HOŞ GELDİN 2025

Hoş geldin 2025. Pek çok dileğimiz, beklentimiz var ancak bütün umudumuz geçen yıldan daha iyi bir yaşam getirmesi.

    Elbette önce sağlık diliyoruz. Barış ve adalet diliyoruz. Sonra da sıralıyoruz neyse beklentilerimiz. Ne var ki bu kez de heyecanımızı, hatta hayatımızı frenleyen gerçekler var. En başta da enflasyon. Çok net biliyoruz ki enflasyon kalıcı ve istikrarlı bir şekilde tek haneli rakamlara inmeden, ne dilesek ne planlasak boş ve yalan. Kaçmış bu enflasyon derseniz. TÜİK yüzde 44, İTO yüzde 50, ENAG yüzde 83 diyor. Sizin de bir düşünceniz vardır elbet. İhtiyaçlarınızın çeşitliliğine dönük bir oranınız.

     Peki nasıl inecek bu enflasyon denilen canavar. Aslında gayet kolay. Bütçenizi denk yaparsanız ve tavizsiz uygularsanız, geleceğe borçlanmazsanız ve borçlanma ihtiyacınızı azaltırsanız, yatırımlarınızı gelirinize uygun ve verimli olacak şekilde planlarsanız, ithalatınızı ihracatınıza uygun dengeler, cari açığınızı önlerseniz, adaletten asla taviz vermez, halkın güvenini kazanırsanız, eğitimi gelişmiş ülkeler standardına yükseltir ve fırsat eşitliği sağlarsanız, üretim ve teknolojiye kaynak sağlar, gerek şart yatırımları yapar, gelişimine fırsat tanırsanız enflasyon ve faizler düşecek, paranız ve ekonominiz güçlenecektir. Nereden mi biliyoruz? Enflasyonun tek haneli olduğu bütün ülkelerin neyi nasıl yaptığına bakıldığında, ufak tefek farklılıklar olsa da ekonomide yaptıkları uygulamalar, kitapta da yazılı olduğu gibi aynen bu.

     Biz neden bu haldeyiz. Çok açık ki, uygulamalarımız bu klasik yöntemlerden uzaklaşmış olduğu için. Planlamamız olmadığı için, fizibilite yapmadığımız için. Yapılan uygulamaları anlatmak, pek çok örnek sıralamak mümkün ancak zaman kaybı. Ancak şu gerçek ortada. Hem ekonomi ve yönetim politikaları aynen kalacak hemde enflasyon kalıcı ve istikrarlı şekilde düşecek deniyorsa, bana göre bu mümkün olamayacak kadar marjinal. Ve enflasyon düşmedikçe geri kalanı konuşmak faydasız hatta abesle iştigal.