Noterlerin sorumluluğu

Noterlik, bir kamu hizmeti niteliğinde meslektir. No­terler, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirir ve kanunlarla verilen başka görevleri yaparlar (NK1 m.1).

Noterlerin hukuki sorumlulukları şunlardır:

- Stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı so­rumludurlar.

- Taşınmaz satış sözleşmesinin düzenlenmesinden do­layı oluşan zarardan noterler de sorumludur. Bu zararın Devlet tarafından ödenmesi hâlinde Devlet, sözleşmeyi düzenleyen notere rücu eder (NK m.162).

Bir güven kurumu olan ve yaptıkları işlerde uzman olan noterlerin görevi, devlet adına birtakım kamusal yetkileri de kullanmak suretiyle belge ve işlemlere resmiyet kazan­dırmak olup, noterlerin yaptıkları işlemler dolayısıyla mey­dana gelecek zararlardan doğan hukuki sorumlulukları bulunmaktadır.

Noterlerin bu sorum­luluğu, ağırlaştırılmış özen yükümlülüğünün ihlâlinden kaynaklanan kusursuz sorumluluk niteliğindedir (TBK2 m.66). Noter, hem ken­disi hem de adam çalış­tıran olarak yardımcı kişilerin gerçekleştirdiği iş ve işlemlerin (borcun) hiç ifa edilmemesi, kötü ya da borca aykırı olarak geç ifa edilmesinden dolayı, özen yükümlülüğündün doğan za­rarlardan sorumludur. Aynı anlayışı benimseyen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu içtihat metni şöyledir; “… Noter özene ilişkin genel kurtuluş kanıtı getirebilir. Noterlik Ka­nunu’nun 162. maddesinde kurtuluş kanıtı getirme im­kânı tanınmamıştır. Noter gerekli özeni gösterdiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Ancak gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olama­yacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bu husus nedensellik bağının kesilmesidir. Bunun ispatı da davalı notere aittir. 20. Yargıtay uygulamasında da; noterlerin hukukî sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu genel bir ilke ve prensip olarak benimsenmiştir. Ancak, bu sorumluluktan mutlak kusursuz sorumluluk olarak benim­sendiği sonucu da çıkarılmamalıdır. Noterin hukukî so­rumluluğunun söz konusu olabilmesi için ortada; noterin veya noter çalışanının bir eyleminin bulunması ve bu ey­lemden dolayı bir zararın doğması, bu zararla birlikte eylem ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gerek­mektedir. Bu şartlardan birisinin gerçekleşmemesi hâlinde noterin hukukî sorumluluğunun doğmayacağı kabul edilmektedir. 21. Noterin bir kamu hizmeti ifa ettiği de dikkate alına­rak sorumluluğun belirlenmesinde normal bir insanın göstereceği özenli davranış değil, aynı işi üstlenen noterlik mesleğinde çalışan bir kişinin göstermesi gereken objektif davranış esas alınacaktır. Buradaki tazminat yükümlülüğü; sorumlu kişinin somut olaydaki bireysel davranışından zi­yade daha çok onun toplum ve ekonomi içindeki durumu ile kanunun ona yüklediği ihtimam ve özen görevine bağ­lanmaktadır. Böylece toplum içinde bazı iş ve meslekler ile bazı gruplara ve kategorilere daha ağır bir sorumluluk yükletilmektedir. Noterlerin kusursuz sorumluğundan kastedilen, zarar görenin kusuru kanıtlamak zorunda ol­mamasıdır. Sorumluluk hukukunun önemli öğelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması­dır. Ancak illiyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz so­rumlu olan kişi zarardan sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada mücbir sebep, zarar görenin tam veya üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir, bu üç ol­gudan birinin bulunması hâlinde kusursuz sorumlu kimse de sorumluluktan kurtulacaktır. Noterlerin yaptığı işlemler bakımından söz konusu işlemin gereği gibi yani özen yü­kümlülüğüne uygun şekilde yerine getirmiş olsaydı zarar oluşmayacaktı denilebiliyorsa noter sorumlu olacaktır. Ör­neğin; noter işlemi yaparken gözle görülebilecek bir sah­teliğe rağmen işlemi devam ettirmişse ve bu işlemden bir zarar doğmuşsa noter doğal olarak sorumlu olacaktır.”3

Ailenizle birlikte esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımı sunarım.