İçimiz daralır, ruhumuz sıkışır, şarkılara sığınırız. Neşeliyizdir, şarkılarla perçinlemek, coşmak isteriz. Şarkılar yol arkadaşımızdır; ilaç gibi gelir, deva olur.
Bir genç bağıra çağıra eşlik eder bir şarkıya. Öyle kaptırır ki kendisini dünya umurunda olmaz. Çoğunlukla o şarkıyı ilk kez duyan anne ve babası şikâyet ederler, “Kıs şunun sesini, nasıl dinliyorsun bu şarkıyı?” derler, anlamazlar!
Dede Müzeyyen Senar’dan bir şarkı koyar, derin derin geçmişe dalar ama torununun “Offf dede!” çığlığıyla çok da uzun sürmez bu keyfi.
Bununla beraber dede torun düğünlerde aynı şarkıyla göbek atar, cenazede aynı duaya âmin derler.
Hepimizin bir özeli vardır her konuda ama genel konularımız da vardır.
En son yaşadığımız deprem felaketinde hep birlikte kahrolduk.
Göçük altında kendi ölüm kalım savaşını verirken birileri, bizler yataklarımızda rahat yatamadık, boğazımızdan lokma geçmedi. Yardım için seferber olduk.
Bu depremde de gördük ki doğayla inatlaşılmıyor!
Bir sistemin, kurallar manzumesinin esiri olmadan sorunlardan kurtulunmuyor!
Gelecek için geç mi? Tabii ki değil.
Ama kayıplarımız için artık çok geç…
Aynı gemideyiz. Sabahtan akşama kadar birbirimizi suçlasak ne olacak?
İlkel canlılar bile öğreniyor; sonu kötü biten bir şeyi tekrar yapmamak üzere bir refleks geliştiriyor. Biz neden yapmayalım, niye başarmayalım?
Afet dolayısıyla birçok etkinlik iptal edildi. Yemekli toplantılar, eğlenceler, hafta sonu piknikleri… Tüm toplum kayıtsız şartsız kısıtladı yaşamını. Renkler soldu, kıymık saplandı yaşama sevincimize.
Artık umutlanma ve hayata tutunmaya zamanı. Yardım ederek, yaraları sararak, inşa ederek.
-Umut bitecekse niye düşsün tohum toprağa?
-Umut bitecekse niye hamur karsın nasırlı ana eli?
-Umut bitecekse niye doğsun kuzu, oğlaklar niye meleşsin bu bahar?
Ben de acılarını, kederlerini şarkılarla yenmeye çalışan, yazarak hayata tutunan biriyim.
Ne zaman ruhum örselense bir şiir okur, bir şarkı dinlerim. Bazen de yazarak iyileşirim.
Ancak böylece geri kalan ömrüme umutla “merhaba” diyebiliyorum.
Tıpkı Mezeci Çırağı olduğum o çocukluk yıllarımdaki gibi umutla uyanmak istiyorum her sabah. Çünkü her karanlığın sonunda bir aydınlık mutlaka vardır diye düşünenlerdenim.
Güzel bir davet ile Ekohaber ailesine katıldığım yeni köşemden, Özdemir Erdoğan’ın derin felsefe de içeren şarkısının sözleriyle merhaba diyorum.
Merhaba değerli dostlar, merhaba!
Selam Sana Dünya
Selam sana güzel dünya ve sonsuz evren
söyle bizlere nedir seni mutsuz eden
bizler senin umudun yarınlarınız
bizler senin çocukluğun anılarınız
içimizde binbir çeşit özlem var
sevgi nedir bilmeyene söylenecek sözler var
yılgınlık yakışmıyor güzel yüzlere
mutluluk arıyorsan gel bize yaklaş bize
geçmiş yıllardan bizlere kalan en güzel anı
bir sevgi kaldı
onu getirdik size
genç insanlar bulacak doğru yolu
bencillik ve korkular yeneriz bu sorunu
bıkmadan usanmadan hep sevgiyi aramak
mutluluk olacaktır bu yolun sonu
Özdemir Erdoğan