Bir işletmenin dijital altyapısının belkemiğini oluşturan sunucular, verileri işlemek, depolamak ve kullanıcıların bu verilere erişimini sağlamak için kullanılan güçlü bilgisayarlardır. İş dünyasında yaygın olarak kullanılan farklı sunucu türleri ve ilgili teknolojiler, şirketlerin bilişim sistemleri ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Bugün baktığımızda, sunucular, gerek yerel gerekse bulut sunucu olsun, iki-üç kişiden oluşan bir işletmeden tutun, milyondan fazla çalışanı olan şirketlere kadar iş dünyasında kritik öneme sahiptir ve fark etmeden de olsa herkes bu sunucuların kullanılabilmesi için, hizmet sağlayıcıların gerek doğrudan, gerekse dolaylı yoldan müşterisidir.
Hukuki yönden kısaca değineceğimiz konu ise, meselenin “bulut sunucu” kısmıdır. Kaynakları talebe göre dinamik olarak artırıp azaltabilme, kullanım giderlerinin maliyeti, önden yatırım ihtiyacının olmaması nedeniyle; esneklik sağlayan bulut sunucular, bugün okuduğunuz mobil gazetenizden tutun, gönderdiğiniz epostaya kadar, aslında her yerdedir. Hukuki olarak ilgilendiğimiz kısım, genelde iki farklı kanun ile düzenlenmektedir. Birincisi, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu. İkincisi ise, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun. Bunların dışında, bulut bilişim sözleşmeleri ve mevzuata uyumu kapsamında pek çok özel hukuk konusu, sözleşmeler hukuku ve ticaret hukuku ekseninde ortaya çıkmaktadır. Bu konu özelinde; 5846’yı “telif hakları”, 5651’i “hukuka aykırı içerikler” ile ilgili olarak aklımıza kazıyabiliriz.
Telif hakkı ihlali, belki de en sık rastlanan hukuk ihlallerinden biridir. İnternet, sosyal medya ve web siteleri; telif hakkına tabi eserlerin izinsiz kopyalandığı, dağıtıldığı alanlardır aynı zamanda. Yer ve erişim sağlayıcı olarak faaliyet gösteren hosting şirketleri de doğal olarak, yasal tartışmaların odağı halinde. Örneğin bir telif hakkı ihlali var, burada kullanıcı mı sorumlu, o internet sitesini işleten firma mı sorumlu, siteyi sunucularında host eden hosting şirketi mi sorumlu? Ya tazminat yükümlülüğü doğarsa? Eserlerin sadece kopyalanması değil, o eserin eseri üreten kişinin işini, onurunu zedeleyebilecek şekilde kullanılmaması da, başka bir yönden ihlal anlamına geliyor. Bu, olaydan olaya değişebilen karmaşık bir konu. Ancak hosting firmaları, diğer aktörlerden daha rahat ve şanslı; meğerki üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirsinler. Uyar-Kaldır şeklinde bilinen yöntem ile, uyarı halinde içeriği kaldırma yükümlülükleri doğabilmektedir.
Hukuka aykırı içeriklerin kaldırılması ve düzenlenmesi konusu da çok kırılgan bir husus. İfade özgürlüğü, yasadışı içerikler, ve bu iki kavram arasındaki çizginin subjektif-objektif değerlendirmesi; aktörleri oldukça zorluyor. Öncelikle, kanun açıkça ifade ediyor: Hosting şirketi, hizmet verdiği platformun veya sitenin içeriğini kontrol etmek veya faaliyetin hukuka uygunluğunu araştırmakla yükümlü değil. Ancak bildirim yapıldığında, yükümlülükleri ciddi şekilde artıyor. Ayrıca, IP adresleri gibi trafik bilgilerini altı ay saklama yükümlülüğü var. Bu konularda yargı ile iş birliği yapma yükümlülüğü, bildirim halinde içerikleri haksız yere kaldırmama halinde idari para cezasıyla karşılaşma riskleri mevcut. Belirtmek gerekir ki, içerik kaldırmak ile, hakkı ihlal edilen kişinin tazminat hakkı; ayrı kavramlardır. Kişi, içerik kaldırılmış olsa dahi, genel hükümler çerçevesinde tazminatı hak ediyorsa, tazminat davaları açabilir.
Özellikle bulunduğumuz dönem ve sonrasında, yapay zekanın da katkısıyla, hosting hizmeti çerçevesinde pek çok yeni sorunlarla karşılaşacağız. Örneğin hosting şirketlerinin verileri kullanma çevresindeki sorumlulukları daha çok mercek altına alınacak. Sonuçta veri, yapay zekanın maması. Telif hakkı ihlalleri de, yapay zeka sayesinde kartopu etkisi görmeye başladı. En basitinden, içerik sorumlusunun kimliğini saptayamadığınız oluyor. Sonuç olarak, hep birlikte izleyip göreceğiz.