Ölümcül Pakistan selleri

Dünyanın her köşesinden, aşırı hava sıcaklık­ları, aşırı kuraklıklar, aşırı yağışlar ve de sel­lerin oluşumu iklim değişikliği gerçeğini insanlığın önüne seriyor. Bu serişten en fazla etkilenenler de yoksul ülkeler oluyor, örneğin Pakistan’ın yaşadığı ölümcül seller gibi.

Pakistan hükümetine ve dış uzmanlara göre, Pakis­tan’daki bir dizi ölümcül sel, bu Güney Asya ülkesinin ve diğer gelişmekte olan ülkelerin İklim değişikliği karşısında orantısız yük taşıdıklarını gösteriyor. Özel­likle muson mevsimi nedeniyle, Pakistan topraklarının yaklaşık üçte biri sular altında kaldı. Pakistan hükü­meti 1300’den fazla kişinin öldüğünü, 1,2 milyon evin yıkıldığını ve maddi hasarın 10 milyar dolara ulaşması­nın beklendiğini, açıkladı.

Kişi başına düşen GSYH’si 1.600 doların altında olan Pakistan, geniş nüfus yoğunluğuna rağmen küresel sera gazı salınımları­nın %1’inden daha azını üretiyor ama sıcak ve yağışlı iklimi nedeniyle, iklim de­ğişikliğinden en fazla etkilenen ve risk altındaki ülkeler arasında yer alıyor. Pakistan’ın 220 mil­yon nüfusunun 33 milyondan fazlası şu anda seller altında kalan bölgelerde ya­şıyor. Mahsul kaybı, gıda fiyatlarının yükselmesine yol açarak, Ağustos ayında ülkenin tüketici fiyat endeksinde %27’lik bir ar­tışa neden oldu ve bunun 27 yılın en yüksek artışı ol­duğu, açıklandı. Uzmanlar, ‘’Zamanın bu noktasında Pakistanlılar, kendilerinin neden olmadıkları bir iklim felaketinin bedelini hayatlarıyla, mülkleriyle ve gelirleriyle ödüyorlar’’ şeklinde açıklamalarda bu­lundular.

Ülkede yaz aylarında her zaman şiddetli yağışlar ya­şansa da, iklim değişikliği nedeniyle yükselen orta­lama sıcaklıklar aşırı yağışlara neden olarak sel riskini artırıyor. Bilim insanları, yaşanan bu aşırı yağışın, at­mosferin aşırı ısınmasıyla daha fazla su depolaması sonucu oluştuğunu, açıklıyorlar.

Pakistan bu sellerin oluşumunda rol oynayan şid­detli sıcak hava dalgalarından etkileniyor, dağlarda eriyen buzulların bıraktığı sular da nehirlerdeki su se­viyelerini artırıyor. Ayrıca bu bahar Pakistan’ın birçok bölgesinde, 51 gün boyunca 38C dereceyi aşan sıcak­lıklar yaşandı, bilim insanları bu sıcaklık artışının iklim değişikliğin sonucu olduğunu, açıkladılar.

Aslında Pakistan, yüksek dağlarında çok yoğun buzul kütlelerine sahip bir ülke, yaşanan aşırı sıcaklık dalgası buzulların daha fazla ve de daha hızlı erime­sine neden oluyor, bu hızlı erime ve de aşırı yağışlar bu iklim felaketini doğuruyor.

Pakistan’ın milli gelir düşüklüğü ise, halkı bu sel ha­sarına karşı savunmasız bırakıyor. Sel tehlikesi altında olan binalar, yollar ve enerji hatları gelişmiş ülkelere göre daha az güçlendirilmiş durumda. Ülke çapında hava durumu takibi, iletişim ve acil durum hizmetleri fazla gelişmiş olmadığından, o bölgelerde yaşayan milyonlarca insan iklim tehlikelerinden habersiz kalı­yorlar ve sosyoekonomik koşullar ve sahada afete hazır olmadaki zafiyet te onları daha fazla kırılganlığa itiyor.

Uluslararası İnsani Yardım Kuruluşları bazen bu haksız yükü “İklim Adaletsizliği’’ olarak adlandırı­yorlar. Bu nedenle de iklim değişikliği felaketinin oluşumunda katkısı olmayan ve fakat bu felaket karşı­sında savunmasız kalan Pakistan gibi ülkelere, iklim değişikliğinin gelecekteki zararlarını telafi etmek amacıyla, yoğun karbon salınımlarıyla İklim Değişikli­ğini körükleyen zengin ülkeleri bir fon oluşturmaya ve de bu körüklemelerini frenlemeye, atmosfere karbon salınımlarını en aza indirmeye, çağırıyorlar.

Pakistanlı yetkililer ise;

“Bu adaletsizliği çok açık biçimde uluslararası yetki­lilere söylemeliyiz, yaşadığımız insani ve çevresel tah­ribat iklim değişikliğinin bir sonucudur. Oysa Pakistan, küresel sera gazı salınımlarının %1’inden daha azından sorumludur, iklim değişikliği etkileri nedeniyle şiddetli hava koşullarına karşı da en savun­masız ülkelerden biridir, bu durum son derece adalet­sizdir ve Pakistan’ın dünyanın en zengin ülkelerinin karbon salınımlarının bedelini ödememesi gerektiği de çok açıktır.’’ diyorlar.

Bu arada geçen sene Kasım ayında Mısır’da topla­nan Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’nda, gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğine bağlı afetler için, geliş­mekte olan ülkelere yardım sağlama amaçlı bir meka­nizma kurması gereği tartışıldı ve BM Genel Sekreteri de gelişmiş ülkeleri, iklim krizinin yol açtığı kayıp ve zararları düzgün bir şekilde karşılamak amacıyla bir fon oluşturmaya çağırdı. Uluslararası Para Fonu da, Pa­kistan’ın mevcut borcunun temerrüde düşmekten kurtarmak için 1,1 milyar dolar vermeyi kabul etti.

Pakistan’ın bu yaşadıklarından ders çıkarır mıyız, acaba?