Ekim itibariyle Türk Ceza Kanunu (“TCK”) 217/A maddesinde yeni bir suçumuz var. Halk arasında endişe, korku, panik yaratmak amacıyla ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, 1-3 yıl arası hapis cezası alır; ve bu kimliğini gizleyen veya örgüt çerçevesinde işleyen kişinin cezası yarı oranında artılır. Bu kanun maddesi ile, tweet attığınızda veya bir haberi yaydığınızda, içeriğin TCK 217/A maddesindeki unsurları barındırdığının kabulü halinde (bu tweet bir hakaret veya tehdit içermese dahi) birden dört buçuk seneye kadar hapis yatabilirsiniz.
İnsanların özgürlüğünü kısıtlayıcı (hapis cezası) gibi suçları düzenlerken, yoruma açık ve net olmayan ifadelerden kaçınılması, bir hukuk devleti için olmazsa olmazdır. Bir beyanın gerçeğe aykırı beyan içerip içermediği, bunun ülke güvenliği ile ilgili olup olmadığı, bunun kamu barışını bozacağı; maddede yer alan tartışmalı ifadeler. Zira birinin yanlış saydığı, yarın doğru sayılabilir.
Cumhuriyet Halk Partisi, bu yeni kanun maddesinin iptal edilmesi için, maddenin Anayasanın 2, 13, 25, 26, 28, 38 ve 153. maddelerine aykırı olduğu, demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ve yüksek mahkeme, iptal başvurusunun incelemesine geçtiğimiz hafta başladı.
Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi, ifade özgürlüğü ile ilgili “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamları tarafından müdahale edilmeksizin ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın, görüş sahibi olma, bilgi ve düşünceleri edinme ve yayma özgürlüğünü içerir” şeklinde düzenleme getirmiş.
Anayasamızın 26. Maddesi de buna yakın bir düzenleme içeriyor: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Maddenin devamında ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasının koşulları ve sınırlandırılabilecek haller düzenleniyor.
Daha liberal düzenlemeye sahip olan ABD ise, kendi anayasasında şu şekilde belirtiyor: “Kongre, dini bir kuruma ilişkin veya serbest ibadeti yasaklayan; ya da ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü kısıtlayan; ya da halkın sükûnet içinde toplanma ve şikâyete neden olan bir halin düzeltilmesi için hükümetten talepte bulunma hakkını kısıtlayan herhangi bir yasa yapmayacaktır.”
İfade özgürlüğünün temel amaçlarından biri, elinize kalemi (veya klavyeyi) aldığınızda, düşünce ve fikirlerinizi özgürce yazıp paylaşırken bir kurum, kuruluş veya adli makamdan yaptırıma uğrama, ceza alma korkusu yaşamamanız, bunun aklınızın köşesinde bile olmaması, kaleminize bu korkunun yansımamasıdır.
Mutluluk, refah, özgürlük ve barış içinde, gülen yüzlerin olduğu, güzel coğrafyamızın kıymetinin bilindiği, Atatürk izinde 29 Ekim’lerimiz olsun.
Saygılarımla.