İsrafın ne kadar farkındayız? (2)

Geçen hafta 29 Eylül Küresel Gıda Kaybı ve İs­rafın Farkındalık Günü kapsamında BUSİAD tarafından düzenlenen toplantının bir bölümünü siz­lerle paylaşmıştım.

Toplantının devamında BESAŞ Genel Müdürü Hakkı Gülşen, ‘’Ekmek, kültürümüzde bir sembol, buna rağmen büyük bir israf söz konusu. Kurum ola­rak piyasanın talebi iyi belirlenerek fazla üretim yap­mamaya dikkat ettiklerini, 500 satış noktasında satılmamış ekmeği geri almadıklarını, bu düzen içinde bayilerin de günlük satışlarını iyi izleyerek satamaya­cakları ekmek adedini en aza indirdiklerini ve israfı frenlediklerini vurguladı. Fırınlara da bu düzene para­lel üretimde olmalarını, satılmayan ekmek adedini en aza indirmeleri önerdiklerini söyledi. BESAŞ yıllık 70 milyon ekmek üreterek Bursa’nın ekmek ihtiya­cının %20’sini karşıla­maktadır, büyük bölüm ise fırınlar tarafından üretilmektedir, bu ne­denle fırınların satış kapasiteleri paralelinde üretim yapmaları, israfı önlemek adına önem kazanmaktadır’’ dedi.

Evlerde ise, günlük ihtiyacınız kadar ekmek alın ve ekmeğinizi buz­dolabında muhafaza edin, yiyeceğiniz zaman ısıtın, biz evimizde öyle yapıyoruz ve bir lokma ekmeği bile çöpe atmıyoruz.

Konuşmacılardan Prof. Dr. Şule Turhan konuşma­sında, “Dünya kaynaklarının %86’sını dünya nüfusu­nun %21’i kullanıyor. Böyle devam edilirse bu kaynaklar israf edilmiş olur ve insanlık açlıkla yüz yüze gelir. Bizim israf ettiğimiz gıdaların bedeli milli geliri­mizin %15’ine denk geliyor” dedi. Turhan konuşma­sında gıda israfının önlenmesinde toplumun eğitilmesinin önemini vurguladı, çocuklara küçük yaş­tan itibaren tabaklarına yiyebilecekleri kadar yemek konmasını ve konan bu yemekleri bitirmelerinin alış­kanlık haline getirilmesinin önemini, anlattı. Geçen hafta anlattığım gibi, yatılı okuduğum ortaokul birinci sınıfta, okul müdürümüzün yemekhanedeki yemekle­rimizi bitirme yolundaki kontrol düzeni, benim taba­ğıma yiyeceğim kadar yemek almamı ve de masadan tabağımdaki yemek bitmeden kalkmamamı bir yaşam kuralına dönüştürdü.

Bir örnek de Japonya’dan, ilkokullarda çocuklara diş fırçalamayı öğretirken, çocuk musluğu açıp, fırçayı ıs­latıp kapatıyor, dişlerini fırçalama bitince musluğu açıp ağzını çalkalı­yor, bu sayede her diş fırçalamada 1 litre su tasarruf et­tiklerini, yani suyu israf etmediklerini anlatmışlardı. Ben de dişlerimi böyle fırçalarım.

Aslında lokanta­larda açık büfe dü­zeni gıda israfını körüklüyor, eğer in­sanlar gıda israfında dikkatliyseler, yiye­cekleri kadar alırlar ve tabaklarını boş­altıp bırakırlar, ama genelde maalesef tabaklardaki yemeklerin yarısı yenmeden bırakılıyor, servis tabaklarında da kalanlar atılıyor.

Bir yandan dünya nüfusunun hızla artması, bir yan­dan insanlığın karşısındaki, yaşamı etkileyecek iklim değişikliği felaketi, gıda israfının en aza indirilmesi­nin, hatta sıfırlanmasının önemini önümüze seriyor.

Bu vesile ile tüm eğitim kurumlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza, gıda sektörü temsilcilerimize ve de medyamıza sesleniyorum, soframızdan bir kaşık ye­meği, bir lokma ekmeği bile atmamaya ve de gıdala­rımızı israf etmeme yolunda, güzel örnekler vererek toplumumuzu bilinçlendirmeye çağırıyorum…