29 Ocak benim için normal bir gündü. Bir gün öncesinden oluşturduğum çalışma programım randevularımı gerçekleştirmek için her sabah yaptığım gibi evden çıkarken kazasız belasız eve dönmekten başka bir dileğim yoktu. Güzel, güneşli bir gün olduğunu hatırlıyorum, beklenmedik bir ziyaretçinin sabahtan gelmesiyle günümü hızlandırmak durumunda kalmıştım. Sonrasında bir görüşmeye yetişmek için ofisten çıktım. Görüşme yerine ulaşıp arabadan indikten sonra yaklaşık 20 m sonra bir köpeğin saldırısına uğradığımı ve kendimi fırlattığımı biliyorum. Nasıl bir hareketse yaklaşık 15 m civarında kendimi fırlatmış olduğumu hesaplıyorum. Sonrasında ellerimin özellikle sol kolumun hareket etmediğini hatırlıyorum. Sağ elimle telefonla yardım çağırabildim. Çok kıymetli büyüğüm Prof Dr. İbrahim Hızalan’a ulaşabilmem büyük şanstı hem beni teskin etti ve kendisiyle ne yapmam gerektiğini görüştük. Aynı zamanda Dr. Osman Şen de ilk müdahalede yardımcı oldu. Bir noktadan sonra sağ elimle telefona hakim olamamaya başladım. Sol kolum bir yanda elim başka bir yandaydı. Bu durumda insanın paniğinin artması doğal. Sonuçta bilincimi kaybetmeden süreci yönetebildim. Ambulans geldi, durumumu çok detaylı anlattım. Sonrasında Tıp Fakültesi’ne ulaştırıldım. Acile girdikten kısa bir süre sonra Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sayın Kemal Durak ve Doç. Dr. Cenk Ermutlu ekipleriyle beni muayene ettiler. Tıbbi görüntüleme işlemleri sonrası Kemal Hoca sol kolumun hareketinin bundan böyle kısıtlı kalacağını ifade etti. Öyle acı ve sıkıntı içindeydim ki ne gerekiyorsa yapılmasını rica ettim. (insan o an her şeyi kabulleniyor). Malum PCR testi ve ameliyata hazırlık sonrasında yaklaşık 5 saat süren bir ameliyat geçirdim. Ameliyathanede öyle bir ekip vardı ki, büyük bir güven ve rahatlıkla masada uyumayı bekledim. Sonrasında yedi gün hastanede kaldım. Sonuç; sol dirsek sekiz yerinden, sol ve sağ bileklerin de (skafoid kemikleri ) kırılmasıyla ellerimi kullanamaz halde toplam iki ay geçirdim. Alçılar ve ameliyatın sonrası nekahet dönemimin getirdikleri zor bir süreç geçirdim, geçiriyoruz. Çok güçlü ağrı kesiciler almanın yan etkileri, yaklaşık kır beş gün hiç uyumamak, kolları, elleri kullanılmamaya karşı oluşan komplikasyonlar, dolaşım bozuklukları, sürekli yardım alarak yaşamak. On gün önce alçılar açıldı, şu an sağ el parmaklarıma bilgisayar tuşlarına basabiliyorum. Ağrılar devam ediyor, ancak günde beş saat uyuyabiliyorum. Dirseğim beklenenden daha fazla hareket ediyor. Sol elimin yaklaşık yüzde 30’unda sinir zedelenmesine bağlı his ve güç kaybı var. Çok yoğun bir fizik tedavi görüyorum. Uzun bir rehabilitasyon dönemine ihtiyacım var. Aylardır yazamamamın nedeni sizinle paylaşmak istedim. Elimden geldiği kadar yazmak istiyorum. İlaçların etkisinden çok doyurucu şeyler yazamayabilirim, bunu anlayışla karşılayacağınıza inanıyorum. Başta İbrahim Hızalan, kolumu baştan oluşturarak bir mucize yaratan Kemal Durak ve Cenk Ermutlu’ ya, kollarıma alçı yapan Tufan Kaleli’ ye, ameliyatıma giren, acilde müdahale eden, tıbbi görüntüleme biriminde çalışan, Travmatoloji ve Plastik Cerrahi Kliniğinde görevli personellere, sağlık danışmanın Mihriban Erman’a, fizyoterapistim Aydın Taşpınar’a buradan teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varlar. İki ay boyunca elim ve ayağım olan eşimin desteğini hayatım boyunca unutmayacağım. Süreç içerisinde telefonla arayan, mesaj yazan herkese teşekkür ederim. Ne yazık ki; onlara karşılık verme imkanım yoktu. Ne demişler, “ Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”. Gerçekten de öyle.
Hayata dönmek bu şekilde olsa bile çok güzel...