Bütün dünyanın dikkatinin İran’a çevrilmesine neden olan helikopter kazasının neden meydana geldiği konusunda herkes fikrini söylüyor.
Diğer iki helikopterin düşmemesinden yola çıkarak sabotaj ağırlıklı görüş ve senaryolar ısrarla ön plana çıkarılıyor.
Ülkenin ikinci adamı Cumhurbaşkanı Reisi, Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, Tebriz Cuma İmamı Haşim, Tebriz Valisi Rehmeti, Albay pilot Mustefevi, Albay Pilot Deryanuş, Teknik Uçuş Sorumlusu Yarbay mühendis Gedimi, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Tuğgeneral Musevi’yi taşıyan, ABD yapımı Bell 215 tipi helikopterin neden 40 yıllık olduğu da gündeme getirildi, sorgulandı.
Bana göre, işin en önemli sebebi İran Devleti’ne, aslında İran halkına karşı uygulanan yaptırım veya ambargodur. Şayet, İngilizce sanction yani yaptırım veya müeyyide diye tanımlanan açık ambargolar olmasaydı, bu helikopter değilse bile, şimdiye kadar düşen diğer hava araçları düşmeyecekti.
İran’da uçak kazalarının diğer ülkelere
göre fazla olduğu kesin bir gerçek.
Çünkü, İran Air, diğer sivil havayolu şirketleri ve İran Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan birçok uçak ve helikopter 1979’daki teokratik devrim öncesinde satın alındı. Yedek parçası bulunamayan bu uçaklar, doğaldır ki bakımsızlıktan düşmeye mahkumdur.
Tarih Şubat 2010. Devrin, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’ın İran’a yaptığı resmi ziyarete katıldım. THY’nin uçağı ile İmam Humeyni’ye indik. Ertesi gün dünya güzeli, Nısf-ı Cihan (Dünyanın yarısı) diye nitelenen İsfahan’a gitmek için Tahran’ın eski havalimanı olan Mehrabat’a geldik. Bizi Isfahan’a götürecek uçağı pistte görünce korktum ve doğrusu bir daha dikkatlice baktım. (Çünkü, 90’ların sonunda Air Alfa’nın aynı tip bir uçağıyla Litvanya’dan dönerken, Kiev üstünde uçağın motorlarından biri korkunç bir sesle devre dışı kalmıştı.)
Uçağa bindik Ertuğrul Bey’in eşi Gönül Hanım merak edip “Bu uçak kaç yıllık” diye sorunca, cevabınını da sessizce söyledim. Uçak, şu anda artık hiçbir yerde kullanılmayan, Şah Rıza Pehlevi zamanında satın alınan ve o tarihte bile en az 30 yaşında olan Boeing 727-200 tipi eski bir uçaktı.
Ve dahası Boeing’e o yıllarda ortak olduğu söylenen Şah Rıza’nın satın aldığı Boeing 747-200’ler bile halen İran Air filosunda uçmayı sürdürüyor. Ne zaman ki İran devrimi gerçekleşti ve ülkede ABD aleyhtarlığı artıp da Amerikan Büyükelçiliği uzun süre işgal edilince, İran’a yıllardır sürdürülen bir ambargo konuldu ve halen de sürüyor.
Temmuz 2015’te imzalanan nükleer anlaşmayla ambargonun bir dönem kaldırılması iki ülke açısından yeni bir sürecin başlangıcı olmuştu. Amerika’da Obama ve İran’da da Hasan Ruhani’nin iş başına gelmesi ilişkilerin yumuşamasına ve böyle ciddi bir adımın atılmasına sebep olmuş, bu durum dünya kamuoyunda da büyük memnuniyetle karşılanmıştı.
Tarih Eylül 2018’i gösterirken ABD Hazine Bakanlığı, Boeing ve Airbus şirketlerinin İran İslam Cumhuriyeti’ne uçak satışına izin verdiğini açıklayıp gelişmenin en önemli adımını atmıştı.
Bu iki şirketin İran’a 200’e yakın uçak ve yedek parça satışı İran’da sevinçle karşılanmıştı. ABD'li Boeing şirketiyle 2016'da ülkenin ulusal havayolu şirketi İran Air için 80 uçak, 2017'de de Aseman Havayolları için 30 uçak almak için 20 milyar dolarlık anlaşma imzalamıştı. Tahran yönetimi ayrıca Airbus ile de 2016'da 100 uçak için 19 milyar dolarlık anlaşma imzalamıştı.
İran devleti ve halkı çok sevinçliydi.
Hatta Airbus’tan teslim alınan sadece üç uçaktan biri, İran hava sahasına girince Meşhed İmam Rıza Türbesi’nin üstünden geçerek saygı (tavaf) uçuşu yapmıştı. ATR ile yapılan 40 uçaklık anlaşmadan da 12’si teslim alınmıştı.
Fakat, ABD’de seçimi kazanan Donald Trump’ın nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklamasından sonra, ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin, Boeing ile Airbus'ın, İran’a uçak satış anlaşmalarının iptal edildiğini açıkladı. Bu durum olmasaydı Boeing 2018’de Airbus ise 2019’da teslimat yapacaktı.
Uçak ve yedek parça teslimi bıçak gibi kesilince, İranlı şirketler ellerindeki uçakları zorluklara rağmen yine de uçurmayı başarıyordu. Ama nasıl?
İranlılar, Türkiye ve Ukrayna’da şirket kurarak, bu şirketlerin üzerinden uçak ve yedek parça temin etmeye başladı.
Fakat şurası acı bir gerçek ki, İran’da hiç yeni uçak alınamadığı için kaza riskinin artmasıyla son 40 yılda 200'ü aşkın uçak kazasında 2 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir.
80 milyonluk nüfusuyla içerde ve diasporadaki yetişmiş insan gücüyle İran’ın sivil ve askeri havacılığı yaptırımlar kalkarsa bölgede ve pazarda önemli bir oyuncu olmaya adaydır. Orta Doğu’da askeri ve siyasi gücü tartışmasız kabul edilen İran’ı “Cumhurbaşkanı’nı ve devlet büyüklerini eski helikoptere bindiriyor” şeklinde eleştirmeden önce, bir anlamda İran Devleti’nin yanı sıra, kadim medeniyetin mirasçısı İranlılar’ı da cezalandıran bu ambargoların bu gidişle kaldırılması mümkün değildir.
İran halkının da diğer dünya halkları gibi korkmadan, çekinmeden yeni ve emniyetli uçaklara binmesi herkes kadar onlar için de insani bir haktır.
Ticari ambargo insan hakkı ihlalıdır.
Yüz yıllardır savaş yapmadığımız ve komşu olarak bizi seven İran halkına bu konuda destek olmak görevimizdir.
Çünkü, Türk ve İran halkları kardeştir.