Hayatım boyunca her türlü yasağın, yasaklarla dayatmanın sevimsiz olduğunu düşünen bir insan oldum. Toplum yararı çerçevesinde bazı yasakların da çaresizce uygulanmasının, her bireyin aynı kemalde olmadığı gerçeğiyle kaçınılmaz olduğunu da kabul ediyorum. Sigara yasağı, hız yasağı gibi...
"Türban da örtü de serbest olsun ya da olmasın" tartışmasının bile saçma olduğunu yıllardır savunur dururum.
Ve çevremde dahası Anadolu'da türbanın belli bir kesim insanımızı müthiş özgürleştirdiğini gözümle görüyorum.
Türban katı taassup ile yaşayan aile içindeki kadınları dün sokağa bile çıkması yasakken bugün artık tek başına her yere gider hale getirmiştir. Ne ironidir ki son yıllarda erkekler tarafından öldürülen kadınlar içinde türbanlı kadınlar daha da çoğalmaktadır...
Her yerde serbestken kamuda türbanı yasaklamak hangi akla hizmetti anlamış değilim!
Şimdi gelelim şeytanın sor dediğine, zurnanın zırt dediği yere:
Bir ara avukatlara adliyede türban serbest iken hâkim ve savcılara yasaktı.
Demek ki onların takmasında kamu yararına olmayan bir şey var diye düşünülüyordu. Ne olabilir?
Aynı duruşa sahip sanık-hâkim-savcı üçgeninde adaletin sağlanamayacağı endişesi olabilir mi?
Gelelim doktorluk ve hemşirelik meselesine... "O erkek ben dokunamam, müdahale edemem" diyen oldu mu?
Cevap: OLDU..!
Olmasaydı ne olurdu? Hiçbir şey olmazdı. Türban var mı yok mu kimsenin umurunda olmazdı.
Ama maalesef iş taassup ise bu olur, olacaktır. Yine de iş acilse bir kadın doktorun erkek hastaya müdahale etmeyeceğine ben inanmıyorum ya da inanmak istemiyorum...
İş burada bitse yine de çözülecektir.
Zamanla sular akar yolunu bulur. Ama bitmez.
Çünkü söz konusu din ise biliyoruz ki bir yerde durmaz.
Azımsanmayacak sayıda siyah çarşaf giyen var, hatta peçe ve gözlük takan da. Okulunu bitirdikten sonra çalışmak istiyorsa bu kızın durumu ne olacak? Sonuçta o da çalışmalı ama dini inançlarından dolayı yüzünü de örtmüş! Onu şimdi hemşire yapmayacak mıyız?
Kapı önünde mağdur yaratırsan, mağduriyetten beslenen bir kişiyken olur mu yüz, bin, on bin kişi? Geçmişte türban yüzünden olduğu gibi.
Karikatürize edilecek bir konu değil ama çarpıcı olsun diye edeyim. Bir gün palyaço kılığında biri işe gelir ben buna inanıyorum der mi? Diyebilir... O da onun inancı...
Akıl ile fen ile örtüşmeyen bir din de artık teveccüh görmez diyoruz ama görüyor. Ve İslam ne kadar da ilme ve fene açık bir dindir. Bir devrimdir...
Maalesef günümüzde hâlâ bir fetva verip toplumları rahatlatacak makam yoktur. Ne acıdır ki yüzyıllardır bir müslüman kadın, nasıl giyinirse doğrudur ve günah değildirin cevabını bilmemektedir. Çevresine bakıp ona göre pozisyon almaktadır.
Bizde tesettürlü diye dışlanan kadın başka bir İslam ülkesine gittiğinde yüzü açık diye dışlanmaktadır. Kocasının onun yüzü açık olmasından dolayı aşağılanmasına tanık olmaktadır...
İşte bu yüzden en mutlu Müslüman kadın Avrupa'da ve Amerika'da yaşamaktadır...
Bunu ben söylemiyorum anketler söylüyor. Neden mi oralarda?
Bizim anlamadığımız başka bir özgürlük var da ondan...