Geçen hafta kent gündemimizi çiftçilerin sorunları doldurdu, gündemin ön sırasına Mustafakemalpaşa ve Karacabey domates üreticilerinin, salça fabrikalarının, aralarında anlaşarak verdikleri alım fiyatlarının maliyetlerinin altında kalmasıyla traktörleriyle yollara dökülmesi, domateslerini yollara sermesi yerleşti. Aslında onların traktörleriyle yollara dökülmesine gerek yoktu, kuracakları Kooperatif çatısı altında kol kola girmeleri yeterli olurdu. Gelin bu bakış açısıyla geçen haftayı değerlendirelim ve de etkin çözüm olarak Hollanda Modelini önlerine serelim;
Büyükşehir Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey’in, MKP ve Karacabey ziyaretinde çiftçiler üretimde artan maliyetler karşısında zorlandıklarını, bu yüzden İzmir yolunu traktörleriyle kapatarak seslerini ve gelecek kaygılarını duyurmaya çalıştıklarını kendisine anlattılar. Aynı konu Sayın Başkanın Yenişehir Ziraat Odasını ziyaretinde de gündeme geldi, Yenişehir’in önde gelen tarım ürünlerinden biberin pazarlanmasındaki sıkıntılarını anlatan çiftçilere Başkan, Yenişehir Havaalanı’nın kargo taşımacılığına başlamasını önereceğini, bu sayede yeni pazarların yakınlaşmasıyla ticaretin güçleneceğini açıkladı.
Bursa bugün daima, ülke ekonomisini destekleyen bir sanayi kenti olma özelliğiyle anılır. Ben de daima, verimli toprak kaynaklarıyla, uygun iklim koşullarıyla güçlü bir tarım kenti olduğunu vurgularım ve de dünyanın tarım zengini ülkelerinin başında koşan Hollanda’yı örnek gösteririm. Tarımdan zengin olma yolunun Hollanda Modeli tarım yapılanmasından geçtiğini de vurgularım ve her vesile ile bu modelin ülkemizde uygulanması yolunda ilgililere çağrıda bulunurum.
Bu çağrımı geçtiğimiz haftalarda, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’e, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik’e bizzat anlatarak, yaptım. Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ı da aradım ama kendisine ulaşamadım. Gelin dedim, dört mevsim iklim koşullarına, sulama sistemleriyle geliştirilmiş verimli tarım topraklarına sahip Bursa’mızda, köy bazında örnek olacak ‘’Tarım Kooperatifleri’’ kurarak Hollanda Modeli üreticiliği başlatın.
Bursa’nın her ilçesinde, tarım üretiminde öne çıkmış bir köy seçin ve çiftçileri Hollanda Modelinde kurulacak kooperatif çatısı altında toplayın. Bu kooperatifin, bürokrasiye dalmayan, dinamik bir yapısı olacak, üyeler, örneğin iki yılda bir genel kurul yapacaklar, yönetim kurulunu seçecek, kurul da başkanını seçecek. Bu modelin işletmeye alınmasıyla kooperatif üretim alanı bütünleşecek, üyelerin tarla büyüklükleri, maliyet ve kar hesaplamalarında kullanılmak üzere, kağıt üzerinde kalacak, üretime girecek alan, büyük bir tarla olarak, tek elden işlem görecek, kooperatifin tarlası olacak.
Modelin işleyişi de şöyle gelişecek, yönetim kurulu ve başkan, gerekirse uzmanlara da danışarak, piyasa araştırması yapacak ve önlerindeki mevsim talebi yüksek olacak, iki, üç ürünü üyelerine sunacak. Üyeler bunlardan birini seçtikten sonra, yönetim o ürüne ait tohum veya fideyi toptan alacak, üyelere dağıtacak, tarlalar kooperatife ait traktörlerle sürülecek, ihtiyaç duyulacak gübre toptan alınıp yine üyelere dağıtılacak. Ürün oluştuğunda da kooperatif yönetimi pazar araştırmasını yaparak, ürünlerin satışını sağlayacak. Satışlar sonunda yönetim muhasebesi, maliyet hesaplarını sonlandırarak, her üyeye tarla büyüklüğü oranında, hissesine düşen karı aktaracak.
Bu modelin önemli özelliği, toptan alımlar ve üretimde kooperatif ekipmanlarının kullanılması nedeniyle üretim maliyetinin aşağı çekilmesi, pazarlamanın bizzat kooperatif yönetimince yapılması, karın büyük bölümünü kapan aracının aradan çekilmesi nedeniyle de, üyelerin kar payının yükselmesidir.
Hollanda modelinin önemli bir ayağı da, çiftçi çocuklarının uygulamalı tarım meslek okullarında eğitilmesidir. Bu okulda eğitim gören çiftçi çocukları, okulda öğrendiklerini kendi tarlalarında uygulamaya sokarak verimlerini güçlendireceklerdir. Aslında bu modelin birer örneği Bursa’mızda var, Ağaköy Kooperatifi ve Ameli ve Nazari Hüdavendigar Ziraat Mektebi.
Bu bilgileri tekrar sizlerle paylaştıktan sonra çiftçilerimize ve yöneticilerimize sesleniyorum;
Gelin yukarıda anlattığım düzende, köy bazında kooperatifler kurun ve üretimlerinizi ve pazarlamalarınızı kooperatif düzeninde yapın. Artık tepki için yollara süreceğiniz traktörünüz olmayacak, çünkü o traktörler kooperatifin malı olacak. Yine tepki için yollara sereceğiniz domates de bulamayacaksınız, çünkü kooperatifiniz o domatesleri pazarlamış olacak. Ama sorumluluğunuz burada bitmeyecek, ülkemizi yönetenlerden, sizden oy isteyen politikacılardan, çocuklarınızın etkin tarım eğitimi alması için yörenizde Uygulamalı Tarım Meslek Okullarının açılmasını talep edin, etmelisiniz de…