Geçen yazımda OSB’lere ilişkin bir başlangıçtan sonra Bursa özelinde konuyu biraz açmıştım. Şimdi de ülkemiz genelindeki duruma bakmak istiyorum.
Sadece Artvin ilimizde OSB bulunmuyor.
Planlı sanayileşme açısından OSB’ler çok önemli. Çevreye duyarlı sanayileşme ve kayıtlı ekonominin iyi bir örneği bu oluşumlardır. Bunların %45’i Marmara (74) ve Ege (50) bölgelerinde bulunuyor.
İlki Bursa’da 1962 yılında kurulan OSB’lerin bugüne kadar geçen sürede sayıları 276’ya ulaşırken; bunların 33’ü ihtisas, 10’u gıda, tarım ve hayvancılık, 7’si ıslah, 2’si özel ve kalanı da karma olarak faaliyet gösteriyor. Ağırlıklı olarak Marmara ve Ege Bölgesi’nde faaliyet gösteren OSB’lerin diğer bölgelere dağılımı ise şöyle: İç Anadolu (48), Karadeniz (41), Doğu Anadolu (22), Akdeniz (22), Güneydoğu Anadolu (21). Mevcut OSB’ler yurt genelinde yaklaşık 750 km2’lik (ülke topraklarının binde biri) bir alan kaplarken, halen 19 OSB’nin de inşaatı sürüyor. OSB’lerde faaliyet gösteren 57.263 firmada 1.431.440 kayıtlı kişi çalışıyor.
Bazı OSB’ler başlangıçta bir planlama ile oluşmadı. Buna örnek Bursa’daki Demirtaş OSB’dir. Bu girişimin altyapı ve diğer sorunlarla birlikte ne güçlüklerle normalleşmesine çalışıldığını gördüm. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Organize Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER) Başkanı Sn. Hüseyin Kutsi Tuncay; OSB’lerin, planlı, çevreye duyarlı, sanayileşmenin ve kayıtlı ekonominin iyi bir örneği olduğunu belirtiyor. OSB modelinin; ülke kaynaklarının israf edilmemesi açısından önemi çok fazla. Bu nedenle; kara, deniz, hava ve demiryolları ulaşımının en az üçünün bulunduğu yerlerde oluşması gerekiyor.
Yer seçimi yapılırken ilgili 7 bakanlığa bağlı 22 müdürlük ve genel müdürlüğün onayı gerekiyor. Planlı ve çevreye duyarlı yatırımların üretim maliyetlerini arttırmasına karşın, bunların savunulması gerekli. Sayın Tuncay’ın bu konudaki görüşü şöyle: “OSB’ler maliyetleri yükseltse bile bu ülkenin kaynaklarını daha verimli kullanma imkânı sağlıyor. Ülkenin kaynakları heba edilmemiş oluyor.”
Çarpık sanayileşmenin önlenmesi açısından da OSB’ler çok etkili. Bu model kapsamındaki yatırımlar mutlaka teşvik edilmeli. Geçmişte çeşitli teşvikler veriliyorken bunlar zamanla azaldı. 276 OSB’yi Türkiye için değerlendirdiğimizde bunların arsalarının hâlen %47’sinin boş olduğunu belirten Sn. Tuncay; %53’ünde de bir veya birden fazla yatırımcı olduğunu kaydediyor. Tamamı üretime geçtiğinde OSB’lerin yaklaşık 2 milyon kişilik istihdam sağlama kapasitesine sahip olduğu belirtiliyor. “Yeterli veya yetersizden çok, Türkiye’de gecekondu sanayileşmenin fazlalığını görmek gerekiyor.” OSB’lere taşınma maliyetleri desteklenirse mevcut OSB’ler yetmeyebilir bile. Rakamlara ve OSB’lerin genel durumuna bakıldığında, arz-talep dengesi bozuk diyebiliriz. Altmış yıllık bir tecrübe birikimine sahip olduğumuz OSB’ler konusunda yetkililer daha yakın ilgilenmelidirler. OSB konusunun duayeni Sn. Ergun Kağıtçıbaşı’dan defalarca anılarını ve çektiği zorlukları dinledim. Kendisine; bir mühendis ve yönetici olarak tekrar şükranlarımı iletmek istiyorum.
Tecrübelerden yararlanmak; en kolay ve avantajlı yoldur. Tecrübe ve bilgi birikimlerimizi iyi değerlendireceğimizle ilgili umudumu saklı tutuyorum...
Not: Geçen yazıda; 27 Mayıs 1960 tarihi, sehven 27 Mayıs 1961 olarak yazılmıştır. Düzeltir, özür dilerim.