Muris hakkında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 102/1-b maddesine göre verilen idarî para cezasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38/7. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 20. maddesinde ifadesi bulunan “Cezaların şahsiliği” ilkesi kapsamında mirasçılara intikal eden borç olarak kabul edilip edilemeyeceği ve tahsili için icra takibi yapılıp yapılamayacağı konusunda bir duraksama vardır.
Bu konuyu açıklığa kavuşturan, bizim de görüşüne katıldığımız Yargıtay Hukuk Genel Kurul İçtihat metni özeti şöyledir; “... mirasçıya ve mirasçılara, sadece miras bırakanın akdî borçları değil, akit dışı borç ilişkileri sebebiyle doğan borçları ve hatta bunlar yanında vergi borçları da intikal eder. Kısacası küllî halef mirasçılar, miras bırakanın kişisel edim borçları haricindeki tüm borçlarından sorumludurlar. (...)
Sosyal Güvenlik Kurumunun gelirleri arasında sayılan sosyal sigorta ve genel ... sigortası prim gelirleri, idarî para cezaları, gecikme zamları ve katılım paylarının ilgililerce ödenmemesi hâlinde Kurum tarafından tahsili gerekmektedir.
506 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen hükümleri uyarınca idarî para cezalarının tahsilinde 5326 sayılı Kanun’un 17. maddesine göre 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanmalıdır. (...)
.. davacıların miras bırakanına işyerini Kuruma bildirme yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle verilen idarî para cezasının, gerek 5326 sayılı Kabahatler Kanunu gerekse 506 sayılı Kanun ve bu Kanun’a aynı yönde düzenlemeler içeren 5510 sayılı Kanun kapsamında kabahat sayılan bir fiil nedeniyle uygulanan idarî yaptırım niteliğinde olduğu açıktır. Bu nedenle hukuka aykırı bir eylemi cezalandırma amacıyla verilen uyuşmazlık konusu idarî para cezası yönünden de Anayasa’nın 38. maddesinin 7. fıkrasında ifadesini bulunan “ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi”nin uygulanması gerekir. Bu durumda hukuka aykırı eylemi nedeniyle idarî yaptırıma tâbi tutulan murisin ölümü ile idarî para cezasının tahsil kabiliyeti ortadan kalkmış olup cezanın mirasçılara geçen borç olarak kabul edilmesi ve bunun sonucu olarak da davacılar hakkında takip yapılması mümkün değildir.
49. Hâl böyle olunca ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin idarî para cezaları için de geçerli olduğu, bu nedenle murise verilen idarî para cezasının tahsili için davacı mirasçılar hakkında takip yapılamayacağı gerekçesine dayanan direnme kararı usul ve yasaya uygundur.”
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, miras bırakana verilen idari para cezalarından dolayı, mirası hem reddeden hem reddetmeyen mirasçıların ödemekle yükümlü olmazlar.
Ailenizle birlikte esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.
(1)Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 07.07.2021 tarih, 2018/825 Esas ve 2021/964 Karar sayılı içtihat metni, https://karararama.yargıtay.gov.tr (Erişim tarihi : 7.03.2022)