bölükbaşı sadece kendisi değil ailesinin de kaderini değiştirmiş. Kardeşlerinden Hayrettin Bölükbaşı Kalite Müdürü, Orhan Bölükbaşı Projeler Sorumlusu olarak görev yapıyor. İlhan ve Gökhan Bölükbaşı da Bosch projesinde görev yapıyor. Kardeşlerinden 5'i kız. Bölükbaşı, kardeşlerinin firmada ücretli olarak çalıştığını, firmada sadece Özden Demir'in hissesinin bulunduğunu kaydetti.
Yeni bir alan yeni bir iş
EKOhaber: Şirketlerin kendi personeli yerine işi size yaptırmasının tek nedeni fiyatınız mı?
Recep Bölükbaşı: İşverenler tabi ki bizimle maliyetlerini düşürüyor. Ama sadece bu değil. Mesela Cargill bize 'iş ortağımız' diyor. Onlar maliyet açısından bakmıyor. Diyorlar ki, 'Bizim asli görevimiz mısır işlemektir. Güvenlik, temizlik, çalışanların yemek işi bizim işimiz değil. O hizmetleri dışarıdan alırız.
EKOhaber: Çalışanlar patronunun taşeron olmasını pek istemez. Neden?
Recep Bölükbaşı: Taşeron kelimesi hoş değil. İş ortağı olarak görülmek istiyoruz. Geçmişte yanlış uygulamalar da taşeronun imajını bozmuş.Temizlik, hijyen işi yapıyoruz. Güvenlik hizmeti veriyoruz, milyonlarca dolara kurulan işyerlerinin güvenliği önemli, buralar kolay kurulmuyor. Personele eğitim veriyorsunuz, yatırım yapıyorsunuz, güvenlikçinin lise mezunu olmasının istiyorsunuz. Asgari ücretin üzerinde ücret almaları gerekiyor. Ama firmaya gittiğinizde sadece fiyatı düşür diyebiliyor. Ücretler çok düşük. Kamu ihalesine girilince iş en düşük fiyatı verene bırakılıyor. O zaman da düşük ücret ve sonuçta eleman sirkülasyonu artıyor. Kalite ve standartlar düşüyor. Ben TOBB'de sektör temsilcisiyim. Kamu ihalelerinde özel güvenlik çalışanlarının. asgari ücretin yüzde 30 üzerinde ücret alması benimsendi. Ama bu özel sektörde yok. Haksız rekabetle çok düşük fiyata iş yapanlar diyelim ki 60 eleman göndereceğine 40 eleman gönderiyor. Vergisini kaçırıyor, çalışanına düşük ücret veriyor veya zamanında vermiyor. İnsanlar da bu kişilerin elinde oyuncak oluyor.
EKOhaber: Hedefleriniz?
Recep Bölükbaşı: Gelecek yıl 10. yılımızı kutlayacağız. 10 yıl bizim sektör için çok uzun zamandır. Birçok kişi bu işi kurar, piyasayı dolandırır, çalışanının parasını ödemez, vergi vermez, herkesi mağdur eder, sonra da izini kaybettirir.
Biz çalıştığımız firmalardan bir daha çıkmadık. Ne devlete ne çalışana borcum var. Temmuz 2008'de çalışan sayısını 2 bine çıkmak istiyoruz.
Ciro 14 milyon dolar civarında, bunu da 20 bin dolarlara çıkarmak istiyoruz. Şu anda Bursa, Karacabey, Bandırma, Gören civarında çalışıyoruz. Gelecek yıldan itibaren İstanbul, Eskişehir ve İç Anadolu'ya geçip Bursa şirketi olmadan Türkiye şirketi olmaya adım atacağız.
EKOhaber: ilkeleriniz ?
Recep Bölükbaşı: Mesela asgari ücretle kimseyi çalıştırmıyorum. Neticede benim maliyetlerim bunlar, diyorum. Falanca firma 300 alır, ama biz bastırınca 500 alıp veriyoruz. Cargill bizi dünyadaki 70 firma içinde taşeronlarda 3. sıraya koydu. Mesela şu anda benim 300 milyara yakın alacağım var. Ama çalışanların maaşlarını ayın 5-6'sında verdim. Neyle verdim, kendi varlıklarımdan verdim. En geç ayın 10'una kadar maaşını vereceğim demişsem, bunu vermek zorundayım.
EKOhaber: Başarının anahtarı?
Recep Bölükbaşı: "Çalışmak, çalışmak, çalışmak". İnsanlarla iç içeyim. Başarında insan kaynakları yöneticiliği yapmanın çok büyük payı var.
EKOhaber: Hayalleriniz?
Recep Bölükbaşı: Fabrikalarda maaş bordrosu yaparken hayal kurardım, bu maaşları ben verseydim diye. Ama çocuk okula gidiyor. Okulda kayıt parası istediler. 100 YTL gibi. Gece gözüme uyku girmedi. Ertesi gün 60 lirasını toparladım, yalvar yakar okulu razı ettim. Durumunuz kötü olursa sizi arayan olmuyor. İnsanın kişisel hayallerinin olması gerekiyor. Çocuklarımdan birisi Kıbrıs'ta işletme, aynı zamanda açık öğretim okuyor. Kızım üniversitede işletme okudu. Tabi güzel bir evde oturmak, güzel bir arabaya binmek. Hayallerim vardı. Şanslıyız.
EKOhaber: Bademli'ye taşındınız mı?
Recep Bölükbaşı: Bademli değil İhsahiye'de oturuyorum. 280 metrekarelik dubleks daire almıştım. Kayapa'da villam var. Site içinde. Havuzlu. Hayal kuran insanlar, ülkeler başarılı olurlar. Amerikalılar hayal kurup teknolojiyi yaratmışlar. Başta emekli olacak belki bir evim olacaktı, çocukları üniversiteyi bitirecekti. Ama hayaller değişiyor.
Emekli maaşımı eşime veriyorum. Gündoğdu'da bir evim ve orada iki köpeğim var. Arada onlarla zaman geçiriyorum.
Üniversite mezunu olmak isterdim. Ama hiç de bitirmemenin sıkıntısını yaşamadım.
EKOhaber: İşadamı için hayat para kazanmaktan mı ibaret oluyor?
Recep Bölükbaşı: Evlendiğimde iki odalı bir yerdeydik. Mutfağı yoktu. Küçük bir balkon vardı, akşamları şarkı söylerdim. Arabam vardı, Murat 124. Bagajında mangal. Her hafta piknik yapardık, parka giderdik eşimle. Şimdi ne şarkı var, ne mangal, ne parka gitmek var. Aldık gidiyoruz.
Dünya senin olsa ne olacak. çocukları büyüteyim keyfime bakarım diyorsun. Olmuyor. Şimdi kendi kendime karar verdim. 55 yaşıma gelince aktif çalışma hayatımı bitireceğim.
Dursun EROĞLU
BTSO Meclis Üyesi Recep Bölükbaşı, yakın zamana kadar hiç olmayan bir iş kolunda, temizlik ve özel güvenlik alanında yaklaşık bin 300 kişinin istihdam edildiği Güv-Tem Şirketler Grubu'nu yarattı. 9 yıl kibi kısa zamanda belki hayal bile edemediği bir servetin sahibi oldu. Bursaspor Genç takımında top koşturan, fabrikalarda personel şefliği yapan Bölükbaşı'nın başarısı yenililikler yaratmaya aday girişimciler için, alınacak derslerle dolu.
Recep Bölükbaşı, 1960 Bursa Koğukkuyu Mahallesi doğumlu. Anne babası, Kosova göçmeni ve uzun yıllar geçimini bahçıvanlık yaparak, akaryakıt istasyonlarında çalışarak sağlamış. Anlaşılan son bahçivanlık işi BTSO'daymış. Bölükbaşı, "Eğer benim orada Meclis Üyesi olduğumu görseydi, çok mutlu olurdu, benimle çok gurur duyardı" diyor.
Bölükbaşı, ilkokul ve ortaokulun ardından Bursa Ticaret Lisesi'ni bitirir. Askerlik dönüşü Marmara Yağ'da işe başlar ve personel şefi yapılır. Ardından İnoksan'da uzun yıllar çalışır. 9 yıl İnoksan'da, ardından Ermetal'de İnsan Kaynakları yöneticiliği yapar. Ailesi kalabalık bir ailedir. Tam 10 kardeş. En büyükleri kızdır. Erkeklerin en büyüğü de Recep Bölükbaşı. Zar zor geçinen, kalabalık bir göçmen aile.
Recep Bölükbaşı için her halde o zaman "hayal", daha iyi maaş almak, daha geniş bir eve taşınmak olmalıydı. Ama onun hayali daha fazlası olmuş. Bölükbaşı, "İnsan kaynakları yöneticisi olarak çalışırken, 'Kendi personelime bordro yapsam, ücretlerini ben ödesem, yani ben de bir işadamı olsam' diye hayal kuruyordum" diyor.
Ama patron olmak için önce bir işyeri, fabrikan olması lazım. Ermetal ve Floteks'te iken kafasında kalıp, saç şekillendirme ile dolaşan Bölükbaşı'da görüntü, şu anda kapanmış olan bir temizlik ve özel güvenlik firmasında çalıştığı dönemde netleşir. Bölükbaşı bu firmada 6 ay çalıştıktan sonra Genel Müdürlüğe yükselmiş olarak istifa eder.
Bölükbaşı, "O dönemde bekçilik vardı. 1488 sayılı Özel Güvenlik Yasası yoktu. Uluslararası şirketler bu işi satın almaya başladılar. Personel ve insan kaynakları yöneticisi olduğum için olayları yakından izliyordum ve burada bir gelecek olduğunu görüyordum" diyor. Temizlik ve özel güvenlik işi yapan bir iş kurma fikrine birkaç arkadaşı destek olunca, kıvılcım ateşlenir.
Bölükbaşı'ya "Özel güvenlikçilik nerden çıktı. Polis olma takıntın mı vardı" diye sorunca yanıtı, biraz şakayla "Polis olma hayalim yoktu, ama çok Tommiks, Texas kitabı okurdum" oldu.
Elde makine temizlik yaptı
Bölükbaşı, girişimciliğin ilk adımı olan şirket kurma dönemini şöyle anlattı:
"Temizlik güvenlik şirketinde işler iyi gitmiyordu. İstifa ettim, ama işsiz kalmıştım. Evliyim, evdekiler para bekliyor. Birkaç arkadaşımın desteği ile kendi işimizi kurmaya karar verdik. Bu arkadaşlar da işi biliyordu. Hemen tanıdık şirketlere gittim, 'Böyle bir iş kurmak istiyorum, bana iş verir misiniz' gibi. 'Kur şirketini, gel' dediler. Personelci olarak benim çalışmalarımı biliyorlardı. Şirketi, iki kişi ile ve Limited Şirketi olarak kurduk. İlk işimiz Soğukkuyu'da bir firmada iki kişilik güvenlik işiydi. Tek elemanım da yeğenimdi. O zaman yasa olmadığı için belge istenmiyordu. Adam bulamayınca kendim gidip çalışıyor, nöbet tutuyordum. Hiç unutmam, Nilüfer OSB'de bir fabrikanın temizlik işini aldım. Fabrikanın yöneticisi geldi, 'Recep beyle görüşmek istiyorum. Haber ver' dedi. "Efendim Recep benim" dediğimde şaşırdı ve çok da mutlu olduğunu söyledi. Ben makine başında temizlik yapıyordum. Hâlâ o firmanın temizliğini yaparız."
Önce temizlik işi yapan Güv Tem kurulur, yasa çıkınca da Öz Güv. Ardından da özel güvenlik personeli yetiştirme kurslarına yönelik eğitim veren ARC şirketi kurulur. Bugün Öz Güv'de 350 personel ARC'de 100 civarında personel var ve toplamda bin 300 civarında çalışanı olan Güv-Tem kendi alanında Bursa'da en büyük firma. Misafir odasında sıfır sermayeyle iş kurma
Misafir odasını ofis yaptı
Recep Bölükbaşı 1 Temmuz 1999'da bir şirket kurmuştur. Fakat yapmaya çalıştığı iş, Türkiye'de yeni keşfedilen bir iştir. Özel güvenliğin ne yasası vardır, ne tanımı vardır, ne de BTSO'da bir meslek komitesi. Tabi şirketin işletme sermayesi de neredeyse sıfırdır. Bölükbaşı, ilk kuruluşu ise şöyle anlattı:
"Suğukkuyu'daki evimizin altında 12 metrekare bir yer vardı. Orada başladık. Dükkan kiralamaya para yok. Kiracı seyahat acentesi ve bilet satıyordu. Çok ısrar edince 'ben biletleri dışarda da satarım gelsinler' demiş ve biz 5 kişi 12 metrekarede ödünç bilgisayarla günde 50-100 teklif hazırlayarak işyerlerine gönderdik. Bilgisayar yok, çek yok, para yok. sonra senet karşılığı ikinci el bir IBM bilgisayar aldık. Bilgisayarı aldık ama çalışanlara düzenli maaş ödemek sorundu. Çalışanlara açıkça 'Şu anda nakit sıkıntımız var. İş bulamazsam maaş veremeyebilirim, isteklerinizin altında kalabilir' dedim. Sağolsunlar bırakmadılar ve büyük bir gayretle daha ilk ayda maaşları ödeyebildik. Evdeki telefonu aşağı çektik, evin telefonunu kullandık. Misafir odasını ofise çevirdik. Para kasası, masa, sandalye aldık..."
Arabasına talih kuşu konmuş
Tabii, yıllarca şirketlerde personelci olarak çalışan birisi olarak birikimleri sıfır değildir. Aile olarak bir arsa alır ve üzerine ev yapmaya çalışırlar. Bu arada bazı "piyango"lar da onu bulur. Bu piyango araba satışıdır. Anlattığına göre, Ermetal'de çalıştığı sırada Recep Bölükbaşı kazandığı paralarla Doğan marka bir otomobil alır. Birkaç ay sonra arabayı fabrikanın otoparkında gören birisi müşteri çıkar. Bölükbaşı da satmak istemediği için örneğin 50 bin liralık arabaya 450 bin lira fiyat çeker. "450 bin lira vermezseniz vermem" der. Ama müşteri çok ısrarcıdır ve pazarlıkla 50 bin liralık otomobili 440 bin liraya satın alır. Bölükbaşı, "Meğer ben farkında değilim, parayı arabaya değil plakaya veriyorlarmış. Plaka 16 HK 500. Plaka şu anda Hüseyin Kayapalı'nın hanımının cipinde" diyor.
Bölükbaşı otomobilden aldığı para ile inşaat malzemesi almış ve 5 katlı binanın kabasını nerdeyse bitirmiştir.
Sektörü temsil ediyor
Recep Bölükbaşı, iş dışında sosyal alanlarda aktif birisi. Bursa Peryön Kurucu üyesi, BTSO Meclis Üyesi, TOBB Sektör Komitesi üyesi, Türkiye Özel Güvenlik Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Teşkilatlanmadan Sorumlu Başkan Yardımcısı, Bursa Özel Güvenlik İşadamları Derneği (ÖZSİAD) Başkan Yardımcısı, Rumelisiad ve Bursa Fan Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi.
Kalabalık bir ailenin ferdi olarak, Bölükbaşı sadece kendisi değil ailesinin de kaderini değiştirmiş. Kardeşlerinden Hayrettin Bölükbaşı Kalite Müdürü, Orhan Bölükbaşı Projeler Sorumlusu olarak görev yapıyor. İlhan ve Gökhan Bölükbaşı da Bosch projesinde görev yapıyor. Kardeşlerinden 5'i kız. Bölükbaşı, kardeşlerinin firmada ücretli olarak çalıştığını, firmada sadece Özden Demir'in hissesinin bulunduğunu kaydetti.
Yeni bir alan yeni bir iş
EKOhaber: Şirketlerin kendi personeli yerine işi size yaptırmasının tek nedeni fiyatınız mı?
Recep Bölükbaşı: İşverenler tabi ki bizimle maliyetlerini düşürüyor. Ama sadece bu değil. Mesela Cargill bize 'iş ortağımız' diyor. Onlar maliyet açısından bakmıyor. Diyorlar ki, 'Bizim asli görevimiz mısır işlemektir. Güvenlik, temizlik, çalışanların yemek işi bizim işimiz değil. O hizmetleri dışarıdan alırız.
EKOhaber: Çalışanlar patronunun taşeron olmasını pek istemez. Neden?
Recep Bölükbaşı: Taşeron kelimesi hoş değil. İş ortağı olarak görülmek istiyoruz. Geçmişte yanlış uygulamalar da taşeronun imajını bozmuş.Temizlik, hijyen işi yapıyoruz. Güvenlik hizmeti veriyoruz, milyonlarca dolara kurulan işyerlerinin güvenliği önemli, buralar kolay kurulmuyor. Personele eğitim veriyorsunuz, yatırım yapıyorsunuz, güvenlikçinin lise mezunu olmasının istiyorsunuz. Asgari ücretin üzerinde ücret almaları gerekiyor. Ama firmaya gittiğinizde sadece fiyatı düşür diyebiliyor. Ücretler çok düşük. Kamu ihalesine girilince iş en düşük fiyatı verene bırakılıyor. O zaman da düşük ücret ve sonuçta eleman sirkülasyonu artıyor. Kalite ve standartlar düşüyor. Ben TOBB'de sektör temsilcisiyim. Kamu ihalelerinde özel güvenlik çalışanlarının. asgari ücretin yüzde 30 üzerinde ücret alması benimsendi. Ama bu özel sektörde yok. Haksız rekabetle çok düşük fiyata iş yapanlar diyelim ki 60 eleman göndereceğine 40 eleman gönderiyor. Vergisini kaçırıyor, çalışanına düşük ücret veriyor veya zamanında vermiyor. İnsanlar da bu kişilerin elinde oyuncak oluyor.
EKOhaber: Hedefleriniz?
Recep Bölükbaşı: Gelecek yıl 10. yılımızı kutlayacağız. 10 yıl bizim sektör için çok uzun zamandır. Birçok kişi bu işi kurar, piyasayı dolandırır, çalışanının parasını ödemez, vergi vermez, herkesi mağdur eder, sonra da izini kaybettirir.
Biz çalıştığımız firmalardan bir daha çıkmadık. Ne devlete ne çalışana borcum var. Temmuz 2008'de çalışan sayısını 2 bine çıkmak istiyoruz.
Ciro 14 milyon dolar civarında, bunu da 20 bin dolarlara çıkarmak istiyoruz. Şu anda Bursa, Karacabey, Bandırma, Gören civarında çalışıyoruz. Gelecek yıldan itibaren İstanbul, Eskişehir ve İç Anadolu'ya geçip Bursa şirketi olmadan Türkiye şirketi olmaya adım atacağız.
EKOhaber: ilkeleriniz ?
Recep Bölükbaşı: Mesela asgari ücretle kimseyi çalıştırmıyorum. Neticede benim maliyetlerim bunlar, diyorum. Falanca firma 300 alır, ama biz bastırınca 500 alıp veriyoruz. Cargill bizi dünyadaki 70 firma içinde taşeronlarda 3. sıraya koydu. Mesela şu anda benim 300 milyara yakın alacağım var. Ama çalışanların maaşlarını ayın 5-6'sında verdim. Neyle verdim, kendi varlıklarımdan verdim. En geç ayın 10'una kadar maaşını vereceğim demişsem, bunu vermek zorundayım.
EKOhaber: Başarının anahtarı?
Recep Bölükbaşı: "Çalışmak, çalışmak, çalışmak". İnsanlarla iç içeyim. Başarında insan kaynakları yöneticiliği yapmanın çok büyük payı var.
EKOhaber: Hayalleriniz?
Recep Bölükbaşı: Fabrikalarda maaş bordrosu yaparken hayal kurardım, bu maaşları ben verseydim diye. Ama çocuk okula gidiyor. Okulda kayıt parası istediler. 100 YTL gibi. Gece gözüme uyku girmedi. Ertesi gün 60 lirasını toparladım, yalvar yakar okulu razı ettim. Durumunuz kötü olursa sizi arayan olmuyor. İnsanın kişisel hayallerinin olması gerekiyor. Çocuklarımdan birisi Kıbrıs'ta işletme, aynı zamanda açık öğretim okuyor. Kızım üniversitede işletme okudu. Tabi güzel bir evde oturmak, güzel bir arabaya binmek. Hayallerim vardı. Şanslıyız.
EKOhaber: Bademli'ye taşındınız mı?
Recep Bölükbaşı: Bademli değil İhsahiye'de oturuyorum. 280 metrekarelik dubleks daire almıştım. Kayapa'da villam var. Site içinde. Havuzlu. Hayal kuran insanlar, ülkeler başarılı olurlar. Amerikalılar hayal kurup teknolojiyi yaratmışlar. Başta emekli olacak belki bir evim olacaktı, çocukları üniversiteyi bitirecekti. Ama hayaller değişiyor.
Emekli maaşımı eşime veriyorum. Gündoğdu'da bir evim ve orada iki köpeğim var. Arada onlarla zaman geçiriyorum.
Üniversite mezunu olmak isterdim. Ama hiç de bitirmemenin sıkıntısını yaşamadım.
EKOhaber: İşadamı için hayat para kazanmaktan mı ibaret oluyor?
Recep Bölükbaşı: Evlendiğimde iki odalı bir yerdeydik. Mutfağı yoktu. Küçük bir balkon vardı, akşamları şarkı söylerdim. Arabam vardı, Murat 124. Bagajında mangal. Her hafta piknik yapardık, parka giderdik eşimle. Şimdi ne şarkı var, ne mangal, ne parka gitmek var. Aldık gidiyoruz.
Dünya senin olsa ne olacak. çocukları büyüteyim keyfime bakarım diyorsun. Olmuyor. Şimdi kendi kendime karar verdim. 55 yaşıma gelince aktif çalışma hayatımı bitireceğim.
Sayı: 590 - Sayı'nın Kapağı