Geçtiğimiz ay içinde, Avrupa Birliği üye ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere 61 ülke, İnternetin Geleceği Bildirgesi’ni (the Declaration for the future of the Internet) imzaladı. Türkiye’nin taraf olmadığı bu bildirge, internetin otoriter olan ve ifade özgürlüğünü oldukça kısıtlayan devlet ve liderlerin arttığı dönemde; demokratik hukuk devletlerince nasıl düzenlenmesi ve düzenlenmemesi gerektiği konusunda bir çerçeve çiziyor.
Bildirge metnine göre devletler interneti düzenlerken; internete keyfi sınırlar olmadan bağlanabilirliği, demokrasiyi, barışçıl yöntemleri, hukukun mutlak üstünlüğünü, sürdürülebilir kalkınmayı ve insan hakları ile temel özgürlüklerden yararlanmayı, adil ve ekonomik rekabeti, ifade özgürlüğünü, internet kullanılarak hukukun genel ilkelerine aykırı gözetlemeyi engellemeyi, internette yet alan bilgileri ve siteleri engellemekten kaçınmayı, ve çoğulculuğu teşvik etmeyi amaçlamak zorunda.
Elbette bağlayıcı olmayan ve iyi niyet mektubu benzeri niteliğe sahip bir bildirge bu. Ancak AB’nin 2030 Dijital Hedefleri ve ABD’nin mutlak ifade özgürlüğü politikaları ile birebir uyumlu. AB ve ABD dışında 32 devletin daha söz konusu bildirgeyi imzalamış olması, bu konuda ne kadar ciddi olduklarının da bir göstergesi.
İnternetin fiziki sınırları yoktur. Bugün hayatımızı kolaylaştıran pek çok icadı internet araçları sayesinde efektif kullanırız. Tıpkı 1950’de imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi, bu bildirge de esasında temel insan haklarını koruma ve insanların daha mutlu yaşamasını amaçlamaya yönelik bir çerçeve anlaşma aslında. Ülkemizin de bildirgeye taraf olması ve bildirgeye tam uyumlu bir internetin dünyada hakim olması temennisiyle.
Dileyenler, Bildirgenin tamamına ve üye devletlere ilişkin bilgilere şuradan erişebilir:
https://digital-strategy.ec.europa.eu/en/library/declaration-future-internet